"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sırtında elbise yok." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Almış olduğumuz yahut almakta olduğumuz kararlarımızı kendi kendimize sorgulama, hayatımızı büyük bir ölçüde değiştirecek olan bu kararlarımızın muhasebesini yapma zahmetine katlanıyor muyuz? İlk önce bir karar alırken yapılması gereken o kararı ölçüp biçip tartarak almak, sonra da bu kararın doğruluğunun muhasebesini yapma zahmetine girmemiz için kendimizi şartlandırmamız gerekiyor. Fakat bizler, dediğim dedik çaldığım düdük olgusuna kendimizi öyle kaptırıyoruz ki bu düşünce ile hareket etmekten başka bir çarenin olmadığı zannı ile etrafımızı dikkate almıyoruz. Biz bunları yapmadan hareket edersek aldığımız yahut alacağımız kararların bizleri farklı bir noktaya götüreceğini, hatta bizim büyük yanlışlar yapmamıza sebep olarak mağlubiyete sürükleyeceğini düşünmemiz lazım geliyor. Üstelik içine düştüğümüz mağlubiyet bizleri daha büyük yanlışlıklar yapmaya sürükleyecektir. Onun için bu kararların her zaman bir defada değil, birkaç defa düşünülerek; varsa güvenilir dostlarla tartışılarak alınması daha uygundur. İstişare edilmeden, tek başınıza alıp uygulamaya koyma gayretine girdiğiniz kararların büyük zararlar vereceği akıllardan bir an bile çıkarılmamalıdır. Eğer sizler hayatınızı değişikliğe sürükleyecek olan bu zararları aklınızdan çıkarırsanız hayatınızın en büyük yanlışına düşersiniz. Bu yanlışa düşmemek ve büyük bir hezimete uğramamanız için almış olduğunuz kararlarınızı muhasebe etme zahmetine katlanmanız sizlerin kurtuluş yoludur. Değerli okurlarım, sizlerin karşısında her daim farklı konularla olmak ve sizleri farklı konularla bilgilendirmekle mükellef olduğumu düşünüyorum. Onun için de kaleme aldığım her yazımı özenle seçmeye gayret gösteriyorum. Her zaman aynı konular üzerinde yürürsem sizlere hiçbir zaman faydalı olamayacağımı biliyorum. Onun içinde elimden geldiğince farklı konuları ele almaya çalışıyorum. Her ne ise biz konumuza dönelim. Yazımın başlarında da yazmış olduğum gibi, almış olduğumuz kararların muhasebesini yapmadan uygulamaya koymayalım almış olduğumuz kararlarımızı. Yani muhasebe etmeden uygulamaya koyduğumuz yahut koyacağımız kararlarımız, çıkacak olan bir yangının ateşini körüklemek olabilir. Hesapsız kitapsız işler yapmak bizlere olduğunca pahalıya patlar. Onun için diyorum ki altından kalkamayacağınız kararlara imza atmayın, düşünmeden, altında ezileceğiniz yükü taşıma çabasına girmeyin. Burada Kemal Sunal’ın Sakar Şakir adlı filminden bir örnek vereceğim sizlere. Şakir’in saflığından faydalanmak isteyen bir müşteri bir çuval şekeri omuzlamanın çabasına giriyor fakat başarılı olamıyor. Neden başarılı olamıyor, çünkü hesapsız bir karar alıyor. O çuvalın tek başına kaldırılmayacağını hesap etme zahmetine girmiyor. Bedava sirke baldan tatlı olduğu için bu hesabı yapmadan işe girişiyor. Yani demem o ki kaldıramayacağınız hiçbir yükün altına kendinizi sokmayın. Her zaman ne söyler büyüklerimiz, başarılı olacağına inanıyorsan elini taşın altına sok; başarıya ulaşamazsan soktuğun elin taşın altında kalır ezilir. Aldığımız kararlar, muhasebesi yapılma zahmetine katlanılmadan uygulamaya konulursa bunun sonu bilinmedik bir uçuruma doğru adım adım yürümektir. Aldığımız kararların muhasebesini yaparak uygulamaya koyalım ki karanlığa değil aydınlıklara yürüyebilelim. Başkalarının kararlarına da saygı duymaktan hiçbir zaman vazgeçmeyelim. Bu hayatın sadece bizden ibaret olmadığı düşüncesini beynimizin bir köşesine bir daha çıkarmamak üzere yerleştirelim. Hayatın bizden ibaret olduğuna kanaat getirerek hareket etmeye devam edersek, muhasebe yapmadan uygulamaya koymuş olduğumuz kararların zararından bir ömür kurtulmamızın imkanı olmaz. Bu bahsettiğim imkana ulaşmakta bizlerin elinde olan bir şeydir. Yani bahsetmiş olduğum kurtulma yolu yukarıda da bahsetmiş olduğum istişare yoludur. Sonu hüsran olmayan kararlar vermek bizim hayatımızda yapmamız lazım gelen en doğru şeydir. Yukarıda bahsettiğim dediğim dedik, çaldığım düdük düşüncesi ile hareket edilmemesi gerektiği.Bu düşünce ile hareket etmenin bizim hayatımızı büyük kayıplara uğratacağı bir an olsun akıllardan çıkarılmamalıdır. Siz değerli okurlarıma her yazımda gereksizliklerden uzak kalmanızı ,uzak kalmamaya devam edilen gereksizliklerin doğurduğu kötü sonuçları ve sizlere verdiği, vereceği zararları anlatmaya çalıştım. Hiçbir zaman cahilliğe düşülmemesi gerektiğini kaleme aldım. Siz değerli okurlarımdan şimdi de alacağınız yahut aldığınız kararların muhasebesini yaparak, hatta bu muhasebeyi yapma zahmetine katlanarak kendinizi büyük zararlara uğramaktan kurtarma gayreti içinde olmanızı rica ediyorum. İnşallah sizlerden çok bir şey istemiyorumdur. Ölçüp biçip tartarak kararlarınızı alın, istişaresiz muhasebesiz kararlarınızı uygulamaya koymayın. Vicdanınızın mahkemesinde yargılanacağınız ve o yargılamanın sonucunda beraat etmenize engel olan üzücü kararlara hayatınızda yer bırakmayın. Sizleri yargılayan vicdan mahkemenizden beklemekte olduğunuz beraat kararı çıkmazsa, hayatınızın baharını muhasebesini yapma zahmetinde bulunmadığınız kararlarınız sonlandırır.Dünyanızı güzelleştiren bahar bir anda hazana dönüşür.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |