İnsanlığı tanımak insanları teker teker tanımaktan kolaydır. -La Rochefoucauld |
|
||||||||||
|
Bizler neden ön yargı ile hareket etme yolunda yürümeye devam eden bir toplum olmaktan vazgeçemiyoruz? Ön yargı ile insanlara yaklaşmak büyük yanlışların doğurmakta olduğu sonuçların ortaya çıkmasında en önemli sebeptir. Bahsi geçen yanlışlıkları ortaya çıkaran da bizlerin değişmesine imkan tanımadığımız bakış açımızdır. Hiç akıl erdirme gayreti içerisine girmiyoruz. Bu manasız düşüncelerin bizleri nasıl zor durumlara sürükleyip içinden çıkılması mümkün olmayan boşluklara sürükleyebileceğini. Ben her zaman insanların ön yargılı tavırlarının büyük bir kayıp olduğuna kanaat getirmişimdir ve bu fikrimin de beni yanıltmadığına her daim şahit olmuşumdur. İsterdim ki yanılgılara düşeyim fakat ne yazık ki düşüncelerim beni her zaman ters köşeye yatırmıştır. Yalnız nefes aldığımız bu hayatta unutulmaması gereken önemli bir şey daha var. Ön yargı bir nevi elektrik akımını andırmaktadır. Nasıl elektrik akımına kapılan bir insan ya canından yahut vücudunun bir parçasından olursa ön yargılı davranışları yüzünden de etrafındaki kimselerden olur. Yalnızlığın mahkumiyetinde kalmak istemeyen kişi ilk önce etrafına ön yargı ile bakmayı sonlandırmalı, bu şekilde davrandığı şahısların yerine bir şekilde kendisini koyabilmelidir. Kendisini ön yargı ile baktığı kişi yahut kişilerin yerine koyamadığı taktirde ortaya içinden çıkılması imkansız olan durumlar çıkar. Sözü geçen durumlardan kurtulamamanın yükünün ağırlığı altında ezilmekte hayatında yaşamakta olduğu en büyük acı olur. Ön yargı ile hareket eden bir toplum olmaktan vazgeçemeyişimiz bizlerden hayatımızda yer verdiğimiz birtakım gerçekleri göz önünde bulundurmamamız için büyük bir engel teşkil etmektedir. Buda zihnimizin karışmasının en önemli sebebi halini almaktadır. İnsanlar nasıl vücutlarındaki fazla elektriği atarak rahatlamak için toprağa çıplak ayakları ile basıyorlarsa ön yargının kafalarından çıkarılıp atılması içinde farklı çabalarda bulunmalıdırlar. Çünkü ön yargının götürüsü getirisinden daha fazladır. Onun içinde bir insan hakkında karara varırken bir değil birkaç defa düşünülmeli, kararlar ona göre verilmelidir. Verilmiş olan yanlış bir kararın içinde silinip gideceği sorunların peşinde sürüklenerek yok olacağı hesaba katılmalıdır. Hakkında karara varmak için uğraştığı şahısın yerine kendini koyarak düşüncelerini ölçüp biçip tartarak kararının doğruluğuna kanaat getirmelidir. Her daim olumlu düşüncelerin kafasında yer etmesi için birilerinin aklını karıştırmasına izin vermemelidir. Biz insanlarda empati kurmaktan ziyade bizim ‘ O dediğimiz dedik çaldığımız düdük’ mantığı daha ön planda olmaktadır. Fakat bu düşünce diğer kişilerin hayatına olumsuz etkiler bırakmaktadır. Buna en büyük örnek son günlerde yaşanmış olan otizmli çocuklarla velilerin başına gelen ayırımcılık olaylarıdır. Diğer veliler kendilerini otizmli çocukların velilerinin yerine koymadan fikir beyan ediyorlar. Yarın kendileri ya da çocuklarının ne olacağını düşünmüyorlar. Bu velilerin zihinlerinde bir yere kazımaları lazım gelen bir şey var. Çocukları ile bir arada tutmak istemedikleri otizmli çocukların hayata küsmesinde en büyük etkenlerden biri olacaklardır. Bu da o çocukların umutlarının tükenmesinde açılan yola atılan büyük bir adımdır. Adını koymakta güçlük çektiğimiz yanlışlıklarda insanın insana düşmanlıklar beslemesinde en büyük rolü oynamaktadır. Onun için diyorum ki ‘Dediğim dedik çaldığım düdük’ mantığını bir kenara atalım. Empati kurma yönteminden yararlanma yolunda yürümeyi tercih edelim. Bizler sözünü ettiğim mantıkla yürümeye devam ettiğimiz sürece hiçbir yol kat edemeyiz. Hayata kazandırmayı hedeflediğimiz insanları bırakın hayatla barıştırmayı onları büsbütün hayattan koparmış oluruz. Bunun vebalinden istesek te kurtulamayız. Ben sizlere yine kendimden örnekler vererek devam edeyim yazıma. Ben sınavlara girdim, belli bir yol kat edemedim. Girdiğim sınavlarda başarıya ulaşmam mümkün olmadı. Belli bir süre böyle geçti. En sonunda şimdi görev yaptığım alana atanmamı sağlayan sınavı kazandım ve memuriyeti elime aldım. Bu sınavlara girerken hiç destekçim olmadı. Etrafımda her girdiğim sınava başvuru yaptıktan sonra nasılsa kazanamayacak düşüncesine sahip oldu yanımdakiler. En son sınavı kazandıktan sonrada atama süreci başladı. İşe gireceğim hadi büyük söz sahibi oluyor küçük te söz sahibi olmaya başladı. Bu girdiği iş yerinde birkaç gün ancak kalır düşüncesi ile hareket ederek benim moralimi bozmak için ellerinden ne geliyorsa yapmaktan kaçınmadılar. Bu düşüncelerini boşa çıkardım. İki yerde görevde bulundum. Bir tanesinde hala görevde aktifim. Hiçbir sorun çıkmadı Allah’ın izni ile. Yani ailemin düşüncelerini boşa çıkardım. Hakkımda yanıldıklarını göstermiş oldum. Sıra evliliğe geldi. Aynı düşünceler kafalarında yer etti ve bunun yanında kadın üç gün ancak sabreder düşüncesine sahip oldular. Bu düşüncelerini de boşa çıkarıp yoluma devam etmekteyim. Yani demek istediğim ‘Dediğim dedik çaldığım düdük mantığı’ ile düşünmekten vazgeçmek bizim için tek çıkar yoldur. Evet Değerli Okurlarım, ön yargıya teslim olmayın! Her zaman empati kurma yolunda yürümeyi tercih edin. Bu tercihleriniz sizlerin doğru yolda yürümekte olduğunuzun en önemli göstergesidir. Ön yargı bizim yaşamakta olduğumuz bu hayatta kendimize ve diğer insanlara vermekte olduğumuz en büyük zarardır. Yazımı sonlandırırken beni yalnız bırakmayan siz değerli okurlarıma son bir tavsiyede daha bulunmayı uygun buldum. Hakkında bilgi sahibi olmadığınız insan yahut insanlarla ilgili ön yargı ile yaklaşımlarda bulunmamak en temel prensibiniz olsun. Tavsiyemin kafaları kurcalayan boş lakırdıdan ibaret olmadığını bilerek hareket edin ve bu prensibinizden hiçbir zaman ödün vermeyin. Çünkü sizleri bilgilendirmek için kaleme aldığım bu yazımda ve yapmış olduğum son tavsiyemde kafa karıştırmak için girilen bir uğraş yoktur. Anlatmak istediğim tek bir şey var. Ön yargı insan oğlundan aldığı hiçbir şeyi geri vermez. Yapılması gereken tek bir şey var su akar yolunu bulur düşüncesi zihinlere kazınarak yola devam edilmelidir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |