Ben bir kuşum; uçtum yuvadan... Artık ben nerede, eve dönme isteği nerede?.. -Leyla ve Mecnun, Fuzuli |
|
||||||||||
|
Doğrularımızla yanlışlarımızı birbirinden ayırma yolunu seçmeyi neden reddediyoruz? İlk önce doğrularımızı ve yanlışlarımızı birbirinden ayırmayı öğrenmemiz gerekiyor. Doğrularımızla yanlışlarımızı birbirine karıştırmaya devam edersek bizi aydınlatacak olan yolu bulmamız imkansız demektir. Yanlışlarla çizilmekte olan bir yolda yürümekte ısrar etmemek en doğru olan harekettir. Bu yolda hareket etmeye devam edilirse yörüngenin dışına çıkılır ve kaybetmiş olduğumuz yörüngeyi bulup kendimizi oturtmamız nerede ise imkansızlaşır. Bizim yapmamız gerekenler, doğruların yanlışların birbirinden ayrıştırılması için konuları sonuna kadar çift taraflı tartışıp karara bağlama yoluna gitmektir. Eğer herkes bir çizgi tutturmaya kalkışır, kendi doğrularını kabul ettirme yolunu seçerse ortada doğru anlamında hiçbir şey kalmaz. Yanlışlar birbirini takip eder; işler, hayat içinden çıkılmaz bir hal alır. Çözülmesi mümkün olmayan bir düğüm ortaya çıkar. Bunun olması da sizlerin yapmış olduğu yanlışlıklardan yararlanmak isteyenlerin işlerine gelir. Örneğin bir şirket sahibisiniz, birde ortağınız var; ortağınız doğru yolda ilerlerken siz inadına yanlış yola sapmaya devam ediyorsunuz.Sapmış olduğunuz bu yol şirketinizi iflas yoluna, sizleri de büyük bir borç batağına sürükler. Sizin yanlışınızın cezasını doğru yolda olan ortağınız da çeker. Bu da şu güzel sözün doğruluğunun büyük bir kanıtı olur:’Bir ağaçtan bir milyon kibrit çıkar, bir kibrit bir milyon ağacı yakar.’ Yani demem o ki;siz yapmış olduğunuz hatalarla yanınızda çalışmakta olanların ekmeğini de elinden alırsınız. Bir milyon ağacı yakan kibrit siz olursunuz. Bu da demek oluyor ki, ağaçları yakan kibrit olmamak için kendi doğrularımızla değil de karşımızdakilerin de fikirlerini alarak en doğru çizgide yürümeyi seçmemiz gerekiyor. İstişaresiz yol yürümenin bizleri uğratmakta olduğu zararları görmezden gelmememiz lazım geliyor. Bataklığa girmeden bir değil, birkaç defa düşünerek adımlarımızı atmamız gerekiyor. İçine çekilmekte olduğumuz bataklıkların kurutulmasında en büyük fayda bizlerden beklenmektedir. Bizlerden beklenen faydayı gösteremezsek bu da doğrularla yanlışları birbirinden ayrıştıramamamızın bir göstergesi olur. Bilinmesi gereken de algılayabilmemiz lazım gelen, içimizdeki açının genişlemesinin en güzel sebebi olmasıdır. Bu gerçeği algılayamazsak, hayatımızı doğrularla yanlışları birbirinden ayrıştırabilmenin yollarını aramakla geçireceğimizi aklımızdan çıkarmamamız hayatımızın en önemli şartı halini alır. Doğrularla yanlışları birbirinden ayrıştıramamamız halinde geçirmekte olduğumuz hiçbir saniyenin kıymetli olduğu görülmez. Bu kıymet bilmezlikle de hiçbir zaman hayalini kurmuş olduğumuz ufkun sonu görülmez. Aydınlığa giden bir sona ulaşmak istiyorsak yukarıda da bahsetmiş olduğum bir tek saniyeyi boşa harcamamak için gayret göstermeliyiz. O bir tek saniyeyi boşa harcamamız dahilinde kaybettiğimiz hiçbir şeyin bizi bulmasına hiçbir imkan kalmaz. Hayatımız iki şey üzerine kuruludur. Bunlar doğrular ve yanlışlardır. Doğrularımızı yanlışlarımızın içerisinden çıkarmayı bilelim ki yaşamakta olduğumuz dünya, bu yapmış olduğumuz ayrıştırmanın sonucunda Arap saçına dönmekten kurtulsun. Yaptığımız yanlışlıklar hayatımızdaki doğrularımızı elimizden alıp bizlerin boğulmasına sebep olan bir bataklık denizi haline gelmesin. Eğer bu yapamadığımız ayrıştırmanın bizleri büyük bir zarara uğratacağını algılayamazsak, uğramış olduğumuz başarısızlık, girmiş olduğumuz bataklık denizinden hiçbir zaman çıkmamıza imkan yok demektir. Değerli okurlarım, benim kaleme almış olduğum yazıların bizi götüreceği sonuçları gösterir niteliktedir. Saygısızlık ,yapılan yanlışların başında gelmektedir.Saygının öneminin üzerine basa basa vurgulanarak insanların bu önemi algılayabilmesi için büyük gayretler sarfedilmektedir. Sarfedilen bu büyük emeğin görmezden gelinmesi de saygısızlığın en büyük örneğidir. İşte burada doğrularla yanlışlarımızın birbirinden ayrıştırılmaktan yana olunmadığı apaçık ortaya çıkmaktadır. Bizlere,büyük şairlerimiz şiirleri ,yazarlarımız ders veren romanları, denemeleri ile doğru yollara girmemiz gerektiğini anlatmak için en güzel yolları geçmişler. Fakat biz anlamamak için uğraşlar vermekten vazgeçmemekte direnmeye devam ediyoruz. Öğretmenlerimizin de bu güzel yolları bizim için yürüdükleri hayatımızın büyük bir gerçeğidir.Fakat bizim inadımız gözümüzün kör olmasına yol açmaktadır. Gerçekten de okunması gereken, o kadar ders alınacak kitaplar var ki doğruları yanlışlardan ayırmamız için, önümüze büyük bir rehber olmaktadır yazılan, emek harcanan bu kitaplar. Değerli okurlarım sizler de tercihlerinizi her daim doğrulardan yana kullanma yolunda ilerleyin ve yolunuzu kaybetmemeniz için sizlere sunulan büyük imkanlardan olabildiğince faydalanmaya devam edin. Birbirinden ayrıştıramadığınız yanlışlar ve doğrular konusunda sizlerden daha tecrübeli insanlardan bilgiler alarak bu güne kadar çizemediğiniz yolunuzu bu günden sonra o güzel tecrübelerin rehberliğinde çizin.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |