Egoistlerin en güzel yanı başkaları hakkında konuşmuyor olmaları. -Lucille S. Harper |
|
||||||||||
|
Elimizdekilerin kıymetini anlamak için illa kaybetmemiz mi gerekiyor? Evet değerli okurlarım, bu sefer de farklı bir konu ile karşınıza çıkmak istedim. Sevgili dostlarım, bizler bir şeyin kıymetini bilmiyor, bilmediğimiz gibi ona kaybetmeyecekmişiz edası ile hor bakmaktan, hor davranmaktan kendimizi alamıyoruz. Aslında elimizden kaybolup gideceğini bir tamam biliyoruz ama buna inanmaya korkuyoruz. Ama düşünmüyoruz ki hiçbir şey göründüğü gibi değil, göründüğü gibi de kalmayacaktır. Her zaman bakış açımız şu olmuştur bir insan olarak , küçük dağları ben yarattım edası ile görmek istiyoruz etrafımızı. Bunun konumuzla ne alakası var diye soranlar mutlaka çıkacaktır. Konumuz tam da bunları anlatıyor değerli okurlarım. Örneğin zamanımıza hiç kıymet vermiyoruz ve sığdırmamız gereken önemli bir çok şeyi sığdırmak yerine boş işlere kafa yormaktan geri durmuyoruz. Kendimizi uçsuz bucaksız karanlıklara sürüklemeye devam ediyoruz. Her anımızı , her saatimizi teknolojiye daha fazla gömüyoruz. Ailemizi de kendimizle birlikte bu sanal mezara çekiyoruz. Birileri tarafından uyarılmak da işimize gelmiyor Sadece zaman değil elbette kıymet vermediklerimiz. Dostlarımız, yararlı işler için kullanmamız gereken aklımız, bizlere verilen bilgiler, elimize geçirdiğimiz imkanlarımız, dünyamızın aydınlanmasını sağlayan ışıklarımız vesaire... Ben diyorum ki dostlarım, değerli okurlarım, bize verilen bütün değerlere bizler eklemelerde bulunarak değer katalım. İlme hasret kalan insanların ilimle tanışmalarını sağlayalım. Dostluğun varlığını unutan kalplere dostluk ağacını aşılayalım. Sonra elimizden uçup gittiğinde, ah be zamanında şunu şöyle yapsaydık , demeyelim. Elimizdeki kıymetlerimize sımsıkı sarılalım. Zamanımıza neyi , nasıl sığdırabiliriz?Zamanımızın bir kısmını kitap okuyarak geçirir, belli başlı konularda bilgi sahibi olabiliriz. Başkalarına da sahip olduğumuz bu güzel bilgileri verebiliriz. Diğer kısımlarını başka güzelliklerle geçirme çabasını gösterebiliriz. Yeter ki geriye dönüp baktığımızda pişmanlıklarla dövünmeyelim, zamanımızı boşuna geçirip kıymetini bilmediğimizi kendimize itiraf etmek zorunda kalmayalım. Dostlarımızın da hayatımızdaki yerini ve önemini unutup onları bir hiç uğruna hayatımızdan söküp atmayalım. Hayatta yalnızlığın kucağına düşüp onunla baş başa kalmak kadar zor bir şey yoktur. Sevdiklerimizin kalbinde önemli bir yere sahip olma gayretinde olalım , onların gönüllerinde açan bu nadide çiçeğin koparılmasına izin vermeyelim. Elimizdeki imkanlarımızı kaybetmek hatta kaybettikten sonra bunların kıymetini bilmek yerine bizlerden sonrakiler içinde yeni imkanlar üretmenin çabasını gösterelim. Ayrılığın gücüne inadına kenetlenerek karşı duralım. Ben şuna inanırım, dost ve dostluk hayatta bulunması en zor olan güzelliklerden bir tanesidir. Bir arabayı, bir evi kolayca elde etmek mümkündür ama bir dostu bulmak ve bir dostluk çınarını yetiştirmekte o kadar kolay başarıya ulaşamazsınız. Bir ağacı kesmek kolaydır ama onu yetiştirmek o kadar zordur ki dostluğun büyümesi de dostunu kaybetmek de ağacın kesilmesi ve yetiştirilmesine benzer. Dostluğuna zarar vermeden önce bir değil bin defa düşünmen gerekir, yaptığın bir hatanın sana nelere mal olduğunu. Paranın arkadaşlıktan , arkadaştan, dosttan önemli olduğunu düşünenler var. Ben ise her zaman şunu düşünmüşümdür: Para gider, yerine yeniden gelir ama kaybettiğin dostunun yerine başka birisini asla koyamazsın. Maddiyatın gelip geçici olduğuna ve maneviyatın her zaman hayatında önemli bir yere sahip olduğuna kanaat getirmekten hiçbir zaman vazgeçmemelisin. Bizler elimizde güzel olan her ne varsa ancak o güzelliklere veda ettiğimiz zaman kıymetini anlıyoruz. Sonra da başlıyoruz dövünmeye, diyoruz keşke zamanı geriye çevirebilsek. Öyle yapacağımıza vaktinde elimizde bize verilen güzelliklerin değerini bilip ona göre davransak daha güzel, daha anlamlı olmaz mı? Ama yok , illaki elimizden kayıp gidecek, ondan sonra dövünmeye başlayacağız .Ve iş işten geçtiğinde bazı şeyler kafamıza dank edecek.Kalplerimizde sevginin yerine nefret çöreklenecek. Nefret yüzünden önümüzü görmeyecek bir hale geleceğiz. İnsanları küçük görmek hayatımızın en önemli parçası olacak, sevgiden bihaber kalacağız. Şu cümleleri çok duyacağız insanların ağzından;sevgi bu güne kadar ne kazandırdı ki şimdi ne kazandırsın. Elimizden geldiğince yapacağımız şu olsun; ölçüp tartıp biçerek yapalım her yaptığımızı. Bize kaybettireceğini, kazandıracağını düşünerek bu bahsettiklerimin önemini kavramanın yolunda yürüyelim. Elimizdeki bütün güzelliklerin değerini elimizden kayıp gitmeden bilelim. Yazımın başında da belirttiğim üzere hiçbir zaman küçük dağları ben yarattım havasına girmeyelim. Nefretin kalplerdeki sevginin yerini alıp insanların kötülüklere sürüklenmesine Elimizdekilerin kıymetini anlamak için illa kaybetme yolunu seçmeyelim.Onlara bir gün bizi terk edeceklerini düşünerek sımsıkı sarılalım.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |