Geçmiş ölmedi. Henüz geçmedi bile. -William Faulkner |
|
||||||||||
|
Bizler kenetlenmek yerine neden ayrı gayrı olma yolunda ilerliyoruz? Biz olmanın önemini kavrayamıyoruz; biz değil de ben olmanın daha önemli olduğuna kanaat getiriyoruz. Ben olmak için gösterdiğimiz özeni, birlik olmak için göstermiş olsak daha farklı şeyler başarmış oluruz. Birbirimizin kolunu kanadını kırmak yerine, yanımızdakinin yarasının merhemi olsak, hayatımızın en güzel şeyini yapmış oluruz. Biz olma yolunu seçip sırt sırta versek, başaramayacağımız hiçbir şey, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir zorluk yoktur. ‘Birlikten kuvvet doğar.’ Sözü de bu bahsettiğime en büyük ve en önemli kanıttır. Yeter ki birbirimize kenetlenip kol kanat gerelim. Ama bunu önemsemiyor, ben olmanın peşinde koşmak için ısrar etmekten vazgeçmiyoruz. Düşünsek, biz olmanın ben olmaktan daha büyük önemi olduğunun farkına varırız. Değerli okurlarım, ben bir engelli olarak bizim sorunlarımızı kendi sorunummuş gibi aksettirsem bencillik etmiş olurum ve diğer arkadaşlarımı yok sayarak, kenetlenmek şöyle dursun, benden başkalarının da olduğunu unuturum. Ama ben hiçbir zaman kader arkadaşlarımı yarı yolda bırakmayı düşünmem. Yani ben olma yolunda yürümeyi tercih etmem. Ben olduğumda, adım tek başına anıldığında benim başım göğe ermez ama biz olarak görüldüğümüzde, bunların başaramayacağı iş yok denildiğinde o zaman ben yükseklerde gezerim. Ben, daima arkadaşlarımın sorunlarını dile getiriyorum ve onlarla birlik olup sorunlarımızın çözümünü beraber üretmemiz konusunda onların fikirlerini de almanın daha doğru olduğu düşüncesini savunuyorum. Ben yine engellileri ele almadan geçmeyeceğim, çünkü bizler bu ülkede en büyük zorluklarla karşılaşan gurubuz. Biziz sevgili okurlarım, ben değil; ben olmak bize bir şey kazandırmaz. Kazanmak istiyorsak omuz omuza verip zorluklara birlikte göğüs gereceğiz. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim; Cenabı Allah bile hiçbir zaman ‘ben’ dememiştir. ‘Biz’ diye göndermiştir Kuran-ı Kerim’deki sureleri. Birliğin beraberliğin gücüne hiçbir engel karşı koyamaz. Örneğin Çanakkale Zaferi birlik ve beraberliğin yarattığı büyük güçle kazanılmıştır. Bana ne deyip savaşta bulunanların her biri bir tarafa kaçmış olsa idi Çanakkale Zaferi’nin adı bile olmazdı. İstanbul’un Fethi de aynı şekilde birliğin beraberliğin gücünün eseridir. Merhum Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’nı benim diyerek yazmamıştır; bu bizim milli marşımızdır diyerek kaleme almıştır. Hatta şunu da söylemekten geri durmamıştır.‘Allah bir daha bu millete İstiklal Marşı yazdırmasın.’ Bu güzel duası bile biz olmanın ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu anlatmaktadır. Rabbim şairimize rahmet eylesin ve mekanını da cennet etsin. Ben olmanın çabasında olursak her birimiz bir tarafa savruluruz ve ortada hiçbir şey kalmaz. El birliği edeceğiz ve sorunlarımızın en aza inmesi için elimizden geleni yapacağız. ‘Bir elin nesi var, iki elin sesi var.’ sözünün anlatmak istediği her ne varsa bizler de birlikte ses olacağız. Engellere el ele verip karşı duracağız. Ben olmaya devam edersek hiçbir konuda başarıya ulaşamayız ve olduğumuz yerde saymaya devam ederiz. Ama tersini yaparsak ,biz olmanın öneminin farkına varır ellerimizi birbirine kenetlersek öyle güzel şeyler başarırız ki ben olmayı bulunduğu yerde bırakırız, biz olmayı ,birliği beraberliği daha ileriye taşımış oluruz. Siz değerli okurlarıma bir sorum olacak: İnce bir ipin koparılması mı yoksa kalın bir urganın koparılması mı daha kolaydır? Ben sizlere kendi düşündüğümü yukarıda da yazdım. Aslında sorumun cevabı belli ama yinede sizlere de sormayı uygun buldum. Biz olalım ve kalın bir urgan olarak başarılarımızın sürmesini sağlayalım. Ben olma düşüncesinden kendimizi kurtaralım ve bu düşünceyi içimizden sonsuza kadar çıkarıp atalım. Önümüzdeki zorluklardan kurtulmanın başarısına, omuz omuza vererek hep birlikte ulaşalım. Yolumuza çıkan zorluklara göğsümüzdeki imanımızın, bilgimizin, bileğimizin gücü ile karşı koyalım. Korku denen şeyi yüreklerimizden söküp çıkaralım. Birliğin beraberliğin, biz olmanın ne kadar önemli olduğunun her daim farkında olalım. Zorda kalanların elinden bir daha bırakmamak üzere tutalım. Yazımın ilk cümlelerinde belirttiğim gibi, kuvvet doğan birliğimize başta biz zarar vermeyelim; sonrada zarar vermeye yeltenenlerin ellerini geri çevirelim. Diyelim ki, biz birliğin doğurduğu kuvvetiz; artık ben olmak yok, biz olmak var. Sahip olup birbirimize karanlıkları aydınlığa çevirelim. Bizi biz olmaktan alıkoymak için olanca gücü ile çabalayan nefsimizin sesini duymayalım.Hatta onu içimizde hapsedelim ve bizi bize düşman etmek isteyen sesine bir daha kulak vermeyelim. Biz nefsimize itaat etmek yerine onu kendimize itaat ettirelim.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hüseyin İbiş, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |