Bilinç ruhun sesidir, tutkular ise bedenin. -Rousseau |
|
||||||||||
|
Tüm olumsuzluklara rağmen bazen bizde de doğrular ifade edilir. Hani derler ya yiğidi öldür hakkını yeme. Adalet ve Kalınma Partisi'ni (AKP) her ne kadar sevmesek de, her seçimde büyük bir çoğunluk sağladığını kabul etmemiz gerekiyor. Çoğu muhalif kişiler seçimlerde hırsızlık yapılıyor, ondan bu kadar fazla oy aldığı belirtilse de hırsızlığın varlığı doğru ama, bu kadar fark yaratacağına ben hiçbir zaman inanmadım, inanmıyorum da. Çünkü AKP Türkiye toplumunun niteliklerine en uygun gelen İslami siyaseti açık şekilde yürütüyor ve halkta bundan memnun. Diğer partilerse tüm ifadelerinde sürekli İslam ve sözde Türk Milliyetçiliği yapsalar da, gerçek pratiklerinde bütün kültürleri yozlaştıran bir özelliğe sahipler. O zaman şöyle bir soru akıllara geliyor. Diğer partiler Türkiye toplumunun niteliğini bilmiyor mu, ya da gerçekten bunlar şeriata karşı mıdır? Bu soruların cevabını doğru vermek için, Osmanlı ve Cumhuriyetin temel ideolojisine bakmak yeterli olacaktır. Osmanlı ve Cumhuriyet'in siyasal tarihine geçmeden önce, bir haftadır gündemde tartışılan “ANDIMIZ” konusu, aslında tüm gerçeklerin cevabı niteliğinde. Kim ne şekilde düşünürse düşünsün, ANDIMIZ her yönüyle iğrenç, aşağılık, bir o kadar geri faşist ve bilim dışılıktan başka bir şey değildir. CHP ve MHP ANDIMIZLA halkın daha iyi Milliyetçileşeceğini düşünüp okunmasından yana olurken, AKP bunun İslam ümmetçiliğine zarar verdiği endişesiyle okutulmasına karşıdır. AKP'nin ANDIMIZI kaldırmasını kimse demokratlık olarak düşünmemeli. Türkiye'deki siyasi partiler içerisinde, Halkların Demokratik Partisi'ni, (HDP) düzen partilerinden ayrı değerlendirmek gerekir. Çünkü HDP söz konusu olduğunda, mevcut partiler her konuda birleşerek, HDP'yi yok etmek için tüm güçleriyle saldırdırmaktadırlar. Diğer düzen partileri, arkalarından sürükledikleri kitlenin niteliklerini çok iyi biliyorlar, hatta toplumu mevcut yapıya getiren kendileri. Onun için kim iktidar olmuş olmamış çok da önemli değil. Tek amaç mevcut çağ gerisi devlet düzeninin devam etmesi ve kendilerininde direkt veya dolaylı söz sahibi olmalarıdır. Peki o zaman sorun nerede? Osmanlı'da dahil Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan günümüze kadar, sürdürülen siyasi ideoloji bağımsız şekilde analiz edildiğinde, Anadolu halklarının gerçek kültürüne dayanan siyasi bir teorinin olmadığı rahatlıkla anlaşılacaktır. Bir kere Osmanlı arkasında büyük bir yozlaştırılmış halk ve kültür enkazı bıraktı. Bu enkaz içerisinde İslam dışı düşünen demokrat ya da solcu kişiler parmakla sayılacak kadar azdı. Ve bunların Anadolu'nun genelinde siyaset yapacak maddi ve askeri güçleri bulunmuyordu, bugünde aynı durumdalar. Doğal olarak tüm işler yine Osmanlı'nın enkazı içerisinden çıkan İslamcı ve devşirme Türkik Milliyetçilere kalmıştır. Söz konusu Türkik İslam anlayışı, Batılı emperyalist devletlerin yardım ve yönlendirmesiyle, yeniden toparlanma imkanı elde etmiş oldu. Ve Anadolu'yu yeniden şekillendiren İslamcı Türkik Milliyetçiler, bilindiği gibi önce İttihat ve Terakki (İT) çatısı altında idiler. Bu mantığa Batılıların sıcak bakmaması sonucunda, Halk Ocakları ve arkasından Cumhuriyet Halk Fırkası, (CHF) daha sonra Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) çatısı altında toplandılar. İslamcı ve Türkik Milliyetçiler hep birlikte yeniden var olmak için mevcut olanakları değerlendirirken, Avrupalı devletlerin desteğinin onurlarını zedeleyeceğini akıllarına getirmek istemediler. Çünkü başka türlü var olmaları mümkün değildi. O günün koşullarına göre her yönüyle tamamen yozlaşmış Osmanlı enkazından, Batılıların askeri, maddi ve düşünceleri doğrultusunda ancak yeni Osmanlı anlayışı oluşturabildiler. Bunun çimentosu ise yine İslamcılık, devşirme Türk Milliyetçiliği, sahte laiklik ve sahte sosyal demokratlık olmuştur. Mevcut ideoloji CHP öncülüğünde 1945'lere kadar birlikte yürütüldü. Uluslararası tehlikenin tamamen geçtiğini gören İslamcılar ve sözde Milliyetçiler, bu çatı altından ayrılma kararı almışlardır. CHP'nin yarı İslamcı, yarı Milliyetçi, sahte laik ve sahte sosyal demokrat anlayışıyla, İslam'ın yozlaştığını düşünerek kendilerine has partilerini kurarlar. Söz konusu siyasi anlayışlara makam, mevki, kariyer ve üstünlük ukalalığı da eklenince, çok fazla birlikte yürümeleri zaten mümkün değildi. Bilindiği gibi önce Demokrat Parti, (DP) daha sonra Adalet Partisi, (AP) Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi (CKMP) ve Milli Selamet Partisi (MSP) şeklinde, herkes kendi İslamcı şeriat ve Türkik ırkçı anlayışını, yeni bir düşünceymiş gibi ifade ettiler. Daha sonra ortaya çıkıp yok olanlar ve günümüzdeki CHP'de dahil mevcut tüm partiler, eski ikilemci düşüncelerinde bir milim değişmedikleri için, bunların tek derdinin makam ve maddiyat olduğuna kanaat getirdi halk. İktidar oldukları dönemlerde toplumun temel sorunlarını çözmeyip sürekli savsakladılar. Aynı şekilde Batı karşıtı politikalarındaki samimiyetsizlikleri giderek açığa çıkmış oldu. Güvensiz ve umutsuzluk içerisinde bırakılan halk, düşünce ve politikasında bütünlük gösteren, aynı zamanda halka daha sıcak yaklaşan AKP'ye yönelmiş oldu böylece. Eğitimin niteliksiz ve toplumun kültürsüzlüğü sürekli yeni Osmanlıcılık arayışını öne çıkarmaktadır. Bu düşünceye uygun hareket eden siyasi parti olarak AKP'yi görmüştür halk. Ve AKP istisnaların dışında her politikasını gizlemenden açık bir şekilde sürdürüp, halkın bazı özel sorunlarıyla direkt ilgilenmesi, büyük bir güven duygusu uyandırmıştır. AKP; mevcut siyasi partilerin eski ikilemci ve net bir düşünce ortaya koymadıklarını iyi görüp, bunu çok ustaca kullanıyor. Ve İslami şovenizmle açıktan şeriatçılık adımları armasıyla, halkın bugüne kadar göremediği pratiklerle daha inandırıcı görünmektedir. Diğer taraftan gerçekten AKP vb. anlayışlara karşı olan sol ve sosyalistler ise, hem maddi ve askeri açıdan hem de siyasi düşüncelerinde, Kemalizmin sahte ulus ve laikliğini aşamadıkları için, AKP gibi partilerin şansını artırıyor. HDP ise Kürt sorunu başta olmak üzere, Aleviler ve ezilenlerin yanında olan siyasi düşüncesi yüzünden, Türkiye'nin diğer bölgelerinde ve halkın çoğunluğunun gözünde ayrılıkçı ve düşman olarak anlaşılıyor. Kimine göre Kürt milliyetçisi, kimine göre sosyalist, kimine göre ise Alevici olarak değerlendirilmesi, Türkiye genelinde oy almasını engellemektedir. Türkiye toplumunun çoğunluğu uluslaşmayı, ulusların kendi kaderlerini tayin hakkı ve gerçek demokrasi hakkında bilgisiz olmaları, HDP gibi sosyalist düşüncelerin işini oldukça zorlaştırmakta. Bu yüzden her yönüyle niteliksizleşmiş toplum CHP'yi laik ve ilerici, İslam'a en sadık parti olarak da AKP'yi görmesi, bütün demokratik siyasi kanalları tıkamaktadır. Ve toplumun bu niteliksizliği yüzünden AKP sürekli kazanmaya devam edecek. Şayet bir sürpriz olmazsa çok yakında Osmanlı Şerri Cumhuriyeti rahatlıkla ilan edeceği günler fazla uzak değil. Özetlenerek anlatılan nedenlerden dolayı, AKP hep birinci partidir. Yoksa malum kişilerin usta politikacı ve gerçek bir teoriye sahip olduklarından değil. Cemal Zöngür
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |