Her devrim yokolup gidiyor ve peşinden yalnızca yeni bir bürokrasinin artıklarını bırakıyor. -Kafka |
|
||||||||||
|
Uluslararası siyaset dilinde, dünya devletlerinin nitelikleri değerlendirilirken “Birinci Dünya, İkinci Dünya ve Üçüncü Dünya Ülkeleri” şeklinde ifade edilmektedir. Bu sınıflandırma öyle sıradan söylenmiş siyasi bir kelime değildir. Her ülkenin toplumsal yaşam kalitesine göre belirlenmektedir. Herhangi bir ülke toplumunun yaşam kalitesi değerlendirilirken, o devletin başta eğitim, siyasi, sağlık, ekonomik, çevre düzeni, nüfus artış hızı, düşünce, can güvenliği ve huzurlu bir yaşam kalitesine sahip olup olmadığına bakılarak böyle bir sonuca varılmaktadır. Belirtilen konuların derecesi ise, yine toplumun günlük olarak temel ve genel ihtiyaçlarını yeterli ve çağın koşullarına uygun biçimde karşılama imkanına göre ölçülmektedir. Ve insanlar mevcut bu imkanları kullanırlarken de, herhangi bir engelle karşılaşmadan, huzurlu ve korkusuz şekilde yaşayıp yaşayamadığıyla bu sonuçlar elde ediliyor. Örneğin bir devlettin yönetmiş olduğu toplumun mutlu ve nitelikli vatandaş olabilmesi için, Birleşmiş Milletler ‘in (BM) belirlemiş olduğu siyasi ve maddi dağılımın, insanca yaşanacak seviyenin üstünde olmasıyla mümkündür der. İfade edilen şartlara uygun konuma gelebilmesi için de, önce devlet yönetiminin gerçek demokratik bir siyasal yapıyı benimseyip, bunu toplumsal sözleşme olan Anayasayla resmileştirerek pratiğiyle kanıtlamalıdır. Eğer ki bir devlet yönetimi gerçek demokrasiler olan “Doğrudan (Direkt) ve Katılımcı” (Endirekt) sistemin dışında, yalnızca Nispi şekilde bir takım oy kullanma vb. uygulamalarla toplumu idare edip yaşatıyorsa, o ülkede demokrasinin varlığından asla söz edilemez. Sürekli Nispi seviyede kalıp, gerçek demokrasiye geçmemiş bütün ülkelerde, temel ve genel kişi hakları yok sayılmış demektir Nitelikli toplum olmanın kriterleri ifade edilen şekilde olduğuna göre Türkiye bunun neresindedir? Türkiye var olduğu günden bu zamana kadar gerçek demokratik kuralların dışında her şeyi “Kısmi (Nispi) Sisteme” dayanan mantıkla yönetmektedir. Böylece toplumun büyük bir çoğunluğunun yaşam kalitesi, 3.Dünya ülkelerinin seviyesinde kalmaktadır. En açık kanıtları ise, yüzyıldan beri siyasi, dini, kültürel, ekonomik, her türlü çatışma ve kavgaların hız kesmeden devam etmesi. Örneğin Türkiye’de eğitim eşitliği olmadığı gibi yaz boz tahtasına dönüştürülen Müfredat yüzünden, eğitimin kalitesi hâlâ dünya standartlarının gerisinde seyretmesi. Devletin ekonomik gelir ve imkanlarını kat be kat aşan nüfus yoğunluğunun anormal seviyede yükselişi. İş ve işsizlik güvencesinin olmaması. Toplumun büyük bir çoğunluğunun sağlık sorunlarının çözülemediği. Emeklilerin açlık sınırının altında maaş almaları. Çeşitli farklılıkları olanların resmi ve gayri resmi şekilde ayrımcılığa maruz kalması. Gücü ve maddi durumu iyi olanın egemenlik ve hakimiyet sağlaması. Kamu görevlilerinin çeşitli yolsuzluk ve olumsuzluklarına rağmen gerçek anlamda hiçbir zaman cezalandırılmamaları. Her bireye İslam ve Ortaçağ Milliyetçiliğinin dayatılması. Farklı düşünüp farklı yaşamak isteyenlerin Anayasal güvencesinin olmaması. Tüm bu vb. olaylar Türkiye’de sürekli yaşanmaya devam edildiği sürece, Türkiye 3. Dünya ülkesi olmaktan asla çıkamayacaktır. Bu genel değerlendirmeden sonra somut örneklerle konuyu daha anlaşılır kılmaya çalışalım. Birleşmiş Milletler ’in (BM) 1. Dünya ülkeleri olarak değerlendirdiği Avrupa, Batı ve bazı Asya devletlerinin asgari ücret birimi ve yönetim şekline baktığımızda şu gerçeklerle karşılaşmaktayız. Bahsi geçen ülkelerde, devleti yöneten siyasi yapı hangi düşünceden olursa olsun, vatandaşları üzerinde en ufak bir noktada ayrımcılık ya da ayrıştırıcı davranışta asla bulunamaması. Maddi olarak en az geliri olan Avrupa ülkelerinde Asgari Ücretin 1000 Euro’dan başlayıp 2000 ve 2500 Euro’ya kadar çıkması. Ayrıca her Avrupa ve batılı vatandaş, işsiz kaldığı sürece, iş buluncaya kadar bu Asgari ücret değerinde yardım alması. Böyle bir sistemde, devlet ve toplum hem fikir olduğu için, her türlü hak ve özgürlükler kaliteli şekilde yaşanıp, 1. Dünya ülkeleri olarak sınıflandırılmaktadırlar. İkinci Dünya Ülkeleri ise; Rusya, Balkanlar, Çin, Hindistan, Kuzey Kore ve bazı Latin Amerika ülkelerinin yer aldığını görüyoruz. İsimleri belirtilen bu devletlerin bazılarında eğitim, sağlık ve teknik icatlar çağın koşullarını aşan seviyeye gelişmiş olsa da, nüfus artışının kontrolsüzlüğü, dini ve siyasi konularda tekçi ve totaliter davranılması, bu ülke insanları her konuda özgür değildirler. O yüzden 2. Dünya devletleri olarak adlandırılmaktadırlar. Üçüncü Dünya Ülkeleri ise, Afrika başta olmak üzere Ortadoğu, birçok Asya, Latin Amerika’nın bir kısmı ve bazı Uzak doğu devletleridir. İfade edilen bu ülkelerde Aşiret ve Kabilecilikten tutunda, her türlü ırkçılık, kaos, kavga, çevre kirliliği, eğitimsizlik ve akla gelebilecek tüm olumsuzlukların mevcudiyeti, bunların 3. Dünya devletleri kategorisinde değerlendirilmesine sebep olmaktadır. Nitelikli ve niteliksiz toplumsal yaşamı kısaca bu şekilde özetledikten sonra, tekrar Türkiye’nin son yıllarda dünya kamuoyu nezdinde neden prestij kaybına uğramaya başladığını daha yakından öğrenmeye çalışalım. Uluslararası kamuoyu gözlemcileri şimdiye kadar Türkiye’yi her ne kadar 2. Dünya ülkeleri içerisinde göstermiş olsalar da, Türkiye aslında 3. Dünya ülkeleri kategorisinden hiçbir zaman çıkmamıştır. Bu ifadeler kullanılırken bir Türkiyeli olarak üzüntümüzü de belirtmek isterim. Çünkü Türkiye coğrafi ve ekonomik açıdan, dünyanın birçok ülkesinden daha büyük imkanlara sahiptir. Buna rağmen göstermelik Nispi Demokrasi’si yüzünden doğan iç çatışma ve kaoslar Afrika, Ortadoğu vb. ülkeler seviyesine düşürmektedir. Örneğin Türkiye Devleti, Laik bir Cumhuriyet şeklinde kurulduğunu ifade ettiği halde, gerçek anlamda laik bir ülke olmaması. Bunu kanıtlayan kaynaksa, laik bir devlette resmi Diyanet İşleri Başkanlığı gibi bir kuruluşun varlığıdır. Bu kurumla birlikte devletin dini uygulamalarına bakıldığında, Osmanlı’nın Ortaçağ Şeriat sisteminden çok fazla bir farkı görülmemektedir. Diğer bir olumsuzluk ise, tüm siyasi iktidarlar, çoğu zaman mevcut Anayasaya dahi uymadan keyfi şekilde ülkeyi yönetmeleri. Anayasa başka şey ifade ederken, kanun ve yönetmeliklerle tam tersi bir uygulamanın varlığı. Türkiye’de eğitim sistemi hâlâ bir düzene oturtulmayıp, her iktidara gelenin kendi kafasına göre yaz boz tahtası gibi kullanıp, mantık dışı uygulamaların sürmesi. Türkiye’deki Asgari Ücret ve emeklilerin maaşları, 1400 TL ve altında kalmasıyla, Avrupa’daki Asgari Ücretin yarısına bile denk gelmediği. Siyasi huzursuzlukları anlatmaya dahi gerek yok. Yaşanan bu olaylar yüzünden daha dün Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin (AKPM) Türkiye hakkında artık siyasi denetime alınıp, takip edilecek ülke konumuna geldiğini belirten rapor, Türkiye açısından durumun ne kadar içler acısı olduğunu göstermeye yetmektedir. Avrupa başta olmak üzere diğer birçok devletler, Türkiye’nin güvenilmez ve her türlü risklerin söz konusu olduğunu belirtmesi, Türkiye toplumunun yaşam kalitesinin daha da düşeceğinin açık ifadesidir. Ve bunları hiç yaşanmamış gibi gösteren kültürsüz Bürokratik Burjuvazi ve Cahil Sermaye sınıfı, yine de toplumu arkasından sürüklemeyi başarmaktadırlar. Çünkü toplumun büyük bir çoğunluğu dünyayı gezme ve inceleme şansları olmadığı için, 1. Dünya ülke insanlarının ne kadar rahat, temiz, huzurlu, eşit, özgür, kaliteli ve güven içerisinde yaşadıklarını bilmemektedirler. Türkiye toplumu ise yaşadıkları tüm olumsuzlukların normal olduğuna inanarak kaderimdir deyip, hepsini sineye çeken, “Süngerimsi” bir bilinçle yaşamaktadır. Onun için Türkiye gibi ülkelerde insanlar tesadüfen yaşarlarken, 1. Dünya ülke insanlarıysa tesadüfen ölmektedirler. Kaynak Bilgiler: 1-Ülkelere Göre Yaşam Kalitesi Sırlaması. İnternet Wikipedi: Türkiye Puanı; 5,99’la ortalamanın sonunda yer almaktadır. 2-Birleşmiş Millerler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü’nün açlık raporları. 18 Eylül- 2014 Çelebi Alper. Seyahat Özgürlüktür İnternet Sitesi. 3-Birleşmiş Milletler İnsani Kalkınma Raporu: Ülkeler sıralaması. Türkiye 69. Sırada yer almaktadır. 5-Milliyet Gazetesi 18 Ocak 2017 İnsani Geçim Ücreti aylık yaşam maliyeti değeri 2,154,00 TL. 6-Birgün Gazetesi 22 Aralık 2016 Aylık bir kişinin net yaşam maliyeti 1,483,30 TL. 7-Günlük Televizyonların Ana Haber Bültenlerinde izlenen cinayet ve trafik olaylar. 8-Avrupa Gezi ve Araştırma Raporlarım. Cemal Zöngür
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |