..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Umutlarım her zaman gerçekleşmiyor, ama yine de her zaman umuyorum. -Ovid
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Toplumbilim > Cemal Zöngür




5 Şubat 2017
Lider Kimdir; Bir Lidere Sonsuza Kadar Nasıl Güvenilir?  
Liderlik Doğal Bir Yetenektir.

Cemal Zöngür


Liderlik; kişilerin doğuştan itibaren karakteristik yapısında mevcut olan doğal bir özelliğidir. Onun için liderlik vasıfları her insanda mevcut olmadığı için, her öne çıkan kişi lider değildir.


:AEFC:


Genelde insanlar “Lider ve Yöneticiyi” birbirine karıştırdıklarından, üst düzeylerde sorumlulukları olan her iki mevki sahibi insanın, hangi karakteristik özelliklere sahip oldukları konusunda ciddi bir ayrım yapma ihtiyacı duymazlar. Daha çok her ikisinin de aynı özellikleri taşıdığı kanaati hakimdir.
Asıl bu makaleyi yazmamıza sebep olansa, Anayasa değişikliği ile meydana gelen sistem ya da rejimin (Yasama Yürütme ve Yargı’nın) tek bir liderin yetkisi altında toplanması mı daha demokratiktir? Yoksa güçler ayrılığının kesin çizgilerle belirtildiği hukuksal yapı mı? Konusundaki referandum araştırmalarıdır.
Bugüne kadar yapılan araştırma ve tartışma programlarında, “Hayır” yanlısı iktidar karşıtları; tüm yetkilerin bir kişide toplanmasıyla, parlamenter hukuk devlet yapısının tamamen ortadan kalkacağı endişesiyle, iktidarın politikalarına karşı çıkmaktadırlar.
“Evet” yanlısı olan Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) taraftarları ise, iyi bir liderin olduğu yerde, hukukun çok fazla bir önemi yoktur. Önemli olan liderliktir dinilerek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a sonuna kadar güvendiklerini ifade etmeleri, tartışmaları en çok alevlendiren noktalardan bir tanesidir.
İktidar yanlılarının bu tercihleri gerçekten bilinçli bir düşünce neticesinde mi, yoksa devletin veya güçlünün yanında olma psikolojisiyle mi ifade edildiği sürekli insanların kafasını karıştırmaktadır. İşte tüm bu soruların cevabını vermek için liderliğin ve yöneticiliğin ne olduğunu, bir lidere nereye kadar güvenileceğini bilimsel olarak anlamaya çalışacağız.
Dünyanın herhangi bir toplumunda insanların güvenini kazanmış bir lidere bilimsel olarak sonsuza kadar güvenmenin iki yolu vardır. Bunlardan birisi ya o lider tüm ekonomik ve ticari ilişkilerden elini çekip sade bir vatandaş gibi yaşamasıyla mümkündür. Veya mevki ve rütbesine bakılmaksızın en ufak bir yolsuzluk ve kötü niyet karşısında, diğer insanlar gibi cezalandırılacağı bir hukuk sisteminin geçerli olduğu durumlarda ancak olabilir. Bu iki anlayışın dışında insan babasına dahi güvenemez.
Çünkü insan denen varlık, egosu en fazla gelişkin bir canlı türü olduğundan, hele de çağımızın albenili yaşam olanakları içerisinde çeşitli zevk ve maddiyatın arkasından gitmeyecek insan, neredeyse yok denecek kadar azdır. Ayrıca bir insanın Lider olması da sonradan oluşan bir olay değildir.
Liderlik; kişilerin doğuştan itibaren karakteristik yapısında mevcut olan doğal bir özelliğidir. Onun için liderlik vasıfları her insanda mevcut olmadığı için, her öne çıkan kişi lider değildir.
Doğal karakteristik özelliğine dayanarak liderlik yapan kişiler, her şeyden önce siyasal düzen ve yönetim konusunda felsefi teoriler (Manifesto) geliştirerek, en zor şartlarda insan gruplarını örgütleyip, düzenli ve bağımsız bir yaşama kavuşturanlardır. Ancak bu demek bahsi geçen lider kişinin yolsuzluk veya olumsuzluk yapmayacağı anlamına gelmez.
Dünyada örneğine birçok kez rastlandığı gibi, liderler çeşitli mücadeleler vererek hedeflerine ulaştıktan sonra hem maddiyatın peşine düşmüşlerdir hem de elde etmiş oldukları makamı bir daha bırakmamışlardır.
Yöneticilik ise; herhangi bir makamda idarecilik (Yöneticilik) yapmak için doğuştan farklı ve çarpıcı bir yeteneğe sahip olunması gerekmemektedir. Yönetici yapılacak kişinin, ya çalışmış olduğu tecrübesine bakılır veya çeşitli eğitim kurslarıyla o işi rahatlıkla yapacak duruma getirilebilmektedir. Bu yüzden liderlik ile yöneticilik tamamen farklı özelliklere sahiptirler.
Kısaca Liderlik ve Yöneticiliği bu şekilde ifade ettikten sonra, günümüzün iktidar partisi taraftarlarının, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a lider gözüyle bakmaları ve de sonsuza kadar güven duyma noktasında, şu psikolojik duygulara dayanılarak gelişen bir düşünce olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Her şeyden önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bir lider değildir. Kendi düşüncesi doğrultusunda belki iyi bir yöneticidir. Başta da ifade edildiği gibi Liderlik insanın doğuştan gelen doğal bir karakteristik özelliğidir.
Ve bu özelliğe sahip olan liderler, bilim insanlarının yenilikleri icat ettiği gibi, lider olan kişilerde yeni siyasal felsefi teoremler icat ederler. Eski siyasi düşünceler üzerinden asla hareket etmezler. Eski düşünceler üzerine hareket ettikleri anda, liderlikleri tartışma konusu olmaktadır.
Bir kere Recep Tayyip Erdoğan, her ne kadar bir siyasi partinin genel başkanı olsa da kendinden çok önceleri icat edilmiş olan dini siyasi düşünce üzerine oturup politika yapan birisidir. İcat etmiş olduğu yeni bir siyasi felsefi teoremi bulunmamaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti (TC) devletinin mevcut siyasal düzeni üzerine politika yapan hiçbir insan lider değildir; sadece yöneticidirler. Ve bugüne kadar yöneticilik yapanların, ülkeye hizmet anlamında yapmış oldukları yol, su elektrik gibi benzer icraatlar, azimli çalışan her devlet yöneticisi ve kamu personelinin mecburu görevleridir. Onun için bu çalışmalar liderlik olarak asla görülemez. Güvenme konusuna gelince.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) taraftarları ve bunlara benzer şekilde düşünen insanların büyük bir çoğunluğunun dünya görüşleri, daha çok idealist (Metafizik) felsefi temele dayanmaktadır. Bu düşünceye sahip olarak yaşayan insanlar, her zaman ilahlaştırılacak bir kişi bularak varlıklarını sürdürürler. Tapınacakları kişi bulamadıkları sürece kendilerini sahipsiz, zavallı ve her yana savrulacak basit bir araç olarak görürler.
Kısacası idealist felsefeye göre eğitilip yetiştirilen toplumlar da her zaman büyük bir öz güven sorunu vardır. Kendilerine öz güvenleri olmadığı için, sürekli maddi ve manevi olarak kurtaracak ya da kurtaracağına inandıkları kişi etrafında toplanarak yaşamlarını idame ettirirler.
Bunlar için insan tarafından icat edilen bilimsel araçlar, medeni hukuk, adalet, kanun ve kişinin kendi kendisini yöneteceği evrensel düşüncelerin hiçbir önemi ve geçerliliği bulunmamaktadır.
Çünkü dünyada her şeyin Allah tarafından yaratıldığına inanıldığı gibi, maddi ve manevi olarak öne çıkıp yönetici ve liderlik yapan kişilerin de Allah tarafından mübarek (Kutsal) özelliklere sahip olduğuna inanılmaktadır.
İşte bu yüzden mevcut hükümet yanlıları Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı kutsallık derecesinde gördüklerinden, her zaman kendilerini koruyup kurtaracağını düşünüp, sonsuza kadar güven duyduklarını ifade etmektedirler.
Halbuki Recep Tayyip Erdoğan Belediye Başkanlığı’ndan gelen bir yöneticidir. Ve aynı zamanda çeşitli ticari alanlarda ekonomik faaliyetleri olup, dünyanın ve Türkiye’nin sayılı zenginleri arasında yer almaktadır.
Hani bizdeki bir ata sözünün ifadesinde olduğu gibi, “Çok laf yalansız fazla mal haramsız olmaz” öz deyişinden yola çıkıldığında, özellikle üst seviyelerde ticaretle uğraşan her insana toplum şu gözle bakmaktadır.
Üst düzeylerde ticaret yapan kişilerin, hangi devlet Bürokratı veya siyasi partiyle sıkı ilişkiler geliştirerek düşük faizli krediler aldığı. Ya da vergi kaçırmak için neleri bahane ederek sermayesini büyüğü gibi benzer nedenler, ticaretçi kişileri sürekli tartışma konusu yapmaktadır.
Onun için bir devlet yapısında, evrensel ceza hukuk sistemlerinin ve de güçler ayrılığının zayıfladığı veya geçerli olmadığı tüm ülkelerde ne doğal yetenekleriyle gelen liderlere ne de en iyi yöneticiye asla sonsuza kadar güvenilmez. Güvenirim diyenler hem kendisini hem de çevresini nasıl aldattıklarını çok kısa süre içerisinde öğrenseler de ancak iş işten çoktan geçmiş olmaktadır.
Bu yüzden kişilere güven yerine, güçler ayrılığının kesin çizgilerle belirlendiği evrensel çağdaş hukuk sistemlerinin mevcut olduğu devlet yönetimleri şarttır. En akılcı ve bilimsel yol budur.
Bunun dışında kişilerin iyi niyetine güvenilerek asla bir ülke yönetilemez. Ve haklı olarak “Hayır” cephesinde yer alanlar, iktidar partisi ve yandaşlarının düşüncelerine karşı çıkmaktadırlar.


Cemal Zöngür




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplumbilim kümesinde bulunan diğer yazıları...
Alevilik İle Sosyalizm Arasındaki Düşünsel Fark ve Bütünleşme Sorunu
Kapitalist Düzende, Komünist Yaşam Mümkün Mü?
Ana Tanrıçalar, Hz. İbrahim'in Tek Tanrı Masalına Nasıl İnandılar?
Avrupa'daki Türklerin Yaşamı ve Dünyaya Bakışları
Türkiye'nin Yaşam Kalitesi ve Mutluluk Tablosu
Siyasal Düşüncelerin İnsanlığı Getirdiği Nokta!
Sosyalist Devlet Başkanları ve Politikalarının Analizi
Hayvan İle İnsanın Birbirinden Ayrılışı - 3 -
İnsan İle Hayvanın Birbirinden Ayrılışı - 2 -
İnsanda Tapınmanın Oluşumu

Yazarın İnceleme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
İsrail - Filistin Düşmanlığının Tarihçesi
Her Şeye Muktedir Tanrı ve Kapitalizm Ölüm Döşeğinde
Türkiye Solunun Sorgu ve Özeleştiri Kültürü Üzerine
Türkler Şamanist mi Kalsaydı?
Halktan Para Dilenerek Büyük Devlet Olmanın Hafifliği
Coronanın Hatırlattıkları, Dünyanın Geleceği
Türkiye Siyasetini Tıkayan Etkenker (Araştırma Yazısı)
Alevilik; İslam Dışı Din Değilse Pozitif Felsefe Midir?
Şii Fars ve Araplara Neden Alevi Denilmektedir?
Kudüs, Dinler Savaşı ve Haklı Olan Kim?

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (1) [Deneme]
Lider mi Toplumu Şekillendirir; Toplum Mu Lideri? [Deneme]
Hz. Ali ve Ehlibeyt Alevi Midir? [Deneme]
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (3) [Deneme]
Tbmm'de Yedi Maddelik Anayasa Değişikliği Neyi Çözer? [Deneme]
Dinlerin Doğuşu ve İslam'ın Gerçek Özü (2) [Deneme]
Alevilerin Kapılarına Saldıranların Açık Kimliği [Deneme]
"Türkleri Yeniden Tanımak" Araştırma Kitabımı Yazma Nedenim : [Deneme]
İşte Türkiye'nin Yaşam Kalitesi ve Mutluluk Karnesi..! [Deneme]
İslamiyet Yeniliğe Açık Bir Din Midir? [Deneme]


Cemal Zöngür kimdir?

Ben Cemal Zöngür, Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi mezunuyum. Sosyoloji, Tarih ve Siyaset üzerine araştırmalar yapmaktayım. Yayınlanmış bir kitabımın dışında çeşitli gazetelerde yüzden fazla makalelerimde yayınlanmıştır. Ve iki kitap dosyam yayına hazır durumdadır.

Etkilendiği Yazarlar:
Tam bağımsız Tarih ve Siyaset üzerine yazan her Yazar


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.