..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
İnsan gülümsemeyle gözyaşı arasında gidip gelen bir sarkaçtır. -Byron
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yazarlar ve Şairler > Şevket Başıbüyük




23 Mart 2015
Malatya"yı Yazmak…  
Şevket Başıbüyük
“Ey şehir!” dedim. Biliyorum benim çocukluğumu, gençliğimi ve buraya kadar yaşayabildiğim ömrümü sana verdim, sana verdiğim kayıp yıllarımı geri vermeyeceksin. Sevgimi, heyecanımı, bitmez tükenmez sandığım o enerji dolu günlerimi, çocukça coşkularımı, sevinçlerimi/hatta acılarımı bile geri vermeyeceksin, biliyorum. Vermeyeceğini bile bile -şu fani dünyaya gözlerimi kapamadan- seni yazacağım/seni yazarak dönüşü imkânsız olan o kayıp günlerimi bir kez daha yaşamış, anmış, yâd etmiş olacağım. Ey şehir, biliyorum seni yazmak hasretimi arttırmaktan başka bir işe yaramayacak. Seni yazmakla, geriye dönük hiçbir şeyi getiremeyeceğimi bile bile ve bir gün bu fani dünyadan göçüp gittiğimde, arkamdan sırf ‘hayırla yâd edilmek’ için seni yazacağım…


:ABJD:
Malatya’yı Yazmak…

Oh be yazdım bitirdim…

Şimdi kendimi bir kuşkanadı gibi hafif hissediyorum.
Bir kanat darbesiyle uçtum/uçacağım…

Uzun süre zihni bir yere odaklayıp meşgul etmek meğer ne zor bir şeymiş.

Elbette ki yazı yazmayı seven birisiyim, Sait Faik Abasıkyanık gibi olmasa da yazı yazmadan edemiyorum.

Aklıma takılan bir konuyu yazmadan, okuyucuyla paylaşmadan rahat edemiyorum. Ancak uzun soluklu üzerinde çalıştığım kitap çalışmaları artık yoruyor beni. Kitap yazmanın ne kadar zor bir iş olduğunu bu 8. eserimi yazarken anladım. Kim bilir biraz da araştırmaya dayalı bir eser olduğu için yordu beni…

Evet, 8. eserimi yazarken çok yoruldum.

Nasıl yorulmayayım ki, aylardır/yıllardır bir ananın çocuğunu karnında taşıdığı gibi taşıdım.

Hem yalnız karnımda ve yüreğimde değil beş duyu organlarımla onunla sancılandım, onunla yattım, onunla kalktım nitekim bitirdim ve yayınevine gönderdim.

Doğum sancısından sonra bebeğini doğurmuş bir ananın yaşadığı tatlı bir yorgunluk yaşıyorum şimdi.

Zira yaşadığım şehrin kitabını yazdım bu kez…

Elbette ki her insan şehrini sever, methini yapmak ister lakin bu kez ben Malatya’yı bir başka yazdım.

Bu şehri yalnız kalemimle değil, yüreğimle yazmaya çalıştım.

Beydağı’nın doruğuna çıkıp, “Ey Malatya!” diye haykırdım…

“Ey şehir!” dedim.

Biliyorum benim çocukluğumu, gençliğimi ve buraya kadar yaşayabildiğim ömrümü sana verdim, sana verdiğim kayıp yıllarımı geri vermeyeceksin.

Sevgimi, heyecanımı, bitmez tükenmez sandığım o enerji dolu günlerimi, çocukça coşkularımı, sevinçlerimi/hatta acılarımı bile geri vermeyeceksin, biliyorum.

Vermeyeceğini bile bile -şu fani dünyaya gözlerimi kapamadan- seni yazacağım/seni yazarak dönüşü imkânsız olan o kayıp günlerimi bir kez daha yaşamış, anmış, yâd etmiş olacağım.

Ey şehir, biliyorum seni yazmak hasretimi arttırmaktan başka bir işe yaramayacak. Seni yazmakla, geriye dönük hiçbir şeyi getiremeyeceğimi bile bile ve bir gün bu fani dünyadan göçüp gittiğimde, arkamdan sırf ‘hayırla yâd edilmek’ için seni yazacağım…

Dedim ve yazdım.

Elbette ki yazmak sevgi ister, sabır ister, sebat ister lakin dediğim gibi bu çalışma fazla yordu beni.

Aynı konuyu dün akşam evde de konuştuk. Eşim ve çocuklarım sitemle; “Ne zaman bitecek/ melankolik bu ruh halin, ne zaman son bulacak yazmakla meşgul olduğun kitap? Başında bir tutam saç kalmıştı onu da bu kitapla beyazlattın!...”

Soruya gayrı ihtiyari “Öyle kolay olmuyor, çünkü yalnız Şevket’in Malatya’sını değil, herkesin Malatyasını yazmaya çalışıyorum” şeklinde cevap verdim.

Doğu ile batıyı, eski ile yeniyi, hâsılı güzel olan her şeyi bünyesinde barındıran, yeşerten ve kendi rengini veren Malatya...

Ünlüleriyle, öncüleriyle Türkiye’nin fikri yapısına yön veren herkesin Malatya’sı…

Bizim Malatya’mız…

Ben bu eserde bunların hepsinden bahsetmeye çalıştım, bu şehrin rengiyle boyanan herkesin Malatya’sını yazmaya çalıştım.

Tarihini, kültürünü, meşhur kayısısını, kayısıdan daha meşhur hak bildiğini söylemekten çekinmeyen insanını, folklorunu, örf -âdeti, gelenek ve göreneklerini, hayat hikâyelerini, efsanelerini, türküsü, sineması, sanatçısı, hanları, hamamları, cami, kilise ve inançlarını, havasını suyunu, cadde - sokak ve şehrin kuruluşunu, hatta bu şehre iz bırakan delilerini bile yazmaya çalıştım…

Sizleri, şehrimizi unutmamak ve unutturmamak adına, bir kayıt babında kaleme aldığım, ismi bende mahfuz duran, henüz yayınevinden çıkmayan ve 5-10 Mayıs 2015 tarihleri arasında açılacak olan Malatya Ulusal Kitap Fuarı’na (inşallah) yetişecek ve büyük zahmetlerle araştırıp yazdığım bu esere sahip çıkmanız dilek ve temennilerimle…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yazarlar ve şairler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kafka Neden Hamamböceği Oldu
Bir Portre/mustafa Düzleme
Malatya'da Kültür Denilince...
Dipsiz Umman
Uht"ul Mukaveme"ya Tanık Mektuplar
Damla Kuyusu
"Esrarlı Ada"
Kırmızı Karanlık
"Kitap Cafer"
"Yazmaya Dair"

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bir "Şişirme Duası" Hikâyesi
Kınıfır Bed Renk Olursa…
"Şişirme Duası"
Kitap Okumak Eğlenceli Bir Eylem…
Tarihe Yoculuk
Sağır Kaplumbağa
Dicle Kıyısında Bir Mağara Kent
Tasalanma Ey Reis!..
Piyerloti
Beydağı"na Kar Düştü

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Cennet Gülleri [Şiir]
Tüm Türkiye Üşüdü Koca Reis [Şiir]
Tüm Türkiye Üşüdü Koca Reis [Şiir]
Çocukluğum [Şiir]
Duvardaki Saat [Şiir]
Olma Geveze [Şiir]
Özgürlük [Şiir]
[Şiir]
Bizim Kadir de Ehliyeli Olunca… [Öykü]
Vay Sözüm Vay… [Öykü]


Şevket Başıbüyük kimdir?

Edebiyatın karın doyurmadığını bile bile aç kalma pahasına yazmaktan imtina etmeyen, hayal gücünden çok izlenim ve gözlemlerini yazmaktan büyük keyif alan, yazarken adeta orgazım olan sıradışı bir yazar

Etkilendiği Yazarlar:
Roman, Hikaye, Şiir, Biyografi, Gezi


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.