Prensiplerden hoşlanmam. Önyargıları yeğlerim. Daha içtenler. -Oscar Wilde |
|
||||||||||
|
Aslında bu yazının başlığı; “Uht’ul Mukaveme’ya Tanık Mektuplar” değil, “Başörtüsüne Özgürlük Yolunda Görülmüştür” olmalıydı. “Başörtüsüne Özgürlük Yolunda Görülmüştür” başlığı ilk etapta her ne kadar sizlere “Er Mektubu Görüşmüştür” çağrışımı yapsa da bu kitap bir “Er Mektubu” değil, bu kitap çağa tanıklık eden, zulme başkaldıran eroğlu erlerin mektuplardır. “Son Darbe 28 Şubat” mağdurlarının yürek mektuplarıdır. Yurdun dört bir yanından duyarlı, inanmış insanların -hatta yeryüzünün değişik coğrafyalarında yaşayan inanmış insanların- zulme tahammül edemeyen çığlıkların mektup sayfalarına düşen tarihi belgelerdir… “Başörtüsüne Özgürlük Yolunda Görülmüştür” kitabı Hüda Kaya’nın 28 Şubat Sürecinde verdiği mücadele sonucu, ailece mağdur edilerek, ailece cezaevinden cezaevine süründürüldüğü, yıllarca zindanlardan çürütülmeye terk edildiği bir dönemin/28 Şubat Sürecinin o karanlık günlerinde kendisine gönderilen mektuplardan derlenen iki ciltlik bir kitap… Kitapların okuyucu bulamadığı bu dönemde, tuğla kalınlığından iki cilt kitap yazmak belki zor bir iş ama zor günlerin, zorlu mücadelenin mücahidesi Hüda Kaya bu zoru başarmış ve biri 425, diğeri 432 sayfa olmak üzere toplam 857 sayfalık iki ciltlik kitap yazmıştır… Mektuplar, Şiirler, Basından, Mahkûmlar ve Hapishaneler olmak üzere dört bölümden oluşan bu koca iki ciltlik kitabı dün akşam saatlerinde aldım. Okumak için en az bir haftalığına kendimi programladım ama öyle olmadı. ‘Bir haftada ancak okurum’, diyerek kanaat belirttiğim kitabı önce bir göz gezdirmek için aldım elime ve ondan sonrası… Ondan sonrası; o akşam ne haber dinleyebildim ne de Gazeteci Mehmet Ali Birand’ın, bir haftadır CNN Türk’te devem eden, “Son Darbe: 28 Şubat” belgeselini izleyebildim… Hüda Kaya’nın Başörtüsüne Özgürlük Yolunda Görülmüştür kitabına öylesine dalmışım ki, bitirmeden uyuyamadım. Evet, yanlış duymadınız; koca kitabı/857 sayfalık iki ciltlik kitabı bir oturuşta okudum bitirdim… (Tabii ki, Guinness Rekorlar Kitabına girebilmek için okumadım) Başörtüsüne Özgürlük Yolunda Görülmüştür’de kendimi, geçmişimi ve o dönemlerde beraber ağlayıp beraber güldüğümüz, aynı davadan aynı suç(!)tan yargılandığımız arkadaşların o anki duygu ve düşüncelerini kaleme aldıkları mektuplar yer aldığı için okudum. Objektif olarak; bu kitabın belki edebi bir değeri yoktu ama… Bir dönemim şahitliği vardı bu kitapta. Zulme başkaldıran mazlum insanların çığlıklarını duyabildim bu kitapta.. Bu kitapta yazılan ve adı geçen her şey ama her şey gerçekti ve hepsi yaşanmıştı… Her mektupta ayrı bir sızı ve ayrı bir acı işlenmişti ama bir tanesi vardı ki… Yazımın başlığında da yer verdiğim bu mektup; Adıyaman ilinden G. Aydın imzasıyla “Uht’ul Mukaveme…” başlıklı bir mektup… Elbette ki, başka duygusal ve edebi mektuplar da vardı. Örneğin; Washington’dan Merve Kavakçı’nın, bir dönemin en çok okunan “Huzur Sokağı” adlı eseriyle gönüllerde taht kuran ve şu an sağlık sorunlarıyla baş başa bırakılmış Şule Yüksel Şenler’in, Mustafa İslamoğlu’nun, Ramazan Kaya’nın ve çocuklarından İntisar’ın, Nurulhak’ın, Cihad’ın, Nurcihan’ın ve Mücahid’in o temiz, saf ve masum duygularla yazdığı mektuplar… Hele Muhammed Mücahid’in, “Sevgili anneciğim” diye başlayan mektupta; “Nasılsın? İyi misin? İnşallah iyisindir. Ama ben biraz kötüyüm, çünkü hastayım. Karnım ağrıyordu. Ablam beni yatağa yatırdı” demesi var ya… Siz de bir empati yapınız; cezaevindesiniz, dışarıda/evde yalnız başına bıraktığınız beş çocuk (sonra gelişen olaylar/izinsiz yürüyüşler, protestolar nedeniyle onlar da cezaevine alınacak ama…) ve çocuklardan en küçüğü, en tontonuşu (canımın içi) Mücahid’ten mektup gelecek, “Karnım ağrıyor. Ablam beni yatağa yatırdı” diyecek… Nasıl bir şey… Söylenecek söz bulamayınca siz de benim gibi ağlıyorsunuz değil mi? Ve Nurulhak… O şimdi yok, bu fani dünyadan çoktandır göçüp gitti, bütün bu olup bitenlerden şimdi habersiz (habersiz mi acaba?!.. Sessizliğiyle bizlere Hz. Meryem’i hatırlatan Nurulhak’ın vefatıyla ilgili; “O’na Artık Kelepçe Yok” başlığıyla bir yazı yazmıştım; (O yazıya; “http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=76900” lingte ulaşabilirsiniz) Şimdi, yazı uzamasın diye, aynı konulara girmek istemiyorum… Ama “Uht’ul Mukaveme” başlıklı mektup…. Yazarın ifadesine göre; “Uht’ul Mukaveme” kavramı; “Ümmü’l Mukaveme’den” esinlenerek verdiği bir isim. “Ümmü’l Mukaveme”, “Direnişin Anası” manasına geliyormuş… “Uht’ul Mukaveme” ise “Direnişin Kız Kardeşi” manasına gelmekteymiş… Ve yazar bu yüzden Hüda Kaya’ya “Uht’ul Mukaveme” diye selenmiş mektubundan… Ben de bu yazımda; hem tarihe not düşürmek hem de “Başörtüsüne Özgürlük Yolunda Görülmüştür” eserinin isminin; “Uht’ul Mukaveme’ya Tanık Mektuplar” olarak zihnimde kodlayarak saklıyorum. Ve aynı haykırışla ben de haykırmak istiyorum Uht’ul Mukaveme’ye… “Biz bitmedik be Uht’ul Mukaveme, Biz ölmedik, kaçıp susmadık… Ve yine bir rüzgar esti, kirli bir duman çöktü ve yine hicran ve yine sana zindan, ve bint’il Hüdalar’a sabır düştü Uht’ul Mukaveme…” Not: Düşün Yayıncılık’tan çıkan Hüda Kaya’nın ilk eseri olan “Başörtüsüne Özgürlük Yolunda Görülmüştür” eserini her kitapsever ve edebiyatseverlere gönül rahatlığıyla tavsiye ediyorum…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |