Tarihten öğreniyoruz ki tarihten hiçbir şey öğrenmiyoruz. -Hegel |
|
||||||||||
|
İnsan ruhunda parlayan hangi saçma alev ile üzüntüsüne hüzün katar. Örneğin bir kopek tarafından ısırılmış bir başka köpek yanlızca yarasını düşünür. Oysaki insan yara alınca yalnızca yarasını değil geçmişini, bahtsız kaderini, kötü talihini,ailesini düşünür. En sonunda yeteri kadar güçlü olamadığını hissederek herkesten ve herşeyden nefret eder. Acaba bu durum insanın güçsüz ruhundan mı kaynaklanıyor. Yoksa çok güçlü olan insanın üzülme ihtiyacını tatmin etme çabası bu şekildemi açığa çıkıyor. İşte Cenk camın kenarında ki koltuğuna kurulmuş,dışarıda lapa lapa yağan karı izlerken bunları düşünüyordu. Aslında tüm diğer hem cinslerinden farklı olarak Cenk ,başına gelenlere kızmıyor yanlızca üzülüyordu. İremi ilk gördüğünde genç kızdan gözlerini bir türlü ayıramayan Cenk, kısa sürede bu güzel bayanla tanışma imkanı bulmuştu. Erkeklerin hissiz olduğu kanısının aksine Cenk ,bir erkeğin elde edebileceği bayanı görür görmez hissedebileceğine inanıyordu. Kısa bir tanışma sürecinden sonra İrem ile çıkmaya başlayan genç adam çok geçmeden kendisini nikah masasında buldu. Evliliklerinde her şey mükemmel gitmesede pek çok çifte nazaran birbirlerini daha iyi tanımlıyorlardı. Yaptıkları kavgalar yemekte ne yeneceği,tatilde hangi otele gideleceği gibi sonzuza kadar beraber olacak çiftlere özgü olan klasik kavgalardı. Evlilik lerinde ve mutluluklarında hiçbir sorun yaşamayan genç çiftin tüm hayatları bir sonraki kaçınılmaz aşamanın gelişi ile bozuldu. İrem genç adama çocuk yapmak istediğini söylediğinde Cenk başta çok sevinmişti. Yıllar süren uğraşlardan sonra Cenk ten kaynaklanan bir sorun nedeni ile çocuklarının olmaması mutluluklarına gölge düşürmüş ve birbirlerinden uzaklaşmalarını sağlamıştı. İremin mesaiye kalması başta Cenke kafasını dinlemesi için bir fırsat gibi gelmişti. Ancak İremin işyerinde başka biri ile görüşmeye başladını öğrenmesi kalbini paramparça etmişti. Sonu gelmeyecekmiş gibi görülen kavgalar dan sonra ,ayrı bir eve çıkan genç adam, eski karısı İrem in evlendiğini ve hamile kaldığını öğrenince birazda olsa mutlu olmuştu. Şimdi koltuğunda oturup terkedilmişliğin ve aldatılmanın ruhunda oluşturduğu melankoli ile başetmeye çalışıyordu. İnsanların üremek için ne kadar acımasız olabildiklerini ön sıradan izleyerek görmüştü. Yağan kara bakarak gülümsedi. “Sanki kraliyet soyu dünyaya getiriyorlar.Çocuk yapıp ne yapacaklarsa” diyerek iç çekti. Aslında mantığı son derece bilimsel ve doğru olsada kendisini uzanamadığı ciğere mundar diyormuş gibi hissetti. Susadığını hissettiğinde İrem e seslenecek gibi oldu.Eski karısının artık başkasına ait olduğunu ve bir anne olduğunu hatırlayınca artık suyunu kendisinin alması gerektiğini anladı. Bir zamanlar yemek yaparken şarkı söyleyen karısına bakarmış gibi karanlık , terkedilmiş mutfağına baktı. “Çok garip. Sanki hala mutfakta bana şarkı söylüyor” diyerek iç geçirdi. MEHMET BURAK YÜKSEL
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mehmet burak yüksel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |