Milli egemenlik öyle bir nurdur ki, onun karşısında zincirler erir, taç ve tahtlar batar, mahvolur. -Atatürk |
|
||||||||||
|
Mehmet, bir elinde küçük bavulu, diğer elinde takım elbisesini astığı askılıkla zar zor otel lobisine girmeyi başarabilmişti. Aynı otele belki de yirminci sefer gelişi olmasına rağmen, ilk defa valizini ve eşyalarını, elinden almayan bellboy ya kızmış, fırçalamak için gözleri her yer de genci arasa da ,bulamadığı için dikkatini resepsiyondaki kıza yöneltmişti. Resepsiyona yönelince yaka kartında Elif yazdığını gördüğü kıza “ Sabah arayıp rezervasyon yaptırmıştım. Adım Mehmet Gündüz” dedi. Daha önce pek çok defa aynı otele geldiği için resepsiyon da duran genç kız Mehmet in kaydını hemen bulmuş ve check in işlemlerini yapmıştı. Resepsiyon görevlisi genç kız, işi biter bitmez iki eli de dolu olduğu için, resepsiyon önündeki alanı gereğinden fazla kaplayan ve müşterileri rahatsız eden Mehmet te gülümseyerek “Giriş işleminizi bitirdim. Birazdan arkadaş gelip, eşyalarınızı alarak sizi yukarı çıkaracak” deyip eliyle Mehmet te beklemesi için daha geniş bir alanı gösterdi. “Tabii görevli gelip bu zımbırtıları elimden alırsa” diye iç geçiren Mehmet, bir elinde valizi ,diğer elinde takım elbise askılığı ile beklemeye başladı. Gözleri ansızın lobinin hemen yanında bulunan, ortak internet kullanım alanının olduğu koltuklara kaydı. Otuzlu yaşlarında, atletik vücutlu, iyi giyimli, sarışın bir bayan dikkatini çekti. Mehmet bir an yüreği yerinden çıkacakmış gibi hissederek “Acaba nasıl bir adam böyle bir kadına sahip olabilir” diyerek iç geçirdi. Mehmet kendine engel olamadan, hatta kendine engel olmayı aklından bile geçirmeden, gözleri ile kadını süzmeye başladı. Kadın gergin ve üzgün gözüküyordu. Buna rağmen güzelliği güneş gibi parlıyordu. Mehmet in gözleri hızla kadının yanına doğru gelen bir adama kaydı. Kafasının üst kısmı kel, kırklı yaşlarında ,kara kuru, tipsiz adam güzel kadının yanına oturur oturmaz konuşmaya başladı. Mehmet konuşmaları duyamasa da adamın kadına kızdığını hissetti. -Alıyım abi Mehmet bellboy un elinden eşyaları almaya çalışması ile irkildi. Bir an genç adamı geç kalması konusunda fırçalayacaktı. Ancak çocuğun, otel yoğun olduğu için ,her işe yetişemediğini düşünerek vazgeçti. Sonuçta kendisi de bir pazarlamacı olduğundan ,işi gereği pek çok şehri günlerce dolaşır, firmasının onu satması için görevlendirdiği ürünleri satmaya çalışırdı. Ara sıra ne kadar çalışıp çabalasa da işlerinin yoğunluğu yüzünden görüşemediği bir müşteri ,Mehmet i firmasına şikayet ettiğinde, suçsuz yere patronundan fırça yerdi. Mehmet bellboy ya kızarak çocuğa bu tarz bir haksızlık yapmak istemedi. Pazarlama ya çıktığı İç Anadolu bölgesinde son durağı Konya idi. Bütün gün dolaştıktan sonra bu şehirde işini bitirmiş ertesi sabah erkenden evine Ankara ya geri dönecekti. “Yanlızca bir gece yatacağım.” Diye düşünerek bellboy ya kızmaktan vazgeçti. Akşam olduğunda otel in lokantasına indi. Yemek yerken aklı hala o sarışın kadına takılı kalmıştı. Artık otuz beş yaşında olmasına karşın, hala bekar dı. Otel lobisinde gördüğü kadar güzel birini istemese de için de hayatını paylaşacağı birini bulma isteği gün geçtikçe artıyordu. Bu yaşına kadar ciddi bir ilişki yerine , hep kaçamak ilişkileri seçtiği için kendine kızıyordu. Bir den aklına sarışın kadının yanındaki at hırsızı kılıklı adam geldi. Kızgınlık yerini kıskançlığa bırakmıştı. “O kadar güzel biri o dallamayı nereden bulmuş” diyerek iç geçirdi. Yemekten sonra hemen odasına çıkarak duş aldı. Pijamalarını giyerek yatağa girdi. Tam dalmak üzereydi ki, yan odadan gelen bağrışmalar gözlerinin yeniden açılmasına sebep oldu. Zaten bütün gün yorgun olduğu için, tek derdi uyumak olan Mehmet, başını yastığına gömerek sesleri bastırmak istese de; yan odadan gelen bağrışmaların şiddetinin dayanılacak gibi olmadığını fark etti. Konuşmalara biraz kulak misafiri olan Mehmet, yan odada bir bayan ve bir erkeğin kavga ettiğini hemen anladı. -Pis, kişiliksiz adam seni ! -Öldürürüm seni lan ! Sen kimsin ! Benim param olmadan bir hiçsin Yan odadan gelen bağrışmaları 5-10 dakikadır dinleyen Mehmet , yavaşça yatağına yatarak uyumaya çalıştı. “Muhtemelen karıkoca kavgası” diye iç geçirdi. Birkaç dakika sonra yan odadakiler birbirlerine odadaki eşyaları fırlatmaya başlayınca, korkudan yerinden sıçrayan Mehmet, duvara hızlıca vurarak “Sessiz olurmusunuz” diye bağırdı. Aniden yan odadaki sesin kesilmesi ile şaşkına döndü. “Keşke en başında duvara vursaymışım” diye hayıflanarak uzanmıştı ki yan odanın dış kapısı açılarak büyük bir gürültü ile yeniden kapandı. Mehmet daha ne olduğunu anlayamadan, kendi oda kapısının hızla çalındığını duydu. Muhtemelen yan odadaki adam, Mehmet in duvara vurmasına kızmış ve kavga etmek için odasının önüne gelmişti. “Eeeee yeter ulan!” diyerek kapıyı açan Mehmet, aniden nefesinin kesildiğini hissetti. Şaşkınlıktan dili damağına yapışan genç pazarlamacı, kısık kısık nefes almaya başladı. Kadın hafifçe başını öne eğerek Mehmet te “Merhaba” dedi. Mehmet otel lobisin de gördüğü andan beri aklından çıkaramadığı sarışın hatunu karşısında görünce o kadar afalladı ki karşısındaki bayana selam vermek yerine, kekeleyerek “Ne ol duki şimdi” gibi saçma bir karşılık verebildi. Güzel kadın hiç destur bile istemeden, birden bire odaya girerek , yaşadığı şoktan dehşete düşmüş Mehmet in yatağına oturdu. “Ne olacak . Manyak herif ! Beni aldatamazsın deyip duruyor. Yine kıskançlık krizine girdi.” Diyerek sağ elini alnına koyup oturmaya başladı. Karşısındaki kadının kocasının ne kadar tekinsiz bir tipi olduğunu hatırlayan Mehmet, hızlıca kapıyı örterek ,kadının önüne bir sandalye çekti. Kadının omzuna elini koyan genç pazarlamacı, kadının çirkin kocasıyla ne pahasına olursa olsun yüzleşmek istemediğine kanaat getirdi. “Bakın hanımefendi. Ne oldu bilmiyorum. Ancak her ne yaşadıysanız, sizle kocanız arasında. Beni ilgilendirmez. Hem sonra emin olun sizi burada yakalarsa daha da çıldırır” diyerek kadını odadan sessizce çıkarmaya çalıştı. Kadın sol eli ile Mehmet in elini tutarak “Haklısın” deyip korkudan titreyen adamı ansızın kucaklayı verdi. Kadının kokusunu ve sıcaklığığı nı o an hisseden Mehmet, birden içindeki korkunun eridiğini, tek hissettiğinin merak duygusu olduğunu ve ne pahasına olursa olsun bu kadına sahip olması gerektiğini hissetti. Kollarını yavaşça kendisine sarılan kadının beline dolayarak, sarışın kadının kokusunu bir kez daha içine çekti. Kadın hiç rahatsız olmuşa benzemiyordu. Üstelik tenini iyice Mehmet e yaklaştırarak dudaklarını büyüsüne kapılmış olduğunu anladığı zavallı adama yaklaştırdı. -Dur ! Yan odada kocan var. -Boşver -Ama hanımefendi ben sizi tanımıyorum bile -Tanışırız Güzel bayanın davetkar sesi ve cesaret verici konuşması ile beynindeki son mantık çeperini de yitiren Mehmet , kadınla ateşli bir şekilde öpüşmeye başladı. Güzel bayanla yatağa uzanan Mehmet daha önce hiç kimseyle böyle güzel öpüşmediğini düşünüyordu ki, zavallı adam ansızın kapının kırılması ile kedi gibi yerinden fırladı. Kadının, at hırsızı kılıklı kocasının kendisine baktığını gören şaşkın pazarlamacı “Oğlum Mehmet! Bu gün de ölmezsen herhalde sonsuza kadar yaşarsın.” Diyerek iç geçirdi. “Allahınızı kaydırırım uleynnn” diyerek cebinden tabancasını çıkaran adam, Mehmet in üstüne yürüdü. Korkudan sesi kesilen Mehmet ancak “abi göründüğü gibi değil” diye bildi. Sonrada kendi kendine yaptığı savunmaya kızdı. Öldürülmek üzereydi ve daha mantıklı bir şeyler söyleye bilirdi. En azından ölmeden önce son sözleri daha mantıklı olmalıydı. Yatak ta uzanan güzel kadın kocasına; “Tankut vallahi bir suçum yok. Birden beni odaya çekip üstüme atladı” dedi. Şaşkınlıkla “Neyy” diye bağıran Mehmet kadına dönerek ellerini yana doğru açtı. Tankut ansızın Mehmet in göğsüne sert bir tekme attı. “Benim karıma sen nasıl el kol hareketi yaparsın lan. Tırrııık” . Aldığı ani darbenin ve korkunun etkisi ile nefesi kesilen zavallı pazarlamacı, yalvaran gözlerle Tankut ta bakmaya başladı. Hala yatakta duran kadın şevkle “ Öldür onu Tankut. Öldür onu aslanım benim” diye haykırmaya başladı. Tankut Mehmet te bakarak “Öldürüyümmü kız” diyerek gülümsedi. Kadın Mehmet te ezilmesi gereken bir böcekmiş gibi bakarak “Öldür aslanım .Sana feda olsun” diyerek, kocasına gülümsedi. Artık işlerin iyice kontrolden çıktığını düşünen Mehmet, kendini savunmak adına son bir çaba ile “Abi vallahi bir suçum yok. Bu kadın odama gelerek, benim üstüme atladı. Yapma! Dur ! Kocan görür desem de dinlemedi.” Diyerek belki de ölmeden önceki son savunmasını yapmaya çalıştı. Odanın içinde birkaç saniye devam eden sessizliğin ardından, Tankut aniden delirerek silahını Mehmet te uzattı. “Kardeş şu silahı bir tutarmısın hayatım” Şaşkınlıkla Tankut un kendisine uzattığı silahı tutan Mehmet, gözü dönmüş adamın, karısının üzerine atladığını fark ederek yatağa doğru korkuyla döndü. Tankut boğazını sıktığı karısına “Geber lan . İffetsiz karı” diye bağırırken , kadında Mehmet te “Vur onu” diye yalvarmaya başlamıştı. Mehmet ilk önce elindeki silaha baktı. Bu gözü dönmüş adam kadını boğazladıktan sonra kesin Mehmet ti de boğazlayacak tı. Fazla düşünmeden tetiği çekti. Korkunç bir patlama sesinden sonra, Tankut “Anam !Belim” diyerek yere yıkıldı. Kadın Mehmet te bakarak “Öldürdün onu .Kocamı, aslanımı öldürdün” diyerek bağırmaya başladı. Artık ne yapacağını iyice şaşıran Mehmet, kadına avazının çıktığı kadar bağırdı. -Ulan dengesiz karı ! Vur onu dedin ya ! -Ben vur dedim. Öldürmü dedim -Lan hasta ruhlu kadın. Vurunca öleceğini tahmin edemiyormusun! -Ben dedim diyemi aslanımı vurdun. Kendini at aşşağı desem atacakmısın! Mehmet korkudan titreyen bacaklarını tutamaz olmuştu. Tüm bu olanların, başına geldiğine de inanamıyor du. Güzel kadın Mehmet i kendine çekerek, şaşkınlık tan ağlamak üzere olan pazarlamacının gözlerinin içine baktı. “Kaç buradan tatlı çocuk” şaşkınlıktan neye uğradığını şaşıran adam, önün de duran alımlı bayana bakarak “Ne” diye tepki verebildi. Kadın Mehmet in saçını okşayarak “Bu adam benim kocam . Bu pisliği temizlemek bana düşer. Ben cesetten kurtulurum sen kaç” diyerek ağlamaya başladı. Mehmet yerde cansız halde yatan Tankut a bakarak cebinden bin beş yüz TL çıkardı ve sarışın kadına uzattı. “Al bunu ihtiyacın olabilir” . Kadın başını teşekkür ettiğini gösterecek kadar eğerek parayı Mehmet ten aldı. Mehmet in o gece yaşadıklarından itibaren, aradan beş sene geçmiş ve başı bu olay yüzünden hiç derde girmemişti. O gece yaşadıklarını hatırladıkça hala korkudan bayılacak gibi olan zavallı adam sarışın kadına neler olduğunu hep merak etmişti. Taaki bir gün televizyonda sarışın kadın ve Tankut u görene kadar. Televizyon yüzlerini kapamaya çalışan güzel bayandan ve yanındaki Tankut olacak o at hırsızı kılıklı adamdan bahsederken “politikacılarla seks yapıp. Sonra kasete çeken şantaj çetesinin çökertildiğini” müjdeliyordu. Beyninden vurulmuşa dönen Mehmet, gülerek ayağa kalkıp pencereye doğru yürüdü. Çok fena dolandırıldığını anlayan şaşkın adam , yakayı bin beş yüz TL ile kurtardığına biraz olsun sevinerek , derin bir nefes aldı. “Her kuşun eti yenmezmiş” diyerek iç geçirdi. MEHMET BURAK YÜKSEL
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mehmet burak yüksel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |