YATAĞIN KARŞISINDA UYANAN KADIN

Boynunun taş gibi olduğunu hissederek sırtının üstüne döndü. Boynu gibi omzunun da tutulduğunu anladığında yavaşça göz kapaklarını araladı. Göz kapaklarının arasından gün ışığının geçmesine izin verirken ayaklarının sert bir cisme çarptığını hissedince doğruldu.
“Burada mı uyumuşum” diyerek yattığı koltukta oturma pozisyonuna geçti. Karşısında duran yatağa bakarak “Artık bu yatağa girilir mi” diyerek eli ile saçlarını geriye attı.
“İnsanın başına düşünmek istemediği şeyler gelir” derler ya Nalan bu aşamayı çoktan geçmiş ve günlerdir aklına gelmesini istemediği halde aklına gelen düşünceler ile mücadeleye giriyordu.
İki gündür bozulmamış yatağa bakarak “İnsanda biraz onur olur” diyerek elini kaldırdı. Karşısında ses çıkarmadan duran yatağın onu anlayamayacağını bilse de ,biri ne içini dökmesi zorunluluğu Nalan’ı buna mecbur bırakmıştı.
Zaten biz insanlar için gerçek; olduğu gibi görülen değil , olana yüklediğimiz anlam değil miydi. Sinirli kadın ayağa kalkarak önündeki yatağa bir kez daha baktı. Mustafa ile bu evi ilk aldıklarında genç adamın parası çıkışmadı için bu yatağı kendi birikimi ile almıştı. “Bir çuval inciri bok etmek bu kadar kolay mı” diyerek bir kez daha yatağa bağırdı.
“Ben kaybetmem oğlum siz kaybedersiniz. Tek suçlu ikiniz siniz” diyerek arkasını dönüp koridora doğru yürüdü. Tam kapıdan çıkacaktı ki ,arkasından gelen sesle olduğu yerde dona kaldı.
-Madem ikimiz de suçluyuz. O halde neden benim üstümde uyayamadın.
Odadan kendisini dışarı atması gerektiğini hissetse de şaşkınlığı hareket etmesini ,söyleyemediklerini söylemek konusundaki susuzluğu Nalan’ın hareket etmesine mani oldu.
Yatağa dönerek çekine çekine yaklaştı. “Küstah ! Seni kendi paramla aldım. Ama sen kocamın o orospu ile üstünde iş tutmasına mani olmadın” Yataktan bir süre cevap bekleyen kadın, karşısındaki soğuk sezsizliğe karşı her insanın verdiği tepkiyi verdi. Arkasını dönerek odadan çıkmak istedi.
-Ben yatak olarak görevimi yerine getirdim. İyi yada kötü, yanlış yada doğru üstümde insanların yatmasına izin verdim.
Nalan öfke ile yeniden yatağa dönerek “Ama benim onaylamadığım insanları yatırdın” diyerek yatağa bağırdı.
Kadın arkasını yeniden döndüğünde, yatak “Benim üstümde yatmaları doğal. Ancak senin aldatılman ,kadın olarak başarısız olduğunu gösterir” diyerek cevap verdi.
Nalan yatağa doğru dönmeden “Benimi suçluyorsun? Mustafa ne dediyse yaptım. Bir kavga bile olduğunda hep alttan aldım.” Diye cevap verdi.
-Evliliğin bozulmasın diye Mustafa’nın her dediğini yaptın. Her istediğini alsın ,her işini halletsin diye bir kavga olduğunda kocanı alttan aldın. Bu sevgi değil.
Nalan başını önüne eğerek “Beni aldattı” diye fısıldadı. Ansızın yataktan çıkan tiz kahkaha sesi ile irkildi.
-Seni o kadın ile aldatmadı. O kadın için terk etti. Benim üzerimde o kadının etini değil ruhunu severek sevişti.
Nalan birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra “Ne demek istiyorsun” diye fısıldadı. Yatak kendisine arkasını dönmüş duran kadına doğru gülerek “Onunla kavga etseydin, onun her dediğini yapmasaydın ama ona aşkını verseydin yatağın karşısında uyanan kadın olmazdın.” Diye bağırdı.
Nalan başını sallayarak “Peki şimdi ne yapacağım. Hayatımı düzene koyup geçmişin yaralarını nasıl saracağım .Her şeyi unutup senin üstüne nasıl yatacağım” diye sordu.
Birkaç sanayiye sessizlikten sonra yatak, Nalan’a görünürde çok anlamsız gelen ancak uzun uzun düşünüldüğünde çok doğru olan bir öğüt verdi.
-Çarşafı değiştir.

MEHMET BURAK YÜKSEL