Tüm insanlık bir tutkudur; tutku olmadan din, tarih, romanlar, sanat, hepsi etkisiz olurdu. -Balzac |
|
||||||||||
|
Az önce bir kız çoçuğu gözlerinin önünde bir arabanın altında kaldı. Hiç bir şey hissetmiyordu. Peki ya acı? Oda yoktu. Aradan kaç gün geçti. Belma hala geçecek,geçecek diye mırıldanıp duruyordu. Doktorların dediğine göre bir kaç gün beklemek lazımmış. Acıyı hissetmemek için en hızlandırıcı şey. Seks yapmakmış. Bir kaç gündür.Durmaksızın seks yapıyorsun. Soğuk bir bedenle sevişmek,kadınının soğuk gözlerinin içine bakarak içine boşalmak.Oysa istediğin buydu. Bir erkek olarak sürekli seks yapmanın fantezilerini kuruyordun. Erkek bedeni buna dayanmaz tabi. Ancak bu ölümle gelişen farklı bir şey daha oldu. Sanırım gücüne güç kattı. Defalarca birleşebiliyorsun. Ve en güzeli duyduğun haz. Evet soğuk bir bedensin ama; O hazzı her seferinde hissediyorsun. Hayvanlar gibi bağırıyorsunuz. Kadının sekse çok daha hazır sanki. İşte istediğin buydu. Sürekli bir mutluluk. Organizma tüm medya gücü ile tv programlarında korunma seansları sunuyor. Ölümden sonra Nüfus patlaması yaşanmaması lazımmış. Geçtiğimiz günlerde Belma ile doğum evinin oradan geçerken silah sesleri duydun. Peşi sıra gelen iki adet mermi sesiydi. Sonra seni hiç rahatsız etmeyen bir sessizlik hakim oldu. Belma o sıra markete girmişti. Merak duygumu yitirmemişim sanırım. Uzmanlara göre ölümden sonra; merak olmalıymış. Merak insanlığın gelişiminde en itici güçmüş. Merak ettim. Belma Markete gittiğinde Doğum evinin oraya doğru yaklaştım. İçeriden hiç ses gelmiyordu. Bu da merakımı daha da artırdı. Kapıda bir kaç doktor gördüm. Önce "İçeriye giremezsiniz" dediler. İçerideki kadının yakınıyım diye yalan uydurdum. Başta inanmadılar. İsrar edince "Tamam ama;çok kalmayın" dediler. Acele ile içeriye girdim. İçerisi çok kalabalık olmasına rağmen "Çıt" sesi yoktu. Koridorlarda insanlara çarparak yol almaya başladım. Herkes koridorun sonundaki kapıdan bir kadının bağırışına odaklanmıştı. Oysa ne garip,dışarıdan bu tiz ve acı dolu çığlığı duymamak garipti. Çığlığa doğru yöneldim.Kapıda bir kaç erkek bekliyordu.Yüzleri donuk sigara içilmemesi gereken yerde sürekli sigara içiyorlardı. Beni görünce hiç biri ne sesini çıkardı.Ne de itiraz etti. İçeriye daldım. Burası bir doğumhane. Yaşamın doğduğu yer.Anne rahminden süzülen yaşam buradan filizlenip hayata sokuluyor. Kadın çığlık,çığlığa bağırıyordu. "Yapamam!,yapamam! yapamam!" diyordu. Doktorun sesini işitiyorsun İçeride bir kaç doktor kadını sakinleştirmeye çalışıyordu. Kadına ne yaptırmak istediklerini kestiremedim. Kadının sanırım ikizleri olacaktı. Ve doktorun kucağında küçücük bir bebek. Erkekti sanırım. "Diğeri de geliyor " dedi doktor. Beni farketmediler. O kadar olan bitenle meşguldüler ki Farketmelerinin imkanı yoktu. Kadına sonuna kadar ıkınması gerektiğini söyledi hemşire Kadın avaz avaz bağırarak, ıkınmaya başladı.Bağırdıkça doğum evinin duvarlarını çınlatıyordu. Sonunda oda geldi. Gelenin kız çocuğu olduğunu söylediler. Kadın hiç mutlu görünmüyordu. Biri erkek diğeri kız iki çocuğu olmuştu. Ama;hiç mutlu değildi. Sonra doktorlardan biri tekrar konuşmaya başladı. "Eğer yapmak istemiyorsan,organizma bu çocuklara el koyacak!" "Kararını ver!" dedi. Kadın durmaksızın ağlıyor ve bağırıyordu. "Yapamam!,yapamam! yapamam!..." İçeriye erkeği,kocası daldı. Yanımdan donuk gözlerle bana bakarak hışımla geçti. "Bırakın ben yapacağım" dedi. Kadın feveran içinde çığlık attı. "Hayır yapamazsın onlar seninde çocukların sen artık bir babasın,yapamazsın" dedi Adam kadının hiç bir lafını umursamadı. Sadece kadına dönerek seslendi. "Ölmemek senin hatan...eğer çocuklarımızı yanımızda istiyorsak,bunu yapmak zorundayız.Yoksa organizma çocuklarımızı alacak.Ve hiç birini göremeyeceğiz." Kadın bağıramaya çığlık atmaya devam etti. Adamın eline doktorlar bir silah verdiler. Ondan önce doğan iki çocuğu da birer iğne yaptıklarını gördüm. Adam 10 dk beklemesi gerektiğini söylediler. Kadın bu 10 dakika da yattığı yerden kalkmaya çalıştı. Adeta çırpındı. Tüm çığlıkları sanki duvarları yırtıyordu. 10 dakika geçti. Adam elindeki silahı kararlı bir şekilde tutarak önce ilk doğan erkek bebeğe doğru yöneltti. Kadın delirmiş gibiydi.Çığlıklar içerisinde adama bağırıyor, "Yapma,yapma " diye sesleniyordu. Bir mermi sesi duydum.Soğuk bir esinti geçti kapıdan. Hissedilmeyen bir deprem oldu kadının içinde. Sonra ikinci mermi sesi. Belma kapıda belirdi. Marketten ne zaman çıktı bu kadın? Kolumdan tuttu. "Hadi gidelim" dedi. Ne tuhaf gördüğüm manzara karşısında ben dahil kimse hiç bir şey hissetmemiş gibi. Aramızda tek bağıran,çağıran ise çocukların annesi. Kadının acıdan bayıldığını görüyorum. Belma kolumdan tuttu.Gerisin geriye kapıdan çıktık. Doğumhaneyi bir çırpıda geçtik. Dışarıda şimdi sıcak bir hava var. Tam çıkarken kapıya bir ambulans daha yanaştı. İçerisinde doğuma çok yakın donuk gözlü bir kadın vardı. Kadını apar topar,bir şey imzalattılar. Ve apar topar içeriye aldılar. Yolda Belma'ya sordum. "Çocuğumuz olsun istiyor musun" halen? Gülümsedi bana "Sen bilirsin " dedi.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © erdal divriklioğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |