ACEMİ ÇAPKIN


Buğulu camın kenarına oturarak sokağa bakmaya başladı. Kolundaki saate bakarak “nerede kaldı” diye iç geçirdi. Oturduğu beyaz renkli koltuğun kenarından kalkarak ,anlaşılmaz şekilli güzel biblolar ile dekore edilmiş salon dan çıkıp, koridorun sonundaki banyoya geçerek ,tarağını çıkardı . “İşallah kapıdaki güvenlikle konuşurken ağırbaşlı olur”diye söylenerek saçlarını taramaya başladı.
Tekrar salona geçerek evine gelmek üzere olan misafirini düşünmeye başladı. Ayakları ile yere durmaksızın ritim tutarcasına vurarak “Allah verede çok açık bir kıyafetle gelmese” diyerek iç geçirdi.
Ne de olsa apartman güvenliği ,kadına hangi eve geldiğini sorduğunda , Cemil in yediği nanenin anlaşılıp, anlaşılmaması kadının davranışlarına bağlıydı.
Bir an aklına eşi İrem geldi. Karısını kollarında sardığını ve kokusunu içine çektiğini düşündü. Eşinin dört günlük seyahat in den yarın gelmiş olacağını hatırladı. “Dört gün çok be yavrucuğum” diyerek camdan dışarıya bakmıştı ki, misafirinin arabası ile güvenliğe yaklaştığını gördü. “Aha geldi valla” diyerek , arabanın içinde güvenlik ile konuşan bayanı görmeye çabaladı.
Yavaşça camdan çekilerek “Geliyor işte aceleye gerek yok” deyip, derin bir nefes aldı. Diyafon nun zilinin çalması ile kapıya doğru yürüyüp ahizeyi kaldırdı.
-Efendim
-İyi günler Cemil bey. Ben güvenlik Mustafa
-Buyurun
-Bankadan kredi memuru gelmiş. Randevunuz varmış.
Gözleri fal taşı gibi büyüyen Cemil “Vay anasını yalana bak” diye iç geçirerek , ağzını diyafona tekrar yaklaştırıp “Kendilerini daireme gönderin Mustafa bey” deyip salona geçti.
Bacak bacak üstüne atarak misafirinin gelmesini beklerken , tırnakları ile koltuğu tırmalamaya başladı. Zilin çalması ile derin bir nefes alan Cemil yavaşça yürüyerek kapıyı açtı.
Karşısında duran 1.60 boylarında ,güzel bacaklı ,sarı saçlı ,genç bayanın “Merhaba” diyerek eve doğru adım atması ile üstüne ateş değmiş gibi titreyerek geri çekilen Cemil “Ha tabi buyrun” deyip kapıyı iyice açtı.
Ayakkabılarını çıkararak eve giren genç kız “İnternet mi, telefon mu” diyerek ağzı beş karış açılmış, kendisini izleyen Cemile baktı. Uyku halinde iken, üstüne su dökülmüş kedi gibi ,başını sağa sola sallayan Cemil “Pardon anlamadım” diyerek cevap verdi.
-Beni nereden buldun diyorum. Biri telefonumu mu verdi. Yoksa internetten mi resimlerimi gördün.
Gözleri fal taşı gibi açılan Cemil “Artık bu işler internetten mi oluyor. Vay anasını yav” diyerek genç kıza baktı. Beklemediği cevap karşısında gülmeye başlayan genç kız “Anlaşıldı” diyerek koltuğa oturup sigara yaktı.
Cemile bakıp “Saatlik mi yoksa gecelik mi olacağını belirtmemişsin” diyerek cüzdanını açtı. Cemil kekeleyerek “saatlik istiyorum” diye cevap verdi. Kız, şeker bayramında kapı , kapı dolaşarak ,büyüklerinden şeker alan küçük çocukların, şeker torbasını tuttuğu gibi cüzdanını tutarak “Saatliğim yüz lira .At cüzdanımın içine parayı” diyerek Cemile gülümsedi.
Hızla cebinden parasını çıkararak kızın cüzdanına atan genç adam “Vay anasını arkadaş. Olaya gel sen” diyerek iç geçirdi.
-Benim soyunmam lazım .Yatak odası nerede acaba
Genç kızın sorusu ,Cemilin göğsüne adeta yumruk gibi oturdu. Öksürerek “Şurada” diye kolunu kaldıran Cemil , tam genç bayanla birlikte yatak odasına girecekti ki, kapı çaldı.
Kapının çalması ile “Sen soyun ben geliyorum” diyerek kapıya yönelen genç adam , kapıyı açtığında karşısında gördüğü kişinin önünde bacaklarının çözüldüğünü hissetti.
-İrem
-Sürpriz kocacığım.
Bir heykel gibi olduğu yerde duran Cemil , kendisini kurtarabilecek bir kelime ararken, ağzından ancak “Senin burada ne işin var.” Cinsinden bir mırıltı çıktı. Kaşlarını havaya kaldıran genç kız eve girerek “Ne demek ne işim var.” Diyerek çantasını yere sertçe atıp koltuğa oturdu.
“Hah boku yedik” diye iç geçiren Cemil , eşine dönerek “Yarın geleceğini söylediğin için şaşırdım” diyerek durumu toparlamaya çalıştı. Dudaklarını büzerek Cemile bakan İrem, “Aşk olsun .Beni gördüğüne hiç sevinmedin.” Diyerek başını cama doğru döndü.
“Vallahi sıçtık” diye iç geçiren Cemil ,durumu toparlamak için İrem in yanına gelerek genç kızın saçlarını okşamaya başladı.
-Hiç öyle şey olurmu. Bende yemek yemek için dışarı çıkıyordum.
-Yahu yeni geldim.
-Boşver seni çok güzel bir yere götüreceğim.
-Yorgunum be Cemil
-Gel hadi.
Eşinin elinden tutarak yangından mal kaçırırmışçasına hızla kapıya yönelen Cemil ,bir yandan ayakkabılarını giyerken ,diğer yandan göz ucu il İreme bakarak “Seni götüreceğim yeri çok seveceksin” diyerek gülümsedi.
Kaşlarını çatarak koridora bakan İrem, Cemile dönüp “ Bari bir yüzümü yıkasaydım” diyerek kollarını iki yana açtı. Ayakkabılarını giyerek iki elini beline koyan Cemil derince nefes alarak “ İrem amma da yordun beni.” Diyerek sesini yükseltti.
Kocasına manasız manasız bakan genç kız “İyi hadi çıkalım” diyerek apartmana çıktı. Cemil tam kapıyı örtecekdi ki içeriden gelen sesle, adeta heykel gibi dondu.
-Nereye gidiyorsun
Yavaşça başını arkaya çevirerek kendisine adeta bir savaş uçağının hedefine kitlendiği gibi ,dik dik bakan İrem ‘e baktı. Yavaş yavaş kamburunu çıkararak “Açıklaya bilirim” diye mırıldandı. Vücudunun ağırlaştığını omuzlarının hızla aşşağı düştüğünü hisseden Cemil “Vay anasını” diyerek iç geçirdi.
Titreyen ellerini alnına götüren genç kız “açıklayacak bir şey yok.Sen zampara bile olamazsın” diyerek cevap verdi.



MEHMET BURAK YÜKSEL