Gerçek bir sevgide diğer insanın iyiliğini istersin. Romantik sevgide diğer insanı istersin. -Margaret Anderson |
|
||||||||||
|
Başını yukarı kaldırırken, saatinin üstünde Omega yazısını gördü. Bu işi niye yaptığını şimdi hatırladı. Parası çok iyiydi. Üstündeki Burberry marka takım elbisesine baktı. Asker olarak yada bir kahraman olarak yaşadığı hayata nazaran, şimdiki şatafatlı hayatı hayal bile edemezdi. Kendisi gibi Şırnak ta doğmuş, terör yüzünden batıya kaçmış, annesi ve babsını kaybetmiş özel timdeyken bile Kürt olduğu için arkadaşları yada komutanları tarafından hor görülmüş bir geçmişe sahipken.Bollluk içindeki bu yeni hayatı onun için bir külkedisi masalıydı. Yinede bu güzel otelde bu şık sneake barda bu güzel kıyafetlerin içindeyken bile 1.90 boyu, geniş omuzları, güçlü kolları, iri kalın boynu, iri çene yapısıyla bir jönden çok tankçı ya benziyordu. Karşısında duran içkilerin yanındaki aynaya baktı. İçinden “Eşşeğe altın semer vurmuşlar…” Sonrada kendi kendine hafifçe gülümsedi. İçkisini yudumluyacaktı ki solunda, kendisini izleyen bir yüzün varlığını hissederek yavaşça başını çevirdi. Hüseyi ne“Çok nadir ama çok güzel bir şey” diye seslendi. Hüseyin karşısında oturan bayanı göz ucuyla süzdü. 1.70 boylarındaydı. İnce, narin ama atletik bir yapısı vardı. Beyaz tenli ve açık kumral, kıvırcık saçları vardı. İri cüssesini sola çevirerek bayana döndü. -Neymiş çok nadir ama çok güzel olan? -Bir insanın yalnız içki içerken kendi kendine gülecek kadar mutlu olması. -Adını öğrenebilirmiyim ? -Berfan İşte o an hiç belli etmek istemesede, Hüseyi nin gözleri açılı verdi. Kız Hüseyin in bir şekilde güvenini kazanmak istiyordu. Yakınlık kurmak için, etnik kökeninin Hüseyin ile aynı olduğunu ima eden bir hamle yapmıştı. Berfan kürt ismiydi ve genelde Türkiye nin batısında yaşayanlar tarafından kullanılan bir isim değildi. Orduda öğrendiği ilk ders, olası bir casus sızıntısına karşı, insanların kafatası burun ve dudak yapısına bakarak, onların hangi coğrafi kesime ait olduğunu saptamaktı. Ve bu bayan kesinlikle Kürt değildi. “Yutmadım Berfan” diye iç geçirdi . Elini uzatarak Berfan nın elini sıktı. -Ben Ömer memnun oldum. -Bende El sıkışırken kızın kolundaki saati fark eden Hüseyin ikinci bir şok yaşadı. -Neye bakıyorsun öyle? -Saatine baktım bendede Omega var Kız gülerek “İyi afferin sana” diyerek Hüseyinin omzuna dokundu. Hüseyin “Kesin bir terslik var ! ” diyerek iç geçirdi. Ama çelişkiye de düşmüştü. Kimin hangi nedenle peşine suikastçi takacağını kestiremiyordu. Ayrıca kimliğini de iş vereninden başka kimse bilmediğinden, bu ihanete uğradığı anlamına geliyordu. Artık karşısındaki bayanında, işlerin ters gittiğini anlamaya başladığını hissetmişti. Çünkü eskisi gibi insanın içini yakan o tatlı bakışlarıyla değil, daha çok satranç oynayan birinin düşünceli bakışlarıyla. Hüseyin in gözlerine bakmaya başlamıştı. Kadın, Hüseyin in omzuna koyduğu elini kaldırıp Hüseyin in saçlarını okşadı. -Biliyormusun Ömer ben yeni yıla giremiyeceğim heralde, çok uykum var. Odama çekiliyorum bana eşlik edermisin. Bu açıkça bir meydan okumaydı. Kadın temiz değildi. Ve Hüseyin bu baş belası varken, Ahmet Beyi öldürmesinin imkansız olduğunu çok iyi biliyordu. Saatine bir kez daha baktı. Saat dokuzdu ve üç saati vardı. Sneake barın yantarafında bulunan , balo salonunda, iki korumasının ortasında oturan, kel, şişko iş adamına bir kez daha baktı. Üç saat sonra ölmesi gereken adama. Çok mutlu olduğu belliydi. Kendini korumalarının yanında ne kadar güvende hissediyordu. “Biz erkekler ne kadar aptalız ! Aile yaşantımızda, iş yaşantımızda, mafya babasıyken bile hayatı hep işimize geldiği gibi görüyoruz. Hep bir yalanı yaşayarak, huzur buluyoruz.” Diyerek iç geçirdi. Korumaları ile balo salonunda durup arkadaşları ile sohbet eden Ahmet Beye bakarak gülümsedi. Berfan baş parmağını Hüseyin in dudağının üstünde gezdirmeye başladı. -Bak yine güldün Gülünce çok tatlı oluyorsun. Berfan nın parmağında zehir olmasından şüphelenen Hüseyin, dudağını sıkıca kapayarak eliyle, kadının parmağını, kibarca tuttu. Diğer eliyle kadının yanağını okşadı -Hadi Berfan yeniyıla odanda girelim. -Dedimya belkide yeni yıla girmeden uyurum. Yorgunum -Olsun .Ben yinede şansımı denemek istiyorum ? Yürüyerek asansöre giren ikili yukarı doğru çıkmaya başladı. Berfan sol eliyle Hüseyin in çenesini okşadı. -Demek adın Ömer. Nekadar güzel bir ismin var. Hüseyin içinden “Yuuuuh” diye bir nağra attı. “Anladık, rol yapıyorsun da bu kadar olurmu ya.” Diyerek iç geçirdi. Berfan ın saçlarını okşadı. - Beni tebrik etme kendi ismimi ben bulmadım. Berfan , artık Hüseyine sıcak davranmıyordu. Son espirisine de gülmedi. Asansör kapısı açıldığında, Hüseyin bir şok daha yaşadı. Berfanın açmaya uğraştığı oda Ahmet Bey in odasının tam yanıydı. Kimdi bu Berfan ? Ahmet beyin korumasımıydı ? .Ama bu olamazdı. Adam bu gece kendisinin öldürüleceği haberini nereden almıştı. İşvereni onu satmış olamazdı. Eğer sattıysa da nedeni neydi. Yan odada kesin Ahmet Beyin korumaları vardı . Ses çıkarmadan, Berfanı öldürmesi gerekiyordu. Odaya girip kapıyı kapadıklarında Berfan yavaşça Hüseyinin dudaklarından öptü. Eliyle iri adamın elini tutarak odanın ortasına getirdi. Müziği yüksek sesle açarak topuklu ayakkabılarını çıkardı. -Ne içersin Ömer -Bir bira alayım Berfan odadaki küçük buzdolabına ilerledi. Kesin orada silah vardı. Buz dolabının kapağı açıldığı an, Hüseyin için her şey bitmiş olacaktı. Bu narin yaıpılı bayanı boğmak için, Hüseyin Berfanı kucakladı ve sağ eliyle Berfan ın küçük burnunu ve ağzını nefes alamıyacağı şekilde kapadı. Birden Hüseyin in gözünde şimşekler çaktı. Berfan tüm gücüyle arkasında duran Hüseyine sağlam bir kafa atmıştı. Hüseyin kendine gelince Berfana tüm gücüyle bir yumruk atmak istedi ancak Berfan, eğilerek yumruktan kaçmayı başardı. İlk önce Hüseyinin ayalarına sert bir darbe indirdi. Acı içinde öne eğilirken Hüseyin in saçlarını tutarak avuç içi ile iri adamın boğazına vurarak iri adamı yere yıktı. -Seni öldürmeyeceğim hödük. Dua et dikkatleri üstüme çekmek istemiyorum. Seni öldürmeye geldiğim adamın korumaları öldürecek. Topuklu ayakkabılarını yeniden giyen Berfan gülerek, yerde burnu kanayan Hüseyine baktı. - Yandaki korumalar seni öldürmeden önce, bir meslektaş olarak sana bir öğüt vereyim. Asla suikastçi olduğunu anladığın birinin, seni kendi evi yada odasına götürmesine izin verme. Ayalarına yediği darbe yüzünden, ayağa kalkamayan Hüseyin odadan çıkmak üzere olan kadına gülümsedi. -Kulağıma küpe olsun. Berfan koridora çıkarak var gücüyle ağlamaya, “İmdat” diye bağırmaya başladı. Ahmet Beyin odasından çıkan üç koruma, şaşkın şaşkın karşılarında duran, güzel bayana bakıyorlardı. Berfan korumaları kandırmak için olabilecek en tatlı, en zavallı şekilde “Odamda bir sapık var. Bana saldırdı. Ne olur bana yardım edin diye ağlamaya başladı.” Korumalar, bu güzel ve savunmasız bayanı korumak için hemen odaya girdi. Hüseyin artık her şeyi anlıyordu. Berfan da Ahmet Beyi öldürmeye gelmişti. İşi kendisi bitirmeliydi ve Hüseyini etkisiz hale getirmişti. Tabiki bu Hüseyin nin kabul edemeyeceği bir durumdu. Odaya bir anda kendi cüssesinde üç adam girdi. Hüseyin ni tartaklamaya başladılar. -Kalk lan ayağa! Hayvan herif , Şerefsiz sapık. Korumalar, kendisini tartaklayarak yerden kaldırırken, cebindeki küçük bıçağını çıkardı. İlk önce bıçağını, sağındaki adamın, boğazına sapladı. Diğer iki koruma refleks olarak Hüseyinden uzaklaşmaya çalışırken, ikinci korumanın bileğinden tutatarak bıçağı kalbine sapladı. Üçüncü koruma daha silahını çıkarmadan bıçağı korumaya fırlattı ve bıçak korumanın kalbine saplandı. Yerden hemen korumalardan birinin tabancasını aldı. Otele, detektörden geçerek girdiği için Berfanda, Hüseyinde yanına silah alamazdı. Ancak Ahmet Bey gibi, önemli birinin korumalarının otele silahla girmesine kimse ses çıkarmazdı. Berfan göğüs göğüse mücadelede sıkı olabilirdi ama Hüseyinde artık susturuculu bir tabanca vardı. Üstünün kan olduğunu gördü.. Korumaları orada bıraktı. Hemen odasına çıktı. Yeniden duş aldı. Saçını düzelterek üstüne temiz bir takım elbise giydi. Saat on birdi bir saati vardı .Sneake bara yeniden gitti Balo salonunda her şey değişmişti. Sanatçı şarkı söylerken insanlar dans ediyorlardı. Ahmet Bey, ayakta arkadaşlarıyla dans edip ,gülüyordu. Sarhoş olduğu her halinden belliydi. Gözleri rakibini aradı ama güzel bayan ortada görünmüyordu. Balo salonunun içine girmeden, o civarda dolanmaya başladı. Yine kendisine bakan bir yüzün varlığını hissetti. Soluna doğru baktığında, Berfan ı pembe temizlikçi kıyafetleriyle gördü. Başında yine aynı tonda pembe bir baş örtüsü vardı. “Niye bu kadar şaşırdım ki diye geçirdi içinden” planı başından beri buydu. Hüseyin korumaları öldürecekti. Yada korumalar Hüseyine zarar verecekti. Gecenin sonunda, olup biten anlaşılınca, çıkan karışıklıkta kat hizmetlisi olarak her yerde dolaşacak ve Ahmet Beyi yalnız yakalayıp öldürecekti. Berfanla Ahmet Bey arasında duran tek kişi Hüseyindi. Hüseyin Berfanın kendisini takip ettğini bilerek, yangın çıkışına doğru ilerledi .Merdivenlerden aşşağı indi. Garaja geldiğinde soğuk hava yüzünden ürperdi. Berfa nın kapıdan çıkmasını bekledi. Ama kapı açılmadı. Beş dakika sonra, ileride ikinci bir acil çıkış kapısının açıldığını duydu. Koşarak oraya gitti. Yavaşca eğilerek, araçların altına baktı. Ama Berfanı göremedi. Garajdaki kolonların arkasını kontrol etti. Ama orada da hiç kimse yoktu. “Heralde peşimden gelmedi” diye düşündü Arkasını döndüğünde, birden nefesi kesildi. Berfan, avuç içi ile Hüseyin nin boğazına vurmuştu. İri adam iki eliyle boğazını tutarak, böğürmeye başladı. Berfan, Hüseyin in diz kapağına tekme atarak, iri adamın diz çökmesini sağladı. Ve kafasına diziyle vurdu. Burnunu tutarak yere yıkılan Hüseyin sürünmeye başladı. Başına bağladığı baş örtüsünü çıkaran Berfan, örtünün içinden küçük ince bir bıçak çıkardı. Hüseyine baktığında ise şaşırma sırası ondaydı. Yerde yatan bu iri adam, susturucu takılmış bir tabancayı kendisine doğrultmuştu. Hüseyin ayağa kalkarak, Berfan na gülümsedi. -En azından bu gece, bana tek bir konuda doğruyu söylemişsin. Yeni yılı göremeyeceksin. Başına isabet eden tek bir atışla Berfan yere yığıldı. Sabah parasının, hesabına geldiğini gören Hüseyin Antalya daki evinin bahçesinde, gazetesini okuyordu. Ahmet Bey ve odasındaki korumaların öldürülmesi ve katilin tespit edilememesi haberi, içini rahatlattı. “Bir dahaki yeni yıl da asla çalışmam” diyerek söylendi. Ve uyumak için odasına çekildi. MEHMET BURAK YÜKSEL
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mehmet burak yüksel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |