Ben bir kuşum; uçtum yuvadan... Artık ben nerede, eve dönme isteği nerede?.. -Leyla ve Mecnun, Fuzuli |
|
||||||||||
|
“Kürt aydını” olarak tanımlanan Enver Sezgin’in sözleri doğru mu ola? Oysa ilk söylediğinde kale almamıştım. O an kale almadığım anacak bu gün müşahede ettiğim için Sayın Sezgin’in doğru söylediğini anlıyorum. Nedense hep öyle olur; doğru söz hedefinden çıktığı ilk gün tesiri belli olmazsa da, sonra etkisini gösteriyor ve nihayetinde -doğru olduğu için- insanın iliklerine kadar hissettirebiliyor kendini. “Enver Sezgin, ne demişti?” diye sabırsızlandığınızı tahmin edebiliyorum. Enver Sezgin, geçtiğimiz hafta Malatya Belediyesinin konuğu olarak Malatya’daydı. “Yeni Anayasamızı Hazırlıyoruz” konulu bir panel sunmak için gelmişti. Malatya İl Özel Toplantı Salonunda gerçekleştirilen panel katılımcıların da görüş ve düşüncelerini sunarak katkı sağlamasıyla sıcak bir diyalog içerisinde gerçekleşti. Aslında ben Sayın Sezgin’de beklediğimi alamadım. Zira ondan daha çok şey bekliyordum. Ama o çok sıradan bir konuşma yaptı. Daha doğrusu önündeki kitapçıktan/kâğıttan bir iki paragraf okuyarak işi hal etmeye çalıştı. Ama katılımcıların fikir ve düşünceleri -kısmen de olsa- o açığı kapattı. (Kapattı mı?) Panelde bir şey alamadım Sezgin’den ancak birebir konuşmalarımızda Sezgin’i daha verimli buldum. Örneğin, belediyeler hakkındaki düşüncesi son derece albeniydi. “Şehirde trafik sorunu çıktığında herkes belediyeleri suçlar. Ne alaka. Sorun trafikle ilgili bir sorun, ancak halk belediyeyi suçlar… Ha keza asayişle ilgili bir sorun çıktığında; halk belediyeyi suçlar… Halkın bu hususlarda belediyeleri suçlaması için/suçlayabilmesi için hem trafiğin hem de asayişin hatta valilik görevlerinin hepsi belediyelere verilmesi gerekir ki halk belediyeleri suçlayabilsin… ” şeklinde konuşmuştu… Konuşmuştu ama ben o an ne demek istediğini tam olarak anlayamamıştım. Şimdi anlıyorum ki haklıymış Sayın Sezgin. Sezgin, valiliklerin ve il emniyet müdürlüklerin yetki ve sorumluluklarının tamamını belediyelere devredilmesini söylüyordu ama o kadarına aklım ermez… Tabii ki bunları söylerken de; “her şey sivil bir hayat için” diyordu. Yeni yapılacak Anayasanın da bu doğrultuda hazırlanması gerektiğini ifade ediyordu Kürt aydını Enver Sezgin… Ben aynı düşüncede miyim? Hayır… Bana göre ister, sivil ister resmi, hiç fark etmez çünkü anayasanın ya da yasaların beslendiği/dayandığı iki temel kaynak vardır. Bu kaynaklardan birisi, beşer aklıdır/halkın iradesidir, diğeri ise, ilahi vahiydir. Ben ilahi vahi olanı tercih ederim… Zira; hiç kimse, Allah’a ve Resulüne rağmen hüküm koyamaz. Allah ve Resulü herhangi bir konuda hüküm vermiş ise, kadın ve erkek hiçbir mü’minin o konuda başka bir hükmü tercih etme hakkı da yoktur. (Ahzab, 33/36) İhtilaflarda çözüm için başvurulacak yegâne mercii de, yine Allah ve Resulüdür. (Nisa, 4/59) Bu ihtilaflarda Resulün verdiği bir hükme, içlerinde herhangi bir sıkıntı duymaksızın ve tam bir teslimiyetle, teslim olunmadığı takdirde, iman etmiş de olunmaz. (Nisa, 4/65) Allah’u Teâlâ bir ayette –ve benzeri diğer ayetlerde- bütün kapsamı ve boyutlarıyla hâkimiyetin yalnızca kendisine ait olduğunu dile getirmektedir. “Hüküm yalnız Allah’ındır. O kendisinden başkasına ibadet etmemenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur.” (Yusuf, 12/40) Bir başka ayet-i kerimede de Allah’ın izin vermediği konularda kanun koymanın şirk ve bu şekilde kanun yapanların bu yetkilerini kabul edip karşı çıkmamanın da onları Allah’a ortak kabul etmek olarak vurgulandığını görmekteyiz. (Şura, 42/21) İslam, hayatı çepeçevre kuşatan bir dindir. Hiçbir şey boşuna yaratılmamış ve başıboş da bırakılmamıştır. Müslüman için, anayasa Kur’an’dır, tek hüküm koyucu ise Allah’tır. Bize rağmen ve bize danışılmadan yapılan anayasa ve yasaların getirdiği haklardan ancak inancımız elverdiği oranda istifade ederiz. Çünkü bu haklar, zaten bizim gasb edilmiş, zorbalıkla ellerimizden alınmış haklardır, diye düşünüyorum…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Şevket Başıbüyük, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |