• İzEdebiyat > Deneme > Günlük Olaylar |
301
|
|
|
|
24 yıl aradan sonra Erzurum'a ilk defa geliyordum. Hep kafamda o mu değişti yoksa ben mi eskidim sorusu vardı. Daha şehre girmeden değişiklikler başımı döndürmüştü. Bu muydu benim bildiğim Erzurum. Kalbimi bıraktığım, gençliğimi teslim ettiğim Erzurum. Caddeler değişmiş, binalar değişmiş, kentler kurulmuş, bilidk tanıdık bir tek bina kalmamış, hepsi yerle bir olmuş. Erzurmu büyük, modern br şehir olmuş. |
|
302
|
|
|
|
Karnında durup dönen kaşındırıcı bir bulantı ile uyandığında, hafif bir gülümseme kapladı yüzünü Seda’nın. Hafiften bir baş dönmesi ile yataktan kalktığında ise gülümsemesi daha da arttı. Bunun iyiye bir haber olduğunu farkındaydı... |
|
303
|
|
|
|
Evet, her şey ağaçların sökülüp güzelim Gezi Parkı’nın; ruhsuz, betondan yapılmış bir AVM’ye dönüşmesini engellemek için başladı. Farklı dünya görüşünden yüzlerce genç insan peşlerine yaşça büyükleri ilk defa bu denli kısa sürede ve etkili bir biçimde takabilmeyi, kendi saf ve çevreci söylemlerine katabilmeyi başarmışlardı. |
|
304
|
|
|
|
Küçük kızımın 15 Aralık gecesi, bana anlattığı masalı, Pakistan’da ölen masum çocuklara adıyorum. |
|
305
|
|
306
|
|
|
|
Onca günün hasretinden olsa gerek
Birden yazamadım satırlara duygularımı
Geç oldu demezsen şimdi söylemek istiyorum
HOŞ GELDİN GELİŞİNE HASRET KALDIĞIM CANIM KADINIM |
|
307
|
|
|
|
insan oğlunun kazanmasına ve kaybetmesine en büyük sebep dilidir dilimize hakim olmazsak kaybetmeye mahkumuzdur |
|
308
|
|
|
|
Eskiden ''Biri bizi gözetliyor'' diye yabancı formatlı bir yarışma programı vardı, birçoklarınızın göz takılmıştır. Üç kuruşluk ödül için aylarca bir eve tıkılıp kaldılar, sonrada birbirlerine ne hakaretler, ne yakıştırmalar... Hani neredeler? Hepsi balon gibi söndü gitti... |
|
309
|
|
|
|
Yine başarılamaz, sistemin ve küresel güçlerin seçeneklerinden medet umulursa yeni başkanın kısa sürede alaşağı edileceğini ve yeni diktatörlerin yaratılacağını bilelim. Kapitalizmin işleyişi böyle. |
|
310
|
|
|
|
Her gelene eyvallah edebilmek, ondan gelenin hoş gelmesi. Yine de her şeye rağmen mutluluğu bir yerinden yakalamak, koymak oturma odasında ki sehpanın üzerine.Ya da bir komidinin. Şükür böyle bir şey. Mutluluğun en önemli melekesi. |
|
311
|
|
|
|
Anneler Günü gibi Babalar Günü gibi, Sevgililer Günü gibi özel günler aslında kapitalizmin çarklarının dönmesi için ortaya atılmış etkinliklerdir... Olsun ziyanı yok. Sene de bir gün de olsa sevdiğimiz birisi ile hediyeleşmek gerçekten güzel... Çok pahalı bir hediye de alsanız, basit ucuz bir şey de alsanız, annedir onlar, hatta hiç hediye almadan bir telefon bile etseniz gönül koymazlar size... Her zaman evlatlar annelerinin babalarının dualarındadırlar... Aman diyelim beddua etmezler de yeter ki dualarını bizlerden esirgemesinler, yoksa halimiz nice olur... |
|
312
|
|
|
|
Ey ahali ne diyeyim ben size artık? Konuşacak kelime bulamıyorum. NASA’ ya gideceğim, ’’Aman NASA canım NASA, benim ismimi de uzaya gönder ne olursun.’’ diye yalvaracağım, bilgisayardan başvuru yapacağım, NASA’nın kapısında yatacağım... Teşbihte hata olmaz... Uzaya isimleri bedava göndermezler, (onlar her olayı paraya tahvil etmeye bayılırlar, Sam Amca ve evlatları) Benim saf vatandaşlarımda bunu yer hemen... |
|
313
|
|
|
|
Birkaç, konumuna göre birçok konuda olduğu gibi, sağlık
konusunda da, yönetimle, doktorlar arasında tam gün
tartışması yaşanmıştır. Afrikalılar ülkemden doktor geldi diye
sevinirken, ülkem yurt dışından doktor ithal etmektedir.
Operatör Doktorluk dalında Özel - Tüzel farkı ne yazık ki
bazı hastanelerde yaşanıyor. Hipokrat yemini de değişim
göstermiş olacak. Saygılar. |
|
314
|
|
|
|
Memleketin yoğun ve hızlı değişen gündeminden dolayı, ilgi alanımızın dışında kalan, ama son zamanlarda üçüncü sayfa haberleriyle daha sık gözümüze çarpmaya başlayan ve aslında toplumsal yara olan iki olgu karşısında duyarsız kalmak elde değil. Biri, artık münferit olarak algılamaya başladığımız “ kan davaları”, diğeri de, neredeyse çocuk denecek yaştaki kızlara yapılan “ tecavüz” olayları |
|
315
|
|
|
|
Biz millet olarak babaları severiz, her ne kadar babalara gelmeyi sevmesek de... Babalara gelmeyi kim sever ki? Bildiğim kadar bu Noel Baba epey zamandır var. İyi de bu adama, şimdilerde Noel Dede demek lazım gelmez mi? Hem sakalı da var bembeyaz. Her gördüğün sakallıyı deden zannetme, diyorsanız o zaman, onu da bilemem... |
|
316
|
|
|
|
Sevgiyi somut bir hale dönüştürmek için, bedeni kullanmak yerine, maddeyi kullanmak, en ufak bir aksaklık veya hata ile yüz yüze geldiğimizde, sorgulamadan, bencilce, onu çöpe atabileceğimiz anlamına geliyor ki, bu bir ironi. Çünkü sahip olması bu kadar zor, ne kadar az şey var hayatta. |
|
317
|
|
|
|
Rekor üstüne rekor kırıyormuşuz. |
|
318
|
|
|
|
neden özgüvenimizin elimizden alınması için çalışılıyor? |
|
319
|
|
|
|
Gündelik yaşamda biraz daha farkılı bir anlamı var: Hayranlık uyandıracak kadar dikkat çekici olan şey veya kişi. |
|
320
|
|
|
|
Hava kararıyor yavaş yavaş. Kim bilir hangi hislerin hüzünle tanışmasıyla etrafa siyahlık çöktü. Merak ediyor insan. Hangi şehirde kim şuan ayrılıyor birbirinden ya da seviyor birbirini diye.. Kahvemden son bir yudum alırken elim kayıyor dizelere. Son bir not daha ekliyorum kimsesiz sözcüklere; hiçbir gün size özel değildir.Çünkü... |
|