"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sırtında elbise yok." -Mevlana |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ “Zihinde tasarlanan ve gerçekleşmesi özlenen şey, düş, hayal, hülya… Duyu organlarının dıştan algıladığı bir nesnenin bilince yansıyan benzeri, hayal, imaj…”(TDK Sözlüğü) olarak tanımlanıyor imge… Şiirdeki imgeyi, sözcüklerin sınırlarını zorlamak olarak da ifade edilebiliriz kanaatimce… Zira imgelerle sözcüklere, sınırları zorlayan anlamlar yüklüyoruz. Kelimelerin günlük kullanımlarının çok dışına çıkıyoruz imgelerde. Bir çeşit ‘yeniden adlandırma ve anlamlandırma’ da diyebiliriz imgeye… Kelimelerin doğal sınırları zorlayarak yeni anlamlar doğurması… Sözcüklerin çağrışım sınırlarının zorlanması… Türk şiirine modern anlamda imge İkinci Yeni’yle girmiştir. Çok daha öncesine gidersek Divan edebiyatındaki kalıplaşmış ifadeler olan mazmunları da imge sayabiliriz. İmgeye ‘öznel yorum’ da diyebiliriz. Zira imgelerde öznellik esastır. Şairler dilin imkânlarını ‘imge’ adı altında zorlarlar. Bu, tutarlı ve ölçülü yapıldığında şüphesiz ki dile hizmettir. Şiirin olmazsa olmazlarından biridir imge… Şairi farklı ve özgün kılandır imge… Kelimelerin sihrinin farkına varmaktır bir anlamda. İmgesiz şiir, tuzsuz yemeğe benzer; karnınız doyar ama yediğinizden zevk alamazsınız. İmge okur-şair ve hissiyat arasında kurulan gönül köprüsüdür. Bu köprünün direklerinin sağlam olması, imgelerin ayağının yere sağlam basmasıyla mümkündür; aksi halde kelimelerle kurulan bu gönül köprüsü üstünüze çöker. Kelimelerin enkazında kala kalırsınız. Sonuçta uzanacak bir yardım eli beklersiniz. “İmgesiz sanat olmaz, şiir ise hiç olmaz” diyen Alexander Potebnya’ya hak verenler olduğu gibi, onu bu tezinde aşırı bulanlar da vardır. Bence şiiri sadece imgeden ibaret görmek de bir nevi deli saçmasıdır. İmgeler anlamla, hayallerle bütünleşerek bir ahenk oluşturursa sağlıklı şiir doğar; aksi halde şiir ‘düşük’ olur; ‘prematüre’ olur. Bu durum şiirden uzaklaşmak tehlikesiyle karşı karşıya bırakır bizi. Şiirin gül yüzü çiçek bozuğuna döner. Bunu önlemek için imgeleri, tohumu toprağa atar gibi atmamalıyız, titizlenip kılı kırk yarmalıyız. Kelimelerin tılsımıyla yeni dünyalar kurmaktır şiir… Şiirde imge çok şey olsa da, her şey değildir. Şiir; imgenin yanında, alabildiğine duygu derinliği ve soyutlamadır. Şiirde anlam soyutlandıkça derinlik ve zenginlik kazanır. Yerinde yapılan soyutlamalar şiiri kanatlandırır. İmgeler biraz da yaşanan zamanın rengine bürünürler. Bazı zamanlarda bazı kavramlar daha bir ön plana çıkar. Bu kavramlar en hassas insanlar olan şairlerin de ruhuna sirayet eder. Bu duygu ve düşünceler ruhlarda mayalandıktan sonra imge olarak gün yüzüne çıkabilir. Bu arada zamanımızda modern yaşamın getirdiği yalnızlık fenomeni imgelere sıkça yansıyor. İmgeler serbest şiirde daha bir serbesttir. Bizde şiiri düzyazıya yaklaştıranların başında Tevfik Fikret gelir. Mehmet Akif de manzum hikâyelerinde şiirin düzyazıya yaklaştırılmasına katkıda bulunmuştur. Öte yandan şiirde sembolizmin bizdeki en büyük temsilcisi Ahmet Haşim, şiirle alakalı şunları söyler: “Şair ne bir hakikat habercisi, ne bir belâgatli insan, ne de bir vâzı-ı kanundur. Şairin lisanı ‘nesir’ gibi anlaşılmak için değil, fakat duyulmak üzere vücut bulmuş, musiki ile söz arasında, sözden ziyade musikiye yakın mutavassıt bir lisandır.” Şiire dair bu sıra dışı sözler şiirde imgenin ve anlam kapalılığının bir çeşit savunmasıdır. Bir de imge hırsızlığı var. İmge hırsızlığı şairin ahlaksızlığı anlamına gelir. Vergi kaçırmak nasıl ahlakî bir zaafsa imge kaçırmak(imge hırsızlığı) da o derece ahlakî düşüklüktür. İmge çalan şairler üretmekte zorlanan, hissiyat kabızlığı yaşayan sözde şairlerdir. İmgeler bizim olmalıdır. Zamanımızda imge aşıranların sabırları taşırdığı gözden kaçmıyor. Günümüzde herkes kendisini şiir yazmak mecburiyetinde hissediyor. Böyle olunca yazılan şiirlerin birçoğu da (ç)alıntı oluyor. Bu durum, esinlenmenin çok ötesine gererek bütünleşme(!) aşamasına varıyor. Divan şiirinde kullanılan kalıplaşmış ifadeler olan mazmunları bütün Divan şairleri ortak kullanırdı. Bunda bir mahsur yoktu. Onu anlıyorum da günümüzde kalem oynatan sözde şairlerin imgelerinin aynı renkte olmasını anlamakta doğrusu zorlanıyorum. Aklın yolu bir olduğu gibi, imgelerin yolu da bir midir acaba?
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.NİHAT MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |