|
• İzEdebiyat > İnceleme > Toplumbilim |
61
|
|
|
|
MÜZELER ve DEVREK ARKEOLOJİ-ETNOGRAFYA MÜZESİ KURULMALI MI?
|
|
62
|
|
|
|
Liderlik; kişilerin doğuştan itibaren karakteristik yapısında mevcut olan doğal bir özelliğidir. Onun için liderlik vasıfları her insanda mevcut olmadığı için, her öne çıkan kişi lider değildir. |
|
63
|
|
|
|
İki gözüm önüme aksın ki, benim Türk Dil Kurumu’nun verdiği fetvadan haberim olmadı. |
|
64
|
|
|
|
HIZIRBEY İLİ - DEVREK - HAMİDİYE
|
|
65
|
|
|
|
Türkiye devlet Yönetimi ve burjuvazinin oturmuş bir ahlaki yapısı bulunmuyor. Aslında bizim gibi toplumlarda burjuva kültürü ve ahlak yapısı birazcık oturmuş olsa, inanıyorum ki, bilimsel devrimlerin yolu rahatlıkla açılacaktır. Çünkü halk her şeye susamıştır. Doğru kültür, birazcık ahlak ve insani kişilik her şeyi düşünülenden daha güzel yapar. |
|
66
|
|
67
|
|
|
|
Osmanlı devlet yapısı dine dayalı olmasına rağmen hiçbir zaman Nazi Almanya’sı gibi ırkçı-faşist, apartheid bir kimliğe bürünmemiştir. Öyle olsaydı Harem'deki kadınlar başta olmak üzere, devlet kademelerinde, orduda ve mecliste Rum, Ermeni, Yahudi, Arap, Kürt, Arnavut, Çerkez, vs kökenli kişilere, bürokratlara, paşalara, komutanlara ve milletvekillerine izin verilir miydi? |
|
68
|
|
|
|
Sümer Uygarlığının erkeği, Ana Tanrıçaların onayı ile yavaş yavaş devlet yönetiminde söz sahibi olmaya başlarken, diğer taraftan avlanmak, tarım araçlarındaki yenilik, resim yazılar ve heykelcilikte de büyük bir ilerleme kaydetmişti. |
|
69
|
|
|
|
Güçlü ulusların arasına sıkışmış olan etnik kümeler tarihsel gelişim ve evrimsel aşamalara ayak uyduramadan günümüze kadar kabileler veya aşiretler halinde geldiler. Bunun böyle olması ve etnik grupların geri kalmışlığının başlıca nedenleri çok katı gelenekler ve şeriatçı törelerle korunan sınırlı bireysel ve toplumsal ilişkiler, tarım, avcılık ve hayvancılık düzeyinde sürdürülen kapalı ekonomik feodal yapı, büyük toprak sahipleri, beyler, aşiret reisleri, şeyhler, pirler, tarikatlardır Bu tür kapalı kümelerde sanayi ve maden üretimi yoktur. En önemli emtia arazi, toprak, hayvan sürüleri ve tarım alanlarıdır. |
|
70
|
|
|
|
Bir devlet yapısında toplumun güvenli, sağlıklı ve mutlu yaşaması, insanın ve de devlet yönetenlerinin kendi ellerinde olduğu halde, dünya toplumlarının büyük bir çoğunluğu neden mutsuz, sağlıksız ve sürekli sorunlarla boğuşarak yaşamaktadırlar? |
|
71
|
|
|
|
Dünyanın herhangi bir bölgesinde gerek doğal yapıda gerekse toplumsal yaşamda değişikliklerin meydana gelmesinde, bölgelerin coğrafi, iklim, yeraltı ve yerüstü ekonomik kaynakları birinci derecede büyük bir etkiye sahiptir. İkinci derecede ise, bölgede yaşayan insanların nüfus oranları, ekonomik, siyasi, dini ve sosyal olarak yürütmüş oldukları faaliyetler belirlemektedir. |
|
72
|
|
|
|
Özellikle Orta Çağda, tek tanrılı dinlerin hüküm sürdüğü dönemlerin bilançosunu tarafsız şekilde inceleyecek bir kurum olsa, bu dini yapıların tarihte yaşanan tüm savaş, katliam ve çatışmaların bir numaralı organizatörleri oldukları çok net bir şekilde anlaşılacaktır. |
|
73
|
|
|
|
Uluslararası hukuk ve Birleşmiş Milletler Soykırım Sözleşmesi kapsamında bir olayın veya eylemin “soykırım” tanımına girmesi veya soykırım sayılabilmesi için “edimsel eylemin” (actus reus) yanı sıra, “amaçsal ögenin” (dolus specialis) de var olması gerekmektedir. Tehcirde böyle bir öge yoktur. |
|
74
|
|
|
|
Peki, köy enstitüleri kapatılmasaydı ve bu hayal devam ediyor olsaydı, şimdiki yaşantımıza ne tür yansımaları olabilirdi? İşlenilmemiş toprak, kullanılmamış su, okumayan çocuk ve genç, üretim yapmayan fabrika kalır mıydı? Özelleştirme belası ülkemizin dört bir yanını kaplamış olur muydu? Yeteneksiz siyasetçiler elinde heba olmuş bir ulus mu olurduk? “Babalar gibi satarım” zihniyeti mi aşılanırdı halka, yoksa üretim içinde eğitim şiarı mı? Varoş kelimesini biliyor olur muyduk acaba? Ya da terör belasını? Gelişmişliğini, kalkınmışlığını sağlamış köyler boşaltılmak zorunda kalır mıydı? Ya da köyden kente göç ihtiyacı? Töre cinayetleri ya da berdelleri mi okurduk gazetelerin üçüncü sayfalarında? Yolsuzluk, hırsızlık, gasp gibi toplumsal yaralar mı açılırdı zihinlerde? Paralı eğitime gerek mi kalırdı? Ya da eğitimde uçurum yaratan dershanelere? Ulusal kültürümüze ve değerlerimize sahip çıkmalıyız diye haykırmamıza ne lüzum kalırdı? Zaten kültürümüzü yitirip yabancılaşmamış olurduk. |
|
75
|
|
|
|
Alfred Jarry, Kral Übü karakteriyle, hızla übüleşen bireylerin kimliklerine de göndermeler yapar. Kitle psikolojisinden, burjuvaziye, süslü sloganlar altına saklanan vahşi kapitalizme kadar bir dizi renkli ve bir o kadar çetrefil olguları, ustalıkla bir birine bağlayarak bize çok renkli bir kolaj sunar. Onda, izleyiciye her şeyi hazır lop verme alışkanlığı yoktur. Okuyucu ya da izleyiciyi öykünün içine davet eder. Anlama, düşünme ve üzerinde kafa patlatmaları için zorlar. Elinde kamçısıyla, kürek mahkumlarının tepesine dikilen zebaniler misali kırbaç yerine kullandığı kelimelerle zihnimizi kıyasıya dövmekten hiç çekinmez. |
|
76
|
|
|
|
Baudrillard'ın gizemli dünyasına uzaktan bakan körlere baston.... |
|
77
|
|
|
|
ZONGULDAK BÖLGESİ’NDE MEDENİYETİN İLK FİLİZLENDİĞİ İLÇEMİZ: 7500 YILLIK DEVREK’İN ESKİÇAĞ TARİHİ ÜZERİNE |
|
78
|
|
|
|
İnsanın, düşünen bir hayvan olmasını bırakın, azıcık düşünen bir varlık olsa dünyada bu kadar insan savaşlarda birbirine silah çeker miydi? Kardeş kardeşi kan davası güderek öldürür müydü? Hemcinsler birbirleri ile sapık ilişkilere girer miydi? İnsan tam bir düşüncesizlik abidesi oluverir zaman zaman, bundan da gizli bir gurur duyar bazı kereler...
|
|
79
|
|
|
|
Felsefede birbiriyle çatışan iki temel görüş. |
|
80
|
|
|
|
Sabantoy, ekinlerin büyümeğe başladığı, toprağın yeşerdiği ve tabiatın yeniden canlandığı, baharın uyandığı dönemi temsil eder. Etimolojik olarak saban, tarlada öküzlerin çektiği ve insan kuvveti ile bastırılarak tarlanın sürülmesine yarayan bir tarım aletidir. Genel adı karasabandır. |
|
|
|