..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Edebiyat yaşamın öncüsüdür, onu öykünmez, ona istediği biçimi verir. -Oscar Wilde
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Toplumbilim > Güngör Karauğuz




23 Temmuz 2011
Müzeler ve Devrek Arkeoloji - Etnografya Müzesi Kurulmalı mı?  
Güngör Karauğuz
MÜZELER ve DEVREK ARKEOLOJİ-ETNOGRAFYA MÜZESİ KURULMALI MI?


:BGBF:
“İstanbul’dan başka, Bursa, İzmir, Antalya, Adana ve Konya’da mevcut müzeleri gördüm. Bunlarda, şimdiye kadar bulunabilen bazı eserler muhafaza olunmakta ve kısmen de ecnebi mütehassısların yardımı ile tasnif edilmektedir. Ancak, memleketimizin hemen her tarafında emsalsiz defineler halinde yatmakta olan kadim medeniyet eserlerinin, ileride tarafımızdan meydana çıkarılacak olanların ilmi bir surette muhafaza ve tasnifleri ve geçen devirlerin sürekli ihmali yüzünden pek harap hale gelmiş olan abidelerin muhafazaları için müze müdürlüklerinde ve hafriyat işlerinde kullanılmak üzere arkeoloji mütehassıslarına kat’i lüzum vardır.”
diyordu, Mustafa Kemal Atatürk 1931’de Konya gezisi sırasında. Şüphesiz bu dönemler ülkemiz için zor zamanlardı. Ama şimdi, ülkemiz, eksiklerimiz olmakla birlikte oldukça güzel mesafeler almıştır, müzecilik noktasında.

Müze kelimesi, dilimize eski Yunanca ‘Mouseion’ sözcüğünden bozularak geçmiş olup ‘Musa’ların (ilham perilerinin) yaşadığı yer veya bilim tapınağı’ anlamına gelmektedir. Ancak günümüzde müzeler, kültür-sanat içerikli çeşitli eserleri, toplumun hizmetinde, tarih ve bilim bakımından teşhir eden, inceleyen, değerlendiren ve halkın eğitimi için koruyup sergileyen, kâr düşüncesinden uzak sürekliliği olan kurumlardır.

Kişilerin servet ve itibar sahibi olmak istemeleri, güzel eşyaları saklama ve biriktirme duygusu, müzelerin kurulmasını tetikleyen unsurlardan bir kaçıdır. Batıda, XVIII. yüzyılda kurulmuş olan müzeler daha sonraları halka açılmaya başlamıştır. Louvre Müzesi (Fransa), British Museum (İngiltere) ve Berlin Müzesi, Batı’daki önemli ve ünlü müzelerdir.

Türk müzeciliği Aya İrini Kilisesi’nde çeşitli hediyeler ve silahların 1846’da teşhiri ile birlikte başlamıştır. 1871’de ‘Müzeyi Hümayun’ kurulmuş ve 1881 yılında müze müdürlüğüne Osman Hamdi Bey getirilmiştir. Bilimsel kazı yapan ilk Türk arkeoloğu olan Osman Hamdi Bey, Adıyaman (Nemrut Dağı)’da ve Lübnan (Sayda)’da çıkan eserler başta olmak üzere diğer Osmanlı vilayetlerinde yaptığı çalışmalarla keşfettiği eserleri İstanbul’a taşımıştır.

1944 yılında, müzelerimizin bağlı bulunduğu kurum olan Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü yapılandırılmaya başlanmıştır. 1950 yılından itibaren de Türkiye’mizde müzeler gelişmeye başlamış ve günümüzde, ülkemizde üç yüz yirmi kadar müze bulunmaktadır.

***

Bölgemizde, Ereğli ve Amasra Arkeoloji Müzeleri ile Çanakçılar Seramik A.Ş. Müzesi, bölge insanımızın bilinçlenmesi noktasında önemli görevler üstlenmektedir. Şüphesiz müzeler, insanımız ve sanatçılar için ilham kaynağı olan mekânlardır. Bölgemizdeki müze sayısı ne kadar fazla bir şekilde artarsa, insanımızın da o nispette kültürel hayatında değişiklikler oluşturacağı bir gerçektir. Bir müze kurulabilmesi için, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’ne 2863 sayılı yasanın 26. maddesi uyarınca resmi olarak, müracaat edilebilir:

‘Bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve tüzel kişilerle vakıflar, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan izin almak şartıyla kendi hizmet konularının veya amaçlarının gerçekleştirilmesi için her çeşit kültür varlığından oluşan koleksiyonlar meydana getirebilir ve müzeler kurabilir.’

Her şeyden önce, Devrek’te kurulacak bir müze;


· bölgede milli şuurun şekillenmesinde ve artmasında çok önemli bir rol oynayacaktır. Çünkü müzeler ulusun kültür gücünün sembolleridir.

· İnsanımızda, toplumsal değerlerin artmasına

· ve kendi toplumunu, kültürünü ve tarihini daha iyi tanımasına yardımcı olacaktır.

· Halkın boş zamanlarını görerek, gezerek ve öğrenerek değerlendirmesine katkı sağlayacaktır.



Özellikle Devrek’in Milli Mücadele yıllarında oynadığı rol çok önemlidir.


Devrek’imiz bu noktada Abdullah Sabri Efendiler, Muharrem Beyler, Hüseyin Başocakcılar ve daha nice vatan evladı yetiştirmiştir. Kurulacak müzenin etnografya salonunda bölgemizin İstiklal Savaşı ve Milli Mücadele seksiyonunda tüm bu kahramanların mücadelesi ve onların bizlere intikal ettirdiği eşyalar sergilenecektir.


Hatta kurulacak müzede, bir Rüştü Onur seksiyonu da unutulmamalıdır.


Dünyaca ünlü olan bastonumuzun, daha kiren ağacından ilk ham halinden son aşamasına kadar geçirdiği evrelerin gösterildiği, sergilendiği bir salon herhalde müzenin en ihtişamlı bölümlerinden biri olacaktır.

Yine Devrek’imizin yakın geçmişinde ekonomisinde ve kültür hayatında önemli rol oynamış tüm etnografik malzeme yanında Devrek köy ekmeğinin ve Devrek cevizli helvasının, Devrek simidinin yapılış evrelerinin sergilenmesi ziyaretçileri etkileyecek kısımlardan biri olacaktır.

Devrek’in folklor, halk sanatı ve gelenekleri noktasında bu örnekleri çoğaltmamız mümkündür…

Şüphesiz müzenin diğer can alıcı kısmı ise arkeoloji seksiyonu olacaktır. Ne yazık ki halkımızın bilinçsizce davranışları yüzünden, Devrek ve çevresinden bulunmuş olan tarihi eserlerimiz tahrip edilmektedir. Halkımızın Devrek’te kurulacak müze müdürlüğünün bilinçlendirme çalışmalarıyla, bölgedeki tarihi eserler, müzeye satın alma ya da hibe yoluyla kazandırılabilecektir.

Yine bölgede yapılacak bir arkeolojik kazı ile de keşfedilen eserler en güzel bir şekilde müzede sergilenecektir.


ü Devrek, Zonguldak Bölgesi’ndeki en eski yerleşim birimi yani medeniyetin ilk filizlendiği yerdir. Bu konuda, ileriki haftalarda detaylı bilgiler yazacağım. Durumun böyle olması, Devrek’i, arkeolojik açıdan oldukça değerli ve önemli kılmaktadır.


Peki, Devrek’te inşa edilecek müze binası nasıl olmalıdır?


Bilindiği üzere bundan yirmi, otuz yıl önce Devrek’imizde çok güzel geleneksel mimari ile yapılmış, ahşap, bir, iki ya da üç katlı evlerimiz vardı. Ancak inşaat sektörünün ilerlemesi ile bölgemizdeki bu evler müteahhitler ve yöre insanımızın elleriyle ne yazık ki bilinçsizce betonarme apartmanlara dönüştürüldü. Şimdi, Devrek’te böyle ahşap yapılar belki bir, iki tane kaldı. Dolayısıyla müze binası, eski Devrek’i tüm ihtişamıyla yansıtacak ve geleneksel mimari ölçülerine uygun bir yapı olmalıdır.

***

Sözün özü;


Zamana dokunan sımsıcak, öğretici, eğitici yapılardır, müzeler…
İnsanoğlunun vücuda getirdiklerini zaman tünelinde izlemek, hissetmek, duygulanmak ve heyecanlanmaktır, müzeler…
Gizemli dünyalara, hislere dokunmak ve kapılmaktır, müzeler...

Devrek’te bir müze kurulması ne kadar elzemdir.


Kalın sağlıcakla…




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın toplumbilim kümesinde bulunan diğer yazıları...
İbrahim Hamdi Efendi'nin Kaleminden Devrek ve Bölgemiz
"Devrek ile Çevresi Tarih ve Kültürü Üzerine" Başlıklı Kitabımız Hakkında
Zonguldak Bölgesi'nin Yetiştirdiği Bir Yerel Tarihçi ve Düşündürdükleri
Osmanlı Devleti Döneminde Devrek'te Yaşanmış Bazı Büyük Felaketler
Hızırbey İli - Devrek - Hamidiye
Abdullah Sabri Efendi
Zonguldak Bölgesi"nde Medeniyetin İlk Filizlendiği İlçemiz: 7500 Yıllık Devrek"in Eskiçağ Tarihi Üzerine
Bölgemizi Ziyaret Eden Bir Seyyah: Wıllıam Francıs Aınsworth
İstiklâl Savaşı Gazisi Hüseyin Başocakcı
Tarihi Eser Yağmacılığı, Definecilik ve Bölgemiz


Güngör Karauğuz kimdir?

Daha çok eskiçağ dünyasını konu alan hikaye ve roman tarzı edebi yazıları okumayı severim. Gezi-inceleme yazılarına karşı da büyük ilgi duymaktayım.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2025 | © Güngör Karauğuz, 2025
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.