• İzEdebiyat > Eleştiri > İnternet ve Gerçek Dünya |
1
|
|
|
|
Günümüzde bilgisayar oyunları piyasasında milyarlarca dolar paralar dönüyor. Akıllı dediğimiz cep telefonlarında da yüzlerce oyun var. Metroda otobüslerde görüyorum her yaşta insan ellerinde telefon oyun oynuyorlar. Belki içlerinde bir yada iki kişi makale ya da haber okuyorsa hepsi o gerisi fasarya... Gencecik çocuklardan yaşını başını almış teyzelere kadar herkes oyun oynuyor...
Her yaşta ki insanlarımıza sesleniyorum. Burada amaç belli insanlar düşünmesin yeter ki sosyal ve toplumsal olaylar üzerine... Üstelik hem gözleriniz bozuluyor hem de beyninizi etkiliyor bilim bunun tespitini yapmış. Yazık etmeyin kendinize... |
|
2
|
|
|
|
(Bu yazı, başlığını kendisi yaratmıştır.)
|
|
3
|
|
|
|
İlk tart cezamı Galatasaray Lisesi’nde 1967 yılında almıştım. Yemekhanede tabak kırdığım için. Yemekhaneci numaramı aldı ve Müdür’e iletti. Okul malına zarar vermek ve edepsizlik gerekçesiyle bir hafta okuldan uzaklaştırıldım. Bu ikincisi ise 30 günlük bir tart. Facebook’tan 30 gün boyunca neden tart edildiğimi merak ediyorsanız bu yazıyı lütfen okuyun. Bu vesileyle üstü örtülü ve görmezden gelinen bir çok gerçeğe de ulaşmış olacaksınız. |
|
4
|
|
|
|
FB serveti, mülkiyeti, gücü, medya ve haber akışını elit bir azınlığın elinde konsolide etmek, her şeyin kontrolunu o azınlığa devretmek, insanları elitlere boyun eğmeye zorlamak ve algoritmalarla şartlandırmak üzere oluşturulmuş dehümanist bir yapı. İnsana ve kişilik haklarına en küçük bir saygıları yok. Bu, insanlığın geleceği, bireysel özgürlük, düşünce ve ifade özgürlüğü açısından çok vahim bir durum. Facebook insan haklarını ve bireysel özgürlükleri faşist-Nazi bir örgüt gibi ihlal ediyor. Ortaçağ artığı bu korku ve baskının kirli ve yaygın örgütlenmesine karşı savaşmak, direnmek ve protesto etmek zorundayız. |
|
5
|
|
|
|
İnsan ne ise o dur,bunun şöylesi ya da böylesi yoktur,bir şey ya iyidir,ya da kötü sınırlar bellidir ve bunu kimse kendine göre değil topluma göre ve hayatın gerçeklerine göre değerlendirip yorumlalı değilmi .. |
|
6
|
|
|
|
Herkesin kendi köşesinde, ağlayan sızlayan şiirler, yazılar yazması neyi çözer?... Sürekli, tümleşmek bilmeyen bedenlerin ve tinlerin sesiyle inler durur şiirler, yazılar... Ya da terkedilmişlik dalgalarının, yalnızlığın, tuşları kopartan tsunamileriyle uğraşıp dururuz. Sanat, bunlarla doymaz ki hanımlar ve beyler... Doymaz... |
|
7
|
|
|
|
İzedebiyat, gerçekten, demokratik işleyişin egemen olduğu, kariyer ve erk hastalığının bulunmadığı nadir örneklerden biri, benim ulaşabildiğim şu sanal dünyada. Ayrıca, editörlerin kılıç kullanmasına gerek kalmadan, insanların huzur içinde yazdığı ortamların yaratılabileceğinin, bunun korkulacak bir şey olmadığının da bir örneğidir İzedebiyat. |
|
8
|
|
|
|
Benim bu siteye bir önerim olacak. Gerçi benim önerimi pek kaale alacaklarını zannetmiyorum, ama gene de bir kere şansımı deneyeceğim. Bu inadım niye? Çünkü : |
|
9
|
|
|
|
Facebook andı olur mu?
Olmaz mı, neden olmasın bal gibi olur...
Ben yazdım ve nurtopu gibi bir facebook andımız oldu
2012'nin başında...
|
|
10
|
|
|
|
Yarışmanın ruhuna aykırıdır. İlk önce verilecek hediye açıklanır. Ama bunlar öyle yapmadılar. İnsanların heyecanını kullanarak yarışma bittikten çok sonra ÖDÜLÜ açıkladılar. Arka planda yapılan ''MUHASEBE'' hesapları, ödül yerine ''ZIMBIRTI'' verilmesine neden olmuştu.
Kendi yandaşlarını seçip, küfürbaz blogculara derece vermişlerdi. Bu küfürbaz blogculardan Wolkanca, bir bayan blogcu arkadaşa ağıza alınmayacak hakaretler etmiş, sonra bu şuçunu hafifletmek için ''Küfür ederken alkol aldığını'' söylemişti. Blog dünyasının bu küfürbazı 2 gün üst üste hakaretler edince, ''48 saat boyunca içkimi içtin'' sorularına muhatap kalmıştı. En sonunda Volkan YILMAZ mahkemeye sevkedilip hesap vermek zorunda kalmıştı. |
|
11
|
|
|
|
Herhangi bir edebiyat sitesine ya da haber sitesine girdiğiniz zaman adeta mikrop gibi, virüs gibi her her yerden, her kıyıdan, köşeden bir dolu reklam çıkıyor. Kafanıza kazıyorlar zorla o markayı. İster alın, ister almayın... Maus ile tıklayıp gönderiyorsunuz, iki üç saniye sonra başka başka yerden yine çıkıyor... Bıkkınlık ve kızgınlık had safhada... |
|
12
|
|
|
|
İnternetten her şeyin siparişini bir tıkla veriyorsunuz. Kim uğraşacak lokantaya gidip de pide ya da lahmacun beklemekle, nasılsa motorlu arkadaşlar zınk diye telefon ediyorsunuz şak diye yapıyorlar. Hem de gece 24 saat mesai ... İsterseniz iğneden ipliğe her şey isteyin. Gece hovardalık yapacaksınız, onun ile ilgili ne lazımsa, isteyin gelsin, kapı da basın kredi kartını, sonra keyfinize bakın... |
|
13
|
|
|
|
Ne sorularım, ne randevu kartım memure hanımı ilgilendirmemişti, umarsızca omuz silkti:
- Ne yapayım kardeşim. Gelmeliydiniz işte. Bilgilerinizi güncelletmeliydiniz. Bu benim sorunum değil, demez mi?
Kadının vurdum-duymazlığı aklımın kayalıklarından keçileri indiriyor, öfkemi daha da havalandırıp beynime sıçratıyordu. |
|
14
|
|
|
|
Düşünmeden,tartmadan,eleştirmeden her önümüze gelene inanmak.
Tehlike bu.
İnternetkolik olduk tamam da bari internet salakları olmayalım |
|
15
|
|
|
|
http//www.realmofempires.com |
|
16
|
|
|
|
Bu yazıya uygun o kadar çok küme vardı ki!... |
|
17
|
|
18
|
|
|
|
zaman içerisinde dolaysız yoldan elde edilen bilginin niteliksizliği ve bağlantısızlığı elinde bilgi olduğunu zanneden insanın internetin doğası hakkındaki bilgisizliğini ön plana çıkarmış ve bu bilgisizlik sonucu insan, internet sanal kuşatmasının hakimiyeti altına girmeye başlamıştır. |
|
19
|
|
|
|
Hocam,şimdi bana boğaz manzarası anlatma ben orada doğdum,büyüdüm zaten.Sen bana bu yazdıklarımı anlat.Ama Nurcu ağızlarıyla yapma sakın bunu.Güzel Türkçemizi kullan,anlaştık mı? |
|
20
|
|
|
|
Bugün yine bir yerde SAZAN'ın birinin kaleme aldığı şiddet içerikli oyunlar ile ilgili bir yazı gördüm. Birden şiddet içerikli oyun oynayasım geldi ama bu defa kalkıp bu yazıyı döşendim. Cehaletinizin her bir zerresine bir mermi olsun her bir kelime. Bu yazıyı bütün cahillere adıyorum!
|
|