Işık verirseniz, karanlık kendiliğinden yitecektir. -Erasmus |
|
||||||||||
|
Reklam ve pazarlama günümüz şirketlerinin kârlarına epey bir katkı yapsa da öyle bir zaman geliyor ki insana bıkkınlık da verebiliyor... Elli kere yüz kere gözünüze soka soka aynı reklamı size gösterdiler mi insan hakikaten sinir oluyor, sinir olmakla da kalmıyor sövüyor sayıyor... Herhangi bir edebiyat sitesine ya da haber sitesine girdiğiniz zaman adeta mikrop gibi, virüs gibi her her yerden, her kıyıdan, köşeden bir dolu reklam çıkıyor. Kafanıza kazıyorlar zorla o markayı. İster alın, ister almayın... Maus ile tıklayıp gönderiyorsunuz, iki üç saniye sonra başka başka yerden yine çıkıyor... Bıkkınlık ve kızgınlık had safhada... Sonrada ’’Bu reklamı beğenmediniz mi?’’ ya da ’’Neden görmek istemiyorsunuz?’’ türü acayip sorular. Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık... Ben de onlara diyorum ki ’’Neden bana böyle salakça sorular soruyorsunuz?’’ İnternet’e girmeye görün yağmur gibi geliyor reklamlar birisini tıklayıp kapatıyorsunuz, başka bir yerden başka reklam çıkıyor. Anladık kardeşim anladık reklam yapıp sen de malını satacaksın bir şekilde bu memleketin reklama, reklamcıya da ihtiyacı var, bunu kimseler yadsıyamaz ama, milleti bezdirmeyin yahu! Kaş yapalım derken göz çıkartıyorsunuz, bilmem farkında mısınız? Birde subliminal mesajlar var bilinçaltına etkilemesi için yapılan reklamlar. Sinemada film seyrederken on dakika arada patlamış mısır yeme ya da kola içme ihtiyacı hissediyorsunuz gibi şeylerde subliminal mesajlar ile yapılıyor... Geçmişte televizyonlarda da yaptılar. Ufak bir reklamı, üç beş saniyelik diyelim, yarım dakika, bir dakika arayla insanların beyinlerine beyinlerine beş on kere üst üste çakı çakıverdiler... Vallahi sizi bilmem de ben sinir olurum böyle dayatmalara... Artık işin şekli şemaili de çok değişti... Çikolatada, araba reklamında, şampuanda, daha da başka başka ihtiyaç maddelerinde, bakıyorsunuz kadın cinselliğini ön plana çıkartıyorlar... Reklam tamam, olmalı mutlaka ama dozunu da iyi ayarlayıp, insanları bezdirmemeli, dediğimiz budur...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ahmet Zeytinci, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |