• İzEdebiyat > Eleştiri > Tarihsel Olaylar |
61
|
|
|
|
Fazıl Kısakürek' ın biyografisine dair |
|
62
|
|
|
|
Şu an da Müslüman ülkelerin büyük çoğunluğunun başında kukla idareciler bulunduğu için ister istemez bütün hepsi emperyalist devletlerin dümen suyuna gitmektedirler. Sayın Başbakanımızın zannettiği gibi onlar kesinlikle bizim stratejik müttefikimiz değildir ve bundan sonra da asla olmayacaktır. Kimse kendini kandırmasın, ucuz rüyalar görmesin. Emperyalist devlet seni, başına geçirdiği devlet adamları vasıtası ile yıllarca kullanır, kullanır, daha sonra da bir iki yanlışını görüp sana bir kıllanır ve burnunu silip de çöpe attığı kâğıt mendil gibi seni bir kenara koymaya çalışır ve çoğu zaman da koyar... |
|
63
|
|
|
|
!..Hadi bakalım kurtardın Nedim!..Yaşamana bak sen yine tarih sayfalarında.Nasılsa bizim arabesk şarkıcı,türkücü,arabesk siyasilerimiz çok!.. |
|
64
|
|
|
|
Fetih sırasında Ebu Eyyûb el-Ensarî'nin kabrini keşfetmesi, Osmanlı ordusunun moralini yükseltmiştir. |
|
65
|
|
|
|
Bu cümleleri neden yazdığınıza epeyce kafa yordum. Kadın olmadığınıza göre kutlama size değil, gazetenize, kadın okurlarınıza gelmiştir. Kaz gelecek yerden tavuk esirgemez işadamları. Büyük olasılıkla ilan vermişlerdir. Gazetede ilan göremediğime göre ilanı almak yerine, sosyalizmle yeni tanışan gencecik bir insanın duygusal tepkisiyle “Alın paranızı da…..” deyip bu yazıyı döşenmiş olmalısınız. |
|
66
|
|
|
|
Dünya devletlerini sömürgeleştirmediği için salak dediğin padişah benim ecdadım atam hadini bileceksin |
|
67
|
|
|
|
“Önce ellerine demir kelepçeler takıldı. Sonra ikişer ikişer ve peş peşe sıraya dizildiler. Onları birbirlerine bağlayan demir bir zincir vardı. Ana caddenin kıyısında bulunan taş evlerin penceresinden bakanlar, yolda geçerken seyirci olanlar bu gençlerin halini merak ediyorlardı.” (sayfa 11)
Bu satırları okuyunca tüylerimiz diken diken oluyor. Ürperiyoruz. Madem bu gençler, usulen mahkemeye çıkarılıyordu, o halde neden onlara kelepçeler takılıyordu? Bu da yetmiyor, böyle, demir kelepçelere bağlanıyorlardı?
Aslında yapılan bu insanlık dışı muamele, yaşanacak olan ve tarihe bir yüz karası olarak geçecek çirkin olayın bir habercisi gibiydi. |
|
68
|
|
|
|
O gün Ankara daha da bir soğuktu. Elif, elif yağan kar şehri tir, tir titretiyordu. Bir haber “Uğur Mumcu öldürüldü”. Daha da bir titredi yürekler. Buz kesti damarda akan kan... |
|
69
|
|
|
|
Korkutma esasına dayanan davranış kuralları (etik), bir erdem olmadıktan başka güvene de uygun değildir. (1924, Muallimler Birliği Kongresi Üyelerine) |
|
70
|
|
|
|
Atatürk hakkında kim ne dedi? |
|
71
|
|
|
|
“Üç bin yıldır hür yaşamış ve medeniyet öncüsü olmuş bir millet kefenlenemez! Buna kimsenin gücü yetmeyecektir” |
|
72
|
|
|
|
20. ve 21. yüzyıl barış ve insanlığa verilen değer açısından tam bir fiyaskodur. Yirminci Yüzyılda iki dünya savaşı ve sayısız bölgesel savaş, darbe, kargaşa mazlum insanlarında bu savaşlarda can vermesine, şehirlerin yerle bir olmasına sebep olmuştur... Kitlesel imha silahları ilk kez yirminci yüzyılda kullanılmış ve yüz binlerce insan yok olmuştur bu bombalar ile... Nükleer silahların kullanımının yasaklanması, ortadan kaldırılması tartışılırken ülkeler yine de nükleer denemeler yapmaktan geri durmamaktadırlar büyük bir aymazlık göstererek... |
|
73
|
|
|
|
Alman kuramcı Bernstein' ın başta İngiltere olmak üzere tüm Avrupa' da tartışmalar yaratan Wilde Davası' ndan hareketle yazdığı bir makale olup, sosyal demokraside konuyla ilgili bu kapsamdaki ilk kuramsal çabadır.
Not: Almanca aslı için: http://www.neue-einheit.com/deutsch/is/is1998/is11_98.htm |
|
74
|
|
|
|
Osmanlı İmparatorluğu 1299 yılından 1922 yılına kadar yani 623 yıl varlığını sürdürdü. Bu süre içerisinde imparatorluğun başına 36 padişah geçti. Bu padişahların ölüm nedeni ve başta kalma süreleri birçok okurun merak konusudur. |
|
75
|
|
|
|
“Yılllar sonra akarsuların özelleştirileceğini söyleselerdi o yılllarda terelmiş pantolonlarımızın örttüğü oturma organlarımızla gülerdik sav sahiplerine.”
|
|
76
|
|
|
|
Yazimdan da anlaşilacagi mesele tarihi,
nereye ve kime gittigi belli adresi iskalayacagini zannetmiyorum:) |
|
77
|
|
|
|
II. Mahmut, III. Selim’den bir adım daha ileri giderek yenileşmenin ilerisinde bugünkü anlamda görsellikte tam bir Batılılaşma hareketi başlatmıştı. O gün için Atatürk’ün şapka uygulamasından çok daha zor olan Hıristiyan Avrupalılar gibi tüm devlet memurlarına fes, pantolon ve ceket giyme zorunluluğu getirmişti. Aynı zamanda dini kaynaklı bırakılan sakal kesme(kısaltma) zorunluluğunu dayatmıştı. İlk önce çağdaş Batılı görüntüsüne kendi girmişti. |
|
78
|
|
|
|
İstiklâl marşımızın bestesindeki prozodi bozuklukları... |
|
79
|
|
|
|
Milli egemenlik, egemenliğin millete ait olduğu gerçeğini teslim etmektir. Halkın görüşünün esas alınmasıdır. Halkın seçtiklerine saygı duymaktır. Kişi ve zümre egemenliğini reddetmektir. Onun içindir ki milli egemenlik, monarşi ve oligarşiyle bağdaşmaz.
|
|
80
|
|
|
|
Soru: Gel seninle şöyle düşünelim: Sen hiç bilmediğin ve tanımadığın bir cenaze törenindesin, o tabut daha teneşir taşındayken hoca şöyle sorar cemaatine:
"Meftayı nasıl bilirdiniz?"
Herkes "iyi bilirdik" der ve dualar okunur.
Şimdi sana sorulsa, "Atatürk'ü nasıl bilirdiniz?" diye, ne yanıt verirdin? |
|