Olgunluğa erişmemiş şairler ödünç alır, olgunluğa erişenler çalar. -George Eliot |
|
||||||||||
|
Bu anlayış, uzunca süre mercek altında tutuldu. Bir yandan oluşumdan memnun bir kitle varken, diğer yandan oluşumun şeriat söylemleri yapabileceğinden endişe eden, laiklik konusunda endişelerini dile getiren , Cumhuriyet ve Atatürk gibi hassasiyetlerin yara alabileceğinden kaygı duyan başka bir kitle vardı. Ancak yeni oluşum bu kavramları kullanmakta bir sakınca görmüyor, bu kavramlara yeni anlamlar yüklüyordu. Özellikle laiklik konusu uzun süre tartışıldı.’ Ben insan olarak laik değilim; devlet laiktir. Buna mukabil laik düzeni korumakla yükümlüyüm.’ gibi ifadelerle bu konu da kapanmış oldu. Yeni oluşum Mustafa Kemal Atatürk’e de bir süre sonra sahip çıkmıştı. -İçinde yer alan bazı anlayışlar, çok aşikar olmasa da zaman zaman bu konuda olumsuz düşüncelerini dile getirse de- tartışıldığı zaman büyük infiallere neden olabilecek bu konunun dillendirilmesinden uzak durmaya çalışıyorlardı. İkinci Cumhuriyetçilerin bu konudaki fikirleri, oluşumla kesişmeleri ve birlik olmalarına yardımcı oluyordu. Bu nedenle İkinci Cumhuriyetçiler, yeni oluşumun en büyük savunucusu ve destekleyicisi olmuşlardı. Peki kimdi ‘İkinci Cumhuriyetçi’ler, neyi savunuyorlar , neden yeni oluşumun yanında yer almayı tercih ediyorlardı? İkinci Cumhuriyetçiler, kendilerini Cumhuriyetin demokratikleştirilmesi şeklinde tanımlıyorlardı. Mehmet Altan, 1 Kasım 1997’de Doğu Batı Düşünce Dergisi’nde yayımlanan yazısında:’’ Türkiye'nin siyaset kurumu halka güvenmeyen bu nedenle demokrasiden korkan askeri cumhuriyetin atadığı bir kurul gibi işlemektedir. Ortada en başlangıcından beri seçilen değil atanan bir meclis var. Bu nedenle halkın iradesini devlete taşımak yerine devletin otoriter tek sesli cebberrut Kemalist mantığını ve devletçi ekonomik patronluğunu halka dayatmanın dışında pek bir şey yapamıyor.’’ Ya da ‘’ Devlet liberalleşip demokratikleşmedikçe, giderek nüfusu artan toplumun ve sanayi devrimini yeryüzünün önünde geleceği tıkayan ve kaos ihtimalini arttıran bir barikat oluşturmaya devam edecek. Devlet rant kavgası yapmak için halkın ekonomik ve siyasal patronu olmaktan vazgeçebilsin ki, Türk halkı reşit hale gelip yeryüzündeki olması gereken yere ulaşsın...’’ diyerek İkinci Cumhuriyetçilerin düşüncelerini açıklıyordu. İkinci Cumhuriyetçilerin fikirleri çok fazla tartışma konusu olduğu için, özellikle birinci ağızdan vermeye çalıştım. O halde yeni oluşumla kesiştikleri konular nelerdi? (Yazımın bir deneme olduğunu unutmamak adına, bir makale havasında bilgi vermek istemiyorum. Yani amacım kanıt sunmak değil. Yalnızca öznellikte nesnelliği aramak. ) Yeni oluşum da İkinci Cumhuriyetçiler de devleti, askerin denetlediği baskısından rahatsızlardı. Her ikisi de liberal bir bakış geliştiriyor, demokratikleşmede Atatürk Cumhuriyeti’nin yetersiz olduğuna inanıyorlardı. Kısacası kesiştikleri noktalar vardı. Birlikte hareket etmekte sakınca görmüyorlardı. Türk halkının hangi görüşte olursa olsun Mustafa Kemal ATATÜRK ismine duyarlılığı belki de yeni oluşumun uzunca süre septik bir süzgeçten geçirilmesi için yeterli bir nedendi. Bu konuda küçük pürüzlerin dışında önemli bir tartışma yaşanmadı. Çünkü yeni oluşum, Türk halkının nabzını çok güzel tutmuş, deneme- yanılma yoluyla tepkilerini aldıktan sonra söylemlerini geliştirmeyi alışkanlık haline getirmişti. Arada bir çıkan çatlak sesler ‘bireyseldir’ deyip geçiştiriliyor, üzerinde durulmadığı için de kısa bir süre sonra unutuluyordu. Bu süreç zamana yayıldı. Halkın anlayabileceği kadar açık ve somut bilgiler vermek yerine, halkın hafızasında netleştirmekte zorluk çekeceği bir bulanıklıkla sıradan, basit söylemlerle geçiştirildi. Türk halkı olanları ancak söylemler sonuca ulaştıktan sonra uygulamaya koyulduktan sonra kavrayabiliyordu. Bunları eleştirirken yeni söylemler bulamayan, halkı aydınlatamayan ya da farklı ve karşıt bir tez oluşturamayan muhalefet durmadan kan kaybediyordu.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hilâl Erboyacı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |