..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Olgular görmezden gelindikleri için var olmaya son vermiyorlar. -Huxley
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Eleştiri > Politik Olaylar ve Görüşler > Levent Ölçer




28 Temmuz 2010
Kibirle İmtihanı Kaybedenler  
Bunlar ortalığı boş bulunca habire atarlar..

Levent Ölçer


Ne korkunç bir zaman bu böyle. Sanki cehennemin kapıları dünyanın üzerine açılmış ve bütün iblisler bir din adamı cüppesine bürünüp insan kanı emmek için aramıza karışmış..


:AGFA:
Bu cins yaşam formları kendini insandan saysa da aslında bunlar insan değildir. Bunlar parazit yaşam formudur. Diğer insanlardan beslenirler. Özgürlükleri yoktur ve hepsi kısıtlı anlayışlarının ve bir yalanlar yumağının içinde hapis kalmıştır. Özleri yoktur, tamamen boş ve sonradan doldurma kabuktan oluşurlar. Özleri olmadığı için Özgürlükten ve kendin olmaktan anlamazlar. Bunlar genelde koloniler halinde yaşarlar ve tek başlarınayken sadece sinsi sinsi gizlenirler. Bön ve hımbıldırlar. Üretimden, yaratıcılıktan anlamazlar. Tembeldirler. Biraz kalabalıklaştılar mı hemen diklenmeye ve kendilerinden zayıf gördükleri hedeflere hav hav diye höykürerek saldırmaya başlarlar. Dedik ya bunlar sürü yaratıklarıdır. Sırtlan gibi tırsak ve haydut ruhludurlar. Adalet, özgürlük, hukuk, kanun, doğruluk, nezaket, yol yordam gibi kavramlarla alakaları yoktur.

Bunlar yağmacı, fırsatçı, vampir bir kültürü benimsemiş çok acayip ve tehlikeli bir yaşam formudur. Bulaştıkları yerde bir virüs gibi zayıf bünyeleri kısa sürede hasta edip öldürürler. Bunların bulunduğu yerde başka bir yaşam türünün barınmasına olanak yoktur. Ya bu sülük-emici-yokedici yaşam formuna dönüşeceksiniz ya da yok olacaksınız.. Aslında bu dönüşüm zaten bir yokoluş olduğu için geriye kalan tek mantıklı alternatif bu virüs yaşam formunu ve onu besleyen kültürü yok etmektir..

Bu yaşam formu tırsak ve çekingendir ve sadece sırtlanlar gibi çok kalabalıklaştığında gücü bir şeylere yeter. Avrupa tarihin bir döneminde bunlardan çok ama çok çok çekmiştir. Bunlar yüzünden Avrupa kıtası uzun yıllar kardeş kavgasında boğuşmuş ve sokaklarda dere gibi kan akmıştır.. İnsanlar şeytana tapıyor diye yakılmıştır. İnsanlar GÜNAHKAR diye yakılmıştır. İnsanlar kilisenin din adamlarıyla ters düştü diye yakılmıştır. İnsanlar sevmeyen komşuları sadece basit iftira ettikleri için şeytan-günahkar diye yakılmıştır. İnsanlar bilimle uğraşıyor ve diğerlerine düşünmeyi öğretiyor diye YAKILMIŞTIR. Ve bunları yapan dinadamlarının tanrısı BAĞIŞLAYICILIĞI ile ÜNLÜdür. Alevlerle yakarak insanların ruhunu arındırmak ve öldürmek cidden büyük bir merhametlilik göstergesi midir? Aynı din adamları Avrupa hastalık ve açlık ile boğuşurken CENNETTEN ARAZİ SATMIŞ ve kendilerine bu dünyada Bazilikalar, saray yavrusu evler, dünyada cennet bahçeleri inşa etmişlerdir..

İşte bu nedenlerden DİNi ama hangi dini olursa olsun ağzına alan ve DİN DİN DİN TANRI PEYGAMBER diyerek ortalığı birbirine katan bu fırsatçıların kalabalıklaşmasına asla izin verilmemelidir.. Sayıları sürekli iyi izlenmeli gerektiğinde müdahale ile süratle karantinaya alınmalı izole edilmelidir..

Bu yaşam formları insan gibi görünür. Dünyanın her yerinde ve insan ırkının görüntüsünde, dilinde, renginde, ırkında bunlardan olabilir. Bunları tanımanın ilk temel ölçütü; Bunlar bir kere çok dindar ve iyi insanlar GİBİ GÖRÜNÜRLER. Bu yaşam formu en iyi saklanma yönteminin en az bakılacak yere saklanmak olduğunu çok iyi bilmektedir. Temiz, pak, dindar, iyi bir insan gibi görünmek elbette iyi bir maskedir. Kusursuza yakın bir maskedir..

Lakin endişe etmeyin. Bu maske kusursuza yakın olsa da bu tehlikeli yaşam formunu tanımanın yolları var.. Bu yaşam formu parazittir ve en iyi huylu görüneninden en saldırganına kadar hepsi etrafımndaki insanlardan beslenir.. Bunu aşırı nezaket ve aşırı tevazunun, aşırı iyi olma çabasının ardında hırsla dişlerini ve pençelerini sizin ruhunuza geçirerek yaparlar. Buna engel olamazlar. Özleri bununla doludur yani BOŞLUKLA.. Açlıkları kocamandır. Hiç bitmez. Boş bir sonsuzluğa açılan bir kuyunun okyanusları emmesi gibi ruhları doymamacasına açtır.. Bunlar kibirlidir. Bunlar herşeyin en iyisini bilir. Bunlar sizin yanlış yaptığınızı, kötü yolda olduğunuzu, isterseniz size yardım edebileceklerini söyler. Kendi ışıklarıya gözleri kamaşmış ve körleşmiş bağnaz bir ruh haliyle, yobazca bir kibirle etraflarına vaaz okurlar. Kendileri en adi ve karanlık günahların kollarındayken kalkıp çevrelerindekileri günahkarlar diye kınarlar. Çünkü onların temiz giysileri, ak sakalları, gülümseyen yüzlü nazik sözleri vardır ve çünkü bazıları bu masala inanıp kendini bu rezil istismarcıların kollarına atacak kadar SAFtır.

Adam ak sakallıdır. Hacca bileme kaç kere gitmiştir.. Günde beş vakit namaz kılar. Senede 3 ay oruç tutar. Cumaları ve bayram namazlarını kaçırmaz. Hanımı da ondan aşağı kalmaz. Tepeden tırnağa örtülüdür ve elinden kuranı eksik etmez o yasinden bu okumalara gezer durur.. Bunların ağzından tanrı ve peygamber adı düşmez.. Buraya kadar ne kadar iyi değil mi? Cidden iyi yahu. Dalga geçmiyorum. Yaşayan inandığı dini böyle yaşamak istiyorsa yaşasın.. Ama iş burada bitmiyor. Dahası var.. Bu aynı adamın, bu bizim HACI Abi'nin esnaflığı tam bir curcuna.. Hacılığına ve saçına başına, yaşına, konuşmasına bakıp da onunla iş yaptıysanız yandınız. Hileli tartıdan borç takmaya bütün hilelerin daniskasını bilir-uygular. Dedikoduyu pek sever. Haramdan göbeği kocaman şişmiştir. Tanıyanlar gördüğünde zaten içinden bir küfrü savurup en hızlı biçimde yol değiştirir. Saçı açıklara demediğini bırakmaz ama 14 yaşındaki kıza s..ecek gibi gözlerle-gözünü kırpmadan bakar-gözden kaybolana kadar.. Hayır işlemeyi sevmez, bir yaralı parmağa işediği görülmemiştir. S..meyeceği eşeğin önüne ot koymaz. Size iyilik yapıyorsa arkanıza bakmadan koşarak uzaklaşın. Yüzünüze gülüyorsa bilin ki o an tam işte o an size içinde en büyük küfürleri saydığı bir andır. Eline düşmeye görün, kafanıza hemen bir mermi sıkmazsanız daha sonra bunu bile yapamayacak hale getirir-canınıza okur.. Bunun ailesi de farklı değildir. Oğlu da babası gibi dindar ve iyiaileçocuğu tipindedir.. Ama ne eli, ne dili, ne de şeyi haramdan çıkmaz. İşin can alıcı yanı; Bu haliyle hala ahkam keser, eser de eser vay babam din, vay babam kitap, vay babam peygamber.. Hanımları ayrı bir dedikoducudur. Başı açıklara demediklerini bırakmazlar ama öte yandan kendileri elin adamlarına yiyecek gibi bakıp kaş göz etmesini bilirler.. Kızlarını sarıp sarmalarlar ama o kadar sıkı sarılmıştır ki kızın sadece yüzü görünmesine karşılık, saçlarından başka vücudunun bütün hatları hayal gücüne hiç iş bırakmayacak şekilde göz önündedir. Hele yüzündeki o ifade, gözlerindeki o bakış ise başı kıçı en açık kızlarla yarışacak kadar baştan çıkarıcıdır.. Buyrun burdan yakın.. Efendim günahmış, efendim böyleymiş, şöyleymiş.. Öyle miymiş? Cidden mi? Yapmayın yavv..

Habire atarlar dedik ya.. Kendileri çok iyi, çok dindar(artık bulundukları yerde hangi kutsal varlık Tanrı ise onun mürididirler) çok temiz insanlarmış da diğerleri bu huzura ve güzelliğe, iyiliğe erişip onlar gibi olsunlar istiyorlarmış da.. Laf.. Bu laflara toplumda inananlar çoktur çünkü cehalet ve bağnazlık, yobazlık adeta bir erdemmiş gibi pazarlanıyor. İğrenç ve korkunç.. Ne korkunç bir zaman bu böyle. Sanki cehennemin kapıları dünyanın üzerine açılmış ve bütün iblisler bir din adamı cüppesine bürünüp insan kanı emmek için aramıza karışmış..

Cehenneme giden yol iyi niyet taşlarıyla döşelidir. En büyük günah kibirdir. Din, kullanmaya kalktığınızda, çok tehlikeli bir siyasi ve toplumsal araçtır. Sahte dindarlar ile gerçek dindarlar arasında ayrım yapabilmek için bakacağınız yer dini nasıl yaşadığıdır. Din kişinin en mahrem, en kutsal, en özel, en kişisel kıymetidir. Din kişinin en kıymetli dayanağı ve ruhunun temelidir. Bir kişi bu mahremini günün 24 saati diğer insanların gözüne sokarcasına koca bir bayrak direği gibi sallıyorsa bu kibirdir. Bu diğerlerine hakarettir. Bu aşağılamadır. Diğerlerini rahatsız etmektir.. Din özel yaşanır. Dinin sana özeldir. Bunu kalkıp bir bayrak gibi sallamaya başladığında çizgiyi aştığının resmidir. Hele bunu çevrene bir hastalık gibi ZORLA yaymaya kalkıyorsan ve insanları korkutup sindirerek kendinleştirmeye çalışıyorsan..

İyi niyetle yapılan işten zarar gelir mi?

Aptalca yaparsan elbette gelir.

Araba kazaları sonucu ülkemizde kötürüm kalanların büyük bölümü kaza esnasında değil, kazadan sonra kötürüm kalıyor.. Yani birileri adamı karga tulumba çekip sürükleyerek araçtan çıkardığı için 6 ay sonra eskisi gibi olacak yaralılar ömür boyu felç oluyor..

Aklı ve gerçekleri gören, bilgili, farkında bir bakış olmadan en iyi niyetli hamlelerin bile sonu felaketle bitebilir. Ne yazık ki Türk insanının en yumuşak karnı dini.. Lütfen bir kez daha ve bir kez daha düşünün. Din, din, Tanrı, kitap, peygamber diye ortalığı inletenlerin maskelerinin arkasını da görün. Din kimseye dokunulmazlık vermez. Gözünüzdeki şu bağı çıkartın ve din sömürücüsü yalancı sülüklerin HER SÖZLERİNİ VE HAREKETLERİNİ SORGULAYIN, gerçek yüzlerini görün.

Sakallı sülüklere, sulugözlü ağlak iblislere, kibirli vampirlere, kutsal adam cüppesi giyen canavarlara sesleniyorum. Bakın Mevlana ne diyor:

Ya göründüğün gibi ol ya da olduğun gibi görün..

Not: Bu kavga bitmez.. Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz.. Bunlar en iyi günleriniz.. "Bir daha asla.. Bir daha asla.."

.Eleştiriler & Yorumlar

:: Tebrikler
Gönderen: Hulki Can Duru / , Türkiye
18 Ağustos 2010
Sn Ölçer, çok dengeli ve tutarlı bir şekilde bizi bekleyen tehdidi ve tehlikeyi göstermişsiniz. Kutlarım. Esenlik. Ek Not: Geçenlerde bir cenaze törenindeydim. Yani biz ölülerimizi bile saygın ve vakur bir şekilde defnetmesini bilmiyoruz. Tabutun cenaze arabasına konması ve arabadan alınması sırasında bir çağrış bir bağrış yaşandı ki şaşarsınız. (Hani ambulanslarda olduğu gibi). Her kafadan ayrı bir ses çıkıyordu. Aynı tantana misliyle cenaze toprağa verilirken yaşandı. Ha bu arada artık mezarlar yer kıtlığından iki katlı yapılıyor. Mezarlıkta yan yana açılmış bir sürü ve iki katlı olduğundan bir hayli derin beton mezar yerleri açmışlar.. Fakat mezarlar arasında mesafe iki karış ha var ha yok. Yer kazanacağız diye delikleri çok yakın açmışlar. Açık duran mezarlara düşmemeye dikkat ederek, bir sürü cambazlık yaparak mevtayı toprağa veriyorsunuz. Ama üzerine atacak toprak yok. Çünkü her yer iri taşlar ve beton cürufla doluydu. Toprak kaybolmuş. Beton cürufları kan ter içinde kürekledik. Ortalık toz duman oldu. Üstümüz başımız battı. Herkes savrulan tozu toprağı o sıcakta yuttu. Lahit kapakları eksik çıktı. Onun yerine uydur kıydır tahta kapaklar kondu. Bağrışmalar ve itiş tepiş arasında (önce başını verin, sıkı tutun, kaymasın, yakaladım, tutsana ya) mevta toprağa verildi. Birisi su mezara su dökerken ona da “önce başına dök” diye bağırdılar. Şekilcilik genlerimize kadar işlemiş. (yazarın cevabı: Saygılar Hulki Bey.)

:: emeğinize sağlık
Gönderen: Taner / , Türkiye
6 Ağustos 2010
Yüz yıl savaşlarında fransaya büyük yararlılık gösteren Jan dark bu yobazlar tarafından cadı ilan edildi ve yakıldı. Bu katliamdan uzuncabir süre sonrada azize ilan edildi. Bunların hıristiyanı müslümanı yahudisi hepsi aynı. Ayrıca giyim tarzı insanın inancını derecelendiremez. Türban bir dönem tapınak fahişelerinin kimliğini belirten simge idi de bugün ne oldu. Özügür olan insanların yolunu aydınlatan bilimdir. Bundan sapma toplumun tümüne müdahale eder duruma gelmişse ciddi sorunlar başgösterir. Evet, yazdıklarınıza katılıyorum. Evet, inanç insanın içindedir bunu diğerlerinin gözüne sokmaya kalkışmak tacirliktir. Bunların etkisini kırmak başkalrının doğmalarını dikteedemeyeceği özgür bireyi yaratmak zorunluluktur. (yazarın cevabı: Saygılar Taner.)

:: ...
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
29 Temmuz 2010
Maalesef yazdıklarınız doğru. Maalesef diyorum çünkü tanımladığınız bu tipler bir kanser hücresi gibi topluma hızla yayıldı/yayılıyor. Teşekkürler. Saygılarımla...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın politik olaylar ve görüşler kümesinde bulunan diğer yazıları...
İnci Yumurtlama Yarışı
Öküz Sürülerinin Küresel Möölemesi
Ortadoğuda Fillerin Güreşi
Tayyip Obama Sarıgül
Karşı Saldırı Planı Senaryosu
Herkes Hakettiği Şekilde Yönetilir
Hayır Dedik Arkadaşım...
Ekmeksiz Demokrasi ve Darbenin Ardına Saklananlar
Halk Meclisi Günleri
Abd: Sessiz ve Derinden

Yazarın eleştiri ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
83. Madde
Korkak ve Canavar Eleştirisi
Tılsım-ı Kudret Eleştirisi
Ankara'da Soğuk Gece Eleştirisi
Seninle İlk Defa...
Üç Kitap Eleştirisi
Milliyetçilik Kötüdür
Şiddet İçerikli Bilgisayar Oyunları
Ozanın Şarkısı Eleştirisi
Medeniyet (!)

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Barbar Conan'ın Ölüm Şarkısı [Şiir]
Her İnsan Öldürür Sevdiğini [Şiir]
Tatlı Sert [Öykü]
Zeytin Karası [Öykü]
1996 Yılı [Öykü]
2012: Ölülerin İntikamı [Öykü]
Ufuklar: Kırmızı Bölge - 18 [Öykü]
Althar'ın Akıncıları: Altıngöl ve Ejderha (9. Bölüm - Son - ) [Öykü]
Kovan Savaşları (1. Bölüm) [Öykü]
2012: Ölülerin İntikamı (3) [Öykü]


Levent Ölçer kimdir?

Fantazyada büyü, teknoloji ve aksiyon İldar'da buluşuyor. 07/10/2017 tarihinde şimdi diyebilirim ki neredeyse 2 senedir tek kelime yazmadım. . . 2 senedir yazar tarafım ölü. oysa oldugum şeyler içinde olmayı en sevdiğim şey yazar olmaktı :) Toprağı bol olsun.

Etkilendiği Yazarlar:
Süpermen, Robert E. Howard, Tolkien, Salvatore, Jules Verne, Battalgazi, David Eddings, Michael Moorcock.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Levent Ölçer, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.