Her insanda insanlığın tüm durumları vardır. -Montaigne |
|
||||||||||
|
Roma imparatorluk olmadan önce henüz bir cumhuriyetken en büyük rakibi Akdeniz'deki liman kenti “Kartaca” idi. Romalı senatör Kato, Kartaca'nın Roma için büyük bir tehdit olduğunu senatoya anlatabilmek için konuşmasına her seferinde “Carthago delenda est” (Kartaca yok edilmelidir) söylemi ile başlardı. Öyle ki artık bu Kato için bir saplantı haline gelmiş, senatoda alay konusu bile olmuştu. Fakat son gülen Kato oldu. Tarih Kato'nun haklı olduğunu ortaya çıkardı. Akdeniz'deki ekonomik ve kültürel rekabet diplomatik yollardan çözülemeyince Hannibal komutasındaki Kartaca orduları Roma'ya kadar ilerledi, bir çok katliamlar ve kıyımlar yaşandı, Roma orduları büyük bozguna uğradı. 118 yıl süren savaşlardan sonra (İÖ 264 - İÖ146) Roma güçlükle Kartaca'yı ele geçirdi, kent yakılıp yıkıldı ve tarih sahnesinden silindi. Günümüzün Kartacası İsrail olabilir mi? İsrail Yahudi şeriatı ile yönetilen terörist bir devlettir. Anayasası Tevrattır. Demokrasi sadece bir araçtır, bir tramvaydır. İsrailli korsan yöneticiler çoktan o araçtan inmişlerdir. 31 Mayıs 2010 günü İsrail'in Gazze yardım konvoyuna yaptığı insanlık dışı saldırı, katliam, cinayet, vahşet, barbarlıktır. Bu saldırının ayrıntılarına girmeyeceğim. Ancak şunu söylemek istiyorum: Herşeyin bir zamanı vardır. Zaman itidal zamanı değildir. Mustafa Kemal düşman güçlerine karşı ne itidal, ne hoşgörü, ne de diplomasi göstermiştir. Savaşmıştır. İsrail'in en şiddetli şekilde, gerekirse zorla, gerekirse savaşla cezalandırılması gerekmektedir. Bu işler van minit, tu minitle geçiştirilemez. Ancak, her kim İsrail ile savaşacak ise şu acı gerçeği iyi bilsin: Daha savaş uçakları kalkmadan hava alanlarında yok edilecek, donanmaları denize açılmadan batırılacak, uçaksavarlar çalışmayacak, füze kalkanları çökecek, ordusu harekete geçmeden felç olacaktır. Ordusunun tüm haberleşme sistemi kitlenecek, birlikleri kıpırdayamaz hale gelecektir. Tankların paletleri un ufak olacak, zırhlı birlikleri kurabiye gibi dağılacaktır. O ülkenin ne kadar şanlı bir tarihi olursa olsun, askerleri ne kadar kahraman olurlarsa olsunlar hiç bir şey fark etmeyecektir. Çünkü eğer siz, tüm telekom, iletişim ve haberleşme ağınızı yabancı şirketlere peşkeş çekmişseniz; çünkü eğer siz sözde NATO gücü diye İsrail'in bir numaralı destekçisine ülkenizde üsler vermişseniz; çünkü eğer Muavenet destroyeriniz ortak askeri tatbikat sırasında ABD füzesiyle yanlışlıkla (!) vurulmuşsa; çünkü eğer siyasetçileriniz, iş adamlarınız, asker ve bürokratlarınız ABD ve İsrail ile "al gülüm ver gülüm" çıkar ilişkisi içindeyse; çünkü eğer bir bahaneyle ordunuzun en gizli sırlarını kapsayan “Kozmik Oda”nız deşifre edilmişse; çünkü eğer ordunuzda Sabetayist ve Mason subay ve generaller varsa ve bunlar genel kurmay başkanlığı gibi çok kritik görevlere de rahatça gelebiliyor ve kimse bunu umursamıyorsa; çünkü eğer ABD sizin tüm istihbarat sisteminizi, kalp atışlarınızı, cinsel mahremiyetinizi ve kaçamaklarınızı bile izleyebiliyorsa... sizin savaşı kazanmanız imkansızdır, olanaksızdır, mümkün değildir, beyler, efendiler. En kahraman, en savaşkan, en güçlü ordu bile bu durumda başarılı olamaz. Üç beş çapulcuyla baş edemeyen bir ordu en son teknolojiyle donatılmış bir orduyu yenebilir mi? Gazze yardım konvoyuna yapılan saldırıya eşzamanlı olarak, İskenderun Deniz Üs Komutanlığı'na teröristlerce roketatar ve uzun namlulu silahlarla düzenlenen baskınla (6 asker şehit, 7 asker yaralı) verilmek istenen mesaj işte budur. İmdi ne diyelim? İsrail ile hangi devletin başa çıkabileceğini bilemem ama İsrail bu politikalarını sürdürmeye devam ederse, kendisini çok korkunç bir sonun beklediğini öngörmek için kahin olmaya gerek yoktur. Rüzgar eken fırtına biçer. Fırtına eken, kasırga biçer. Kasırga eken, sonsuz yokoluşu biçecektir. İsrail'in Avrupa Birliği, Ortadoğu ve dünyanın bir çok ülkesinde, hatta o çok güvendikleri Amerika Birleşik Devletlerinde bile Nazi bayraklarının yeniden dalgalanmaya başladığını görmesi yakın bir gelecekte kaçınılmaz olacaktır. Ve maalesef o zaman krematoryumlar sadece tek bir ülkede kurulmayacaktır...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Hulki Can Duru, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |