"Bana ev hikayesinden söz açmayın. Artık benim oraya gideceğim yok!" Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Olayın, “insan sevgisi, halkların kardeşliği, kültürlerin kaynaşması”, vesaire ile ilgisi yok! Kaset ve CD satışları “toprak seviyesinde” seyreden. Yıllardır hiçbir parçası liste başı olamayan, “Biz eskiden, su içerdik testiden” veya “Nerede efendim o eski patlıcan turşuları” muhabbeti türü, eski şarkıları ile milleti artık avutamayan Sezen Aksu işi dökmüş bölücülüğe(!) Tabii “bölücülük” lafın gelişi. Olay tümüyle ticari! Önce İstanbul’daki bir Ermeni Kilisesinin korosu çıktı sahneye. Yaşlı başlı beylerden, sevimli ve hafif tombul bayanlardan kurulmuş bir koroydu. Eh adı üzerinde, kilise korosundan ne beklenirse o kadarını verebildiler Sonra Sezen Aksu çıktı sahneye; hemşehrim bulutların üzerinde uçuyordu. “Niye uçtuğunu” yazmayayım isterseniz. Ama benzeri tür uçuşlar yapanlar, sonunda uzun süre tedavi görmek zorunda kalıyor.. İki parça söyledi pili tükendi. Ne ses kalmış, ne sahne performansı!.. Sonra çıktı ortaya dört gariban Musevi yurttaşımız. Sanırım bu arkadaşlar Musevi düğünlerinde falan çalıyorlar. “Alatura”(bahşiş) ile yetiniyor olmalılar. Hiçbir Musevi bunlara para kaptırmaz. Zaten çıkışta bunlardan biri açmış işporta tezgahını, ev yapımı korsan CD’lerini pazarlamaya çalışıyordu. Boşuna “tüccar millet” dememişler bunlara. Arkadan, Yunanistan’da her tavernada benzerlerini görebileceğiniz türden bir grup çıktı. Orta yaşlı bir karı-koca ve 17 yaşlarında oğullarından oluşan bu üçlü,“bir Yunan tavernası” için fena değildi. Arada, Sezen Aksu çıkıp bir buçuk şarkı söyledi. “Şarkının buçuğu mu oluyor?” diyebilirsiniz. Sesiniz yetmediği için, şarkının yarısında işi vokal yapan kızcağızlardan birine bırakarak kulise kaçarsanız, olur.. Sonra sıra geldi gecenin yıldızlarına: Diyarbakır Belediyesi Çocuk Korosu, iki Kürtçe bir Türkçe şarkı ile geceyi şenlendirdi(!) “Çocuk korosu” bu! Fazla bir şey beklememek lazım. Zaten bizim salak Egeliler alkışlamaya dünden hazırdı. Çocuklar çok mutlu oldular. Sinsi bakışlı bayan koro şefinin mutluluğu ise gözlerinden okunuyordu. Başka şeyler de okunuyordu o gözlerden..... Beyazlara bürünmüş iki adam ve iki çok güzel hanımdan oluşan, “Enderun Korosu” ve Sezen Aksu’nun okuduğu ilahiler ile, ülkemizin Müslüman kesimine de gerekli sinyal verilerek konser sona erdi. Arada mastika oynayan şopar çocuk ile “örtülü ödenek” gibi örtülmüş dansöz ve şarkılara eşlik eden İzmir Devlet Opera ve Bale Orkestrasını da yazmadan geçmeyelim. Şimdi gelelim en hassas noktaya: Konser sırasında Efes Antik Tiyatrosu tam olarak dolmuştu. Hatta ayakta kalanlar, merdivenlere oturanlar bile vardı. Medyamızda, konseri izleyen seyirci sayısı için, 10-12 bin arasında bir rakam telaffuz ediliyor. Bu rakamın organizasyon tarafından medyaya verildiğine şüphe yok. Oysa Efes Antik Tiyatrosunun kapasitesi 25 bin kişi civarındadır. Bilet fiyatlarını göz önüne alırsak, 300 milyar lira gibi bir gelirin vergisinden, devletimizin mahrum kaldığı görülüyor. Bazıları. “insan sevgisi, halkların kardeşliği, kültürlerin kaynaşması” masalının ardına sığınıp yine malı götürüyor... Can Macit
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Can Macit, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |