"Hemen yüzüne gül suyu seperek Leyla'yı ayılttılar." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ Arapça bir kelime olan caminin sözlük anlamı “toplayan”dır. Müslümanların ibadet mekânı olan camiler kulluk görevlerimizi ifa ettiğimiz yerlerdir. Camiler Müslümanlığın şiarıdır. Camiler Müslümanların toplu halde veya tek başına namaz kılıp, ibadet ettikleri umuma açık mübarek mekânlardır. Türkiye’de 80 bin civarında cami bulunmaktadır. Bu camilerin tamamına yakını halkın hayırlarıyla yapılmıştır. Devlet bu camilerin çoğuna imam atıyor ama camilerin elektrik, su, bakım ve onarım giderleri hayırseverler tarafından karşılanıyor. Türkiye’de camiler bir türlü dolmuyor, insanları camilere bir türlü çekemiyoruz. İnsanları toplayan ve aynı kutsal değerler etrafında bir araya getiren camiler günümüzde verimli olarak kullanılmıyor. Bakıyorum da camilerimiz gün boyu bomboş… Vakit namazlarında küçük camilerin ilk safları bile dolmuyor. Bizde sanırım yanlış anlaşılan bir şey var. Camilere haftada bir uğruyor Müslümanlar… İnsanlar camileri cumadan cumaya kullanıyor. Oysa camiler Müslümanların huzur bulduğu, her zaman gelip gittiği yerler olmalıdır. Camiler zenginle fakiri aynı çatı altında birleştiriyor. Birlik ve beraberliğin en güzel provası camilerde gerçekleştiriliyor. Yanlış yerlerde huzur arayanların bir an evvel bu yanlıştan dönüp cemaat şuurunu ve kulluk huzurunu camilerde yaşaması ve yaşatması gerekir. Günümüzde camiler yeterince verimli kullanılmıyor. Camilerin sadece ibadet mekânı olarak değil, eğitim yuvası olarak da kullanılması gerekir. Cumadan cumaya verilen belirli gün ve haftalara dair vaazlarla insanların vicdanlarını besleyemezsiniz. Bazılarının dediği gibi Türkiye’de cami israfı yok, camilerin verimli kullanılamaması meselesi vardır. Türkiye’de yeni camiler yapmaktan daha önemli iş, bu mekânları hakkıyla ve layıkıyla kullanmaktır. Türkiye’de camilerle halkı istenilen düzeyde kucaklaştıramadık. Beş vakit namazını kılanlar da camilere yeterli ilgi göstermiyor. Demek ki cemaatle namaz kılmanın kendi başına namaz kılmaktan 27 kat daha sevaplı olduğu gerçeğini insanlara anlatamadık, bu düşünceyi aşılayamadık. Camilerle cemaati aynı paydada birleştirmedik. Camileri sadece ibadet yeri olarak algıladık. Camileri cumalık ibadet mekânlarına dönüştürdük. Sadece cuma namazını kılmak için bu kadar masrafa gerek var mıydı? Diyanet İşleri Başkanlığı’nın verilerine göre, toplam 76 bin 922 caminin 6 bini atıl durumda, 2 bin 919’u sadece Ramazan aylarında ibadete açılıyor, bin 424 cami ise mevsimlik olarak kullanılıyor. Bin 494 cami kapalı, 9 bin 981 camide ise hiç kadro yok. Bu da gösteriyor ki camiler yeterince ve gereğince kullanılmıyor. İnsanları cem eden(toplayan) camiler Peygamberimiz zamanında meşveret yeri olarak da kullanılırdı. Osmanlı devleti zamanında camiler birer kültür merkezi konumundaydı. Oysa günümüzde camiler sadece ibadet amaçlı kullanılıyor. Toplamda milyonlarca metrekare kapalı alana sahip camileri kendi içine hapsetmek doğru değildir. Günümüzde özellikle merkezi camiler eğitim amaçlı kullanılabilir. Camilerde zengin kütüphaneler oluşturulabilir. Bu kütüphaneler halkın istifadesine sunulabilir. Bu mekânlar elden geçirilip yeniden yapılandırılarak buralarda hat, tezhip, ebru gibi İslam sanatları kursları verilebilir. Camilerde sadece imamlar vaaz verecek diye bir şart yoktur. Alanlarında uzman kişiler, cami ortamına uygun düşen konularda cemaati bilgilendirebilirler. Böylelikle cemaatin ufkunu genişletebiliriz. Her hafta aynı konuları tekrar tekrar dinlemekten bıkan cemaat camiye daha pozitif bir gözle bakmaya başlar. Farklı simalar cemaat üzerinde daha büyük etki bırakabilir. İstanbul’da görev yaptığı camiyi eğitime ve sosyal hayata açan Ahmet Yüter adlı değerli aydın bir imam var. Yüter, Topkapı Teknik Oto Sanayi Sitesi Çinili Camii’nde her cuma günü, namazdan sonra yaklaşık üç bin kişiyi bilim dünyasının önde gelen isimleriyle buluşturuyor. Bugüne değin Mim Kemal Öke’den Yavuz Bülent Bakiler’e kadar onlarca isim cemaate bilgi ve tecrübelerini aktarmış. Ahmet Yüter daha sonra bu konferansları yazıya dökerek kitaplaştırmış. Yüter’in bu faaliyetlerini duyanlar cumaları bu camiye koşuyor. Aslında diğer imamlarımız da camileri ilim, irfan ve kültür akademilerine çevirebilirler.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.Nihat MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |