"Bilmezlik ile ne hoştum; hayalimde ne güzellik, ne de aşk vardı." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ Köprübaşı’mızın değerli simalarından biri olan Ahmet Hilmi İmamoğlu’nu 31 Mayıs günü kaybetmiştik. Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyelerinden olan ve uzun yıllardan beri eğitim camiasına hizmet eden İmamoğlu’nun çok geniş bir dost çevresi vardı. Buna cenazesinde bizzat şahit olmuştuk. Şiddetli bir yağmurda ebedî istirahatgâhına gönderdiğimiz Ahmet Hilmi Hocamızı binlerce insan son yolculuğuna uğurlamıştı. Bu insanların çoğu onun öğrencisiydi. Duyan herkes son vazifeye koşmuştu. Merhum Ahmet Hilmi İmamoğlu’nun ölümünden bugüne kadar 22 gün geçti. Şayet yaşasaydı 22 Haziran’da 63. doğum gününü dostlarıyla kutlayacaktı. 63 yaş aynı zamanda ‘peygamber yaşı’ olarak da adlandırılır. Bilindiği gibi Resulullah Efendimiz 63 yaşında ebedî âleme göç etmişti. O, bugün hayatta olsaydı peygamber yaşına erişecekti. Ama ömrü buna yetmedi. 22 Haziran 2008 Pazar günü KTÜ Fen Edebiyat Fakültesi amfisinde öğretmen arkadaşları, mesai dostları ve özenle yetiştiği öğrencileri amfiyi doldurmuştu. Hepsinin çehresinde bir burukluğun esintisi vardı. Henüz alışamamıştılar hocalarının yokluğuna. Merhum Ahmet Hilmi İmamoğlu’nun 63. doğum günü programı İmamoğlu ailesinin hazırlamış olduğu “Ahmet Hilmi İmamoğlu’nun Yaşam Öyküsü” slâydıyla başladı. Özenle hazırlanan ve doğumundan ölümüne kadar geçen 62 yıllık süreci anlatan slâyt gösterisi buruk bir havada izlendi. Çocukluğu, ilk gençlik yılları, askerliği, ilk öğretmenlik yılları, Trabzon İmam-Hatip Lisesi’nde geçen günler, Eğitim Enstitüsü Müdürlüğü dönemleri, Almanya’da öğretmen olarak geçirdiği altı yıl, Fatih Eğitim Fakültesi seneleri, Fen Edebiyat Fakültesi’nde devam eden öğretmenlik zamanları ve hastalığının iyice müzminleştiği talihsiz seneler… Bunların hepsi kare kare fotoğraflarla salondaki mahzun dinleyicilere sunuldu. Hayat serüvenini özetleyen gösteriden sonra Almanya’da ve Trabzon’da yanı başında olan kıymetli mesai arkadaşı Prof. Dr. Ali Çelik, merhum İmamoğlu’na dair hatıralarını ıslak gözlerle aktardı. Onun ardından Prof. Dr. Nazan Bekiroğlu, değerli mesai arkadaşı Ahmet Hilmi Bey’le ilgili duygularını olanca güzelliğiyle ve şiirsel bir üslupla kaleme aldığı yazısından salondaki haziruna okudu. Bu soyut ve şiirsel ifadeler bir dostun bir dosta vefasını yansıtıyordu aynı zamanda. Bu tesirli konuşmadan sonra yine merhumun mesai arkadaşlarından Enver Okur, arkadaşı İmamoğlu’yla ilgili ortak anılarına yer verdi. Titrek bir sesle, ağlamaklı gözlerle anlatılan hatıralar salondaki hüznü iyice artırdı. Onun ardından yine çalışma arkadaşlarından Mehmet Okutan söz alıp merhumu anlatmaya çalıştı. Ebediyete göçen Ahmet Hilmi İmamoğlu’nun değer verdiği kurumların başında aile geliyordu. O, ailesine çok düşkündü. Çok iyi bir aile babasıydı. İnanıyorum ki yetiştirdiği beş çocuk onun adını unutturmayacaktır. Anma programında aileyi temsilen ilk olarak kızı Elif söz aldı. Babasının yokluğunda ona dair hislerini bir mektup şeklinde bir araya getirmişti. Babasına duyduğu hasreti kelimelere döken Elif’in mektubu herkesi derinden etkiledi. Onun ardından İmamoğlu’nun büyük kızı Elvan söz aldı. Üzüntüsü sesine yansıyan Elvan Hanım, babasının Almanya’da olduğu yıllarda kendisine gönderdiği sevgi dolu bir mektubu salondakilerle paylaştı. İmamoğlu Almanya’da iken Ender adlı oğlunu ve Elvan adlı kızını, tahsilleri devam ettiği için Türkiye’de bırakmıştı. Bu mektuplar hasreti ilmek ilmek işlemişti. Mevzu Ahmet İmamoğlu olunca herkesin söyleyeceği birkaç söz vardı. Nitekim bu anma programında da öyle oldu. Kadim dostlarından Şükrü Öztürk, A. Zafer Özdemir, Trabzon İmam-Hatip Lisesi Müdürü öğrencisi Zekeriya Taşan, akrabası Prof. Dr. H. İbrahim İmamoğlu ve KTÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kenan İnan; hocaların hocası merhum Ahmet Hilmi İmamoğlu’na dair duygu ve hatıralarını dinleyicilerle paylaştılar. Ahmet Hoca’nın 63. doğum yıldönümünün sonunda büyük oğlu Ender İmamoğlu söz aldı. Babasına duyduğu sevgiyi hatıralarla besleyerek aktardı. Böylece merhum, ölümünden 22 gün sonra hatırlandı. Bu program vefa duygusunun ölmediğini açıkça gösterdi.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.Nihat MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |