Yalnızca sevgiyi öğret, çünkü sen osun. -Anonim |
|
||||||||||
|
M.NİHAT MALKOÇ Sürmene’m!… Sürmene’m!… Âh Sürmene’m!... Her gece yarısı girersin rüyalarıma… Tam orta yerinden ikiye bölersin uykularımı. Aydınlatırsın gecenin zifiri karanlığını. Umutlarımın çıkınında en muteber azık olursun. Hasretin aklımı çevirir yangın yerine. Annemsin, babamsın, kavgam ve de sevdamsın. Şimdi senin o berrak hatıralarının aydınlığında gecelere tafra satarım. Çay toplayan kınalı eller çaya değil, sanki umuda uzanır. “Fındık dalda tekleme/Kız saçların ekleme/ Ayrıldık Sürmene’den/Gelir diye bekleme” türküsü kulaklarıma değince hasretin közü yakar yüreğimi. Gecenin sessizliğinde “Oy benum sevduceğum, olur mi boyle keder?/ Of-Sürmene yaylası on beş doktora bedel” türküsü gramofondan yüreklere dağılır. Âh yaylalarımız, hele yaylalarımız, onları tarif etmede aciz kalır en zengin lügatler bile. Bahçelerinde bin bir çeşit çiçek yetişir. Bir eczaneyi çağrıştırır şifa dağıtan çiçekler… Çiçek deyince Nazım Bilgin gelir aklıma. Sürmene yaylalarının buz gibi pınarlarından su değil, sanki sağlık akar zamana. Yücelerde hâlâ karı erimemiştir Madur dağının… Heybetli heybetli bakar önünde sıralanan yaylalara… Göç zamanı yaşlısı genci, kızı kızanı düşer yollara. Türküler eşliğinde yollar menzile varır. Yollar ki hepsinde hatıralar saklıdır. Bu yollar nice insanı hayat değirmeninde öğüttü. Yollar yılları da yürütür peşi sıra… Ta ki hayatın çıkış kapısına kadar… Sürmene’m!… Sürmene’m!… Âh Sürmene’m!... Evlatların bir somun ekmeğin peşine düştü yâd ellere… Şimdi hepsinin yüreğinde hasretin izi var. Büyük şehirlerin yalnızlığında apartmanlar arasında toprak kokusuna hasret büyüyen denizin çocukları seni ancak yazdan yaza görebiliyor. Yıllar geçmiş olduğu halde henüz mübarek toprağına basma şerefini yaşayamayanlar az değil. Onların gönülleri çoraklaşmış bahçelerden farksızdır. Hepsinde de acının nasırlı ellerinin tırnak izleri var. Yazdan yaza memlekete turist olarak gitmek yüreğe düşen acıların en ağırı olsa gerek. Doğduğumuz topraklar doyduğumuz topraklar olamayınca doyduğumuz toprakları doğduğumuz eşsiz topraklara tercih eder olduk. Bu kurşundan sıkleti taşıyamaz her gönül… Memleket insanı geçinme hesabı yapa yapa matematikçiye dönse de soluğu gurbette almaya mahkûmdur. Zonguldak’tan İstanbul’a, Bursa’dan Gebze’ye kadar uzanır hasret köprüleri. Yarısı sılada, yarısı gurbette kalan yürekler tam orta yerinden ikiye bölünür. Özlemin fitili yanar ayrılıkların şafağında. İşte o zaman şu dizeler dökülür mahzun dudaklardan: “Hasret beni cayır cayır yakarken Bedenimde buzdan bir el yürüyor. Hayaline çılgın çılgın bakarken Kapanası gözümü kan bürüyor.” Sürmene’m!… Sürmene’m!… Âh Sürmene’m!... Nasıl unuturum nenemlan bizum derelerde yıkadığımız çamaşırları. Makine vardı da biz mi yıkamamıştık. Karadere’de tuttuğumuz balıkları övüne övüne birbirimize anlatırken işin içine yalan karışır, balıklar da yılan kadar uzardı. Karacehennem’de sulara bırakırdık hayallerimizi. Arkamıza bakmadan uzaklaşırdık enginlere. Utangaç olanlar dizliklerle, perdeyi yırtan küçüklerse anadan doğma, üryan üryan yüzerdi mavi sularda. Mayo mu vardı Allah aşkına? Vardı da biz mi kullanmazdık? Kaybolur diye kara lastiklerini beline bağlayıp yüzenler bile olurdu. O günlere dair hatıralar hafızamda yeşerince hüzün bulutları gözbebeklerimde yuvalanır. Bu demlerde kirpiklerim ıslansa da yüreğimdeki irade biraz daha çelikleşir, daha da güçlenirim. Paramız yoktu ama gençliğimiz, harbi delikanlılığımız vardı. Şimdi bulutlu gözlerle albümlerin tozlu sayfalarında seyrediyorum seni. Şirin bir köy evinin sofasına bırakıyorum bakir düşlerimi. Ruhumu kanatıyor iki tarafı keskin bir bıçağı andıran gurbetin kahrı. ‘Ya tahammül ya sefer’ diyor içimden bir ses. ‘Ne tahammül mümkün ne sefer…’ diye bir fısıltıyla karşılık buluyor içimi kemiren sualler. Seni çok özlüyorum…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © M.Nihat MALKOÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |