• ÝzEdebiyat > Ýnceleme > 7nci Sanat (Sinema) |
1
|
|
|
|
“Delilik, tek tek insanlarda pek seyrektir; ama gruplarda, partilerde, halk arasýnda, çaðlarda kural olarak bulunur.”
(Friedrich Nietzsche, “Tan Kýzýllýðý”) |
|
2
|
|
|
|
Leo is actuaaly a True environmentalist and first of all he founded his own fountation while turning the tears of the audience into a flood with the charecter of Jack dawson which he played in Di caprio titanic in.... |
|
3
|
|
|
|
Ama seyir de yeteri kadar yorgunluk verici bir þeydir yeri gelince. Ve “Taciu, Venedik’te ölmek için en güzel sebeptir” o unutulmaz ve bütün aþklarýn özeti olabilecek cümleyle. |
|
4
|
|
|
|
bir gün sette çalýþýrken benim sýgaram bitmiþti. set iþçilerinden birini kartonla sigara almaya taksim’e gönderdim. yemekten sonra caným sýgara istedi. ama sýgara yoktu. .. |
|
5
|
|
|
|
Senaryosunu Barýþ Pirhasan’ýn yazdýðý ve Türkiye’deki ender sürrealist filmlerden - belki de zaman ve mekandaki kaydýrmayý ve gerçekliðin üst gerçekliðe dönüþümünü göz önüne alýrsak tek sürrealist Türk filmi! - olan Aaah Belinda, pek çok detayý içinde barýndan ve farklý yaklaþýmlarla çözümlemeye imkan tanýyan, deðerli bir Türk filmi. |
|
6
|
|
|
|
Hayatý seç. Bir meslek seç. Bir kariyer seç. Kocaman b.ktan bir televizyon seç. Otomatik çamaþýr makinelerini, arabalarý cd çalarlarý ve elektrikli konserve açacaklarýný seç. Saðlýklý olmayý, düþük kolesterolü ve diþ sigortaný seç. Geri ödemesi en az olan banka faizini seç. Ufacýk bir ev seç. Arkadaþlarýný seç. Ýyi bir tatili ve bavulu akýllýca doldurmayý seç. Üç odalý evini en güzel kumaþlarla donatmayý seç. Kendi iþini kendin görmeyi ve Pazar sabahý ne b.k olduðunu düþünmeyi seç. Beyni uyuþturan, ruhunu ezen þov programlarýný seyrederken, b.ktan yiyeceklerle týkýnacaðýn televizyon karþýsýndaki koltuðunu seç. Sonunda da, sefil bir evde yalnýz baþýna geberip giderken, yerini, senin yerine geçmek için, seni kandýran bencil i.nelere býrakmayý seç. Çürüyüp gitmeyi ve yetiþtirdiðin gerzek veletlere rezil olacak biçimde kendi altýna etmeyi seç. Geleceði seç. Hayatý seç... |
|
7
|
|
|
|
Yeþilçam Çýkmazý’nýn “artýk iþ yok” diye kývranan insanlarý bir yana, Yeni Türk Sinemasý artýk daha rahat ve emin adýmlarla yolunda ilerliyor. Ama nereye kadar? Yeni yapýmlar, bazen bizleri Yeþilçam Sokaðý’na götürse bile “iy |
|
8
|
|
|
|
Yönetmen James McTeigue, iktidarýn mevcut yönetimiyle skolastik dönemi hatýrlattýðý filmde, çoðunlukla düþük kontrastlardaki renk kullanýmý ve yarattýðý karanlýk atmosferle de aslýnda bir nevi neo-skolastik dönemin mekansal yansýmasýný gösteriyor. |
|
9
|
|
|
|
Amerikalý yazar John Steinbeck’in Pulitzer ödüllü, 1929 ve sonrasýndaki Büyük Bunalým (Great Depression) yýllarýný fon alan oylumlu, iç burkan romanýndan uyarlanan The Grapes of Wrath (1940, Gazap Üzümleri); metne (text) genel olarak sâdýk kalsa da nihaî sonu itibariyle iyimser (optimist) vizyonunu koruyan ve bu baðlamda da bireyin varlýðýna, aidiyetine bir liberal olarak saygý duyan yönetmen John Ford’un Amerikan halkýna olan güvenini, hayranlýðýný ortaya koyan çok etkileyici bir sinema klasiði... |
|
10
|
|
|
|
Yaðdýðýnda, sýcak bir þeyler içip gevþetip, dýþarýyý seyretmek için evde kalma isteðini kýþkýrtan yaðmur, bir baþkasý için evini laðým sularýndan kurtarma çabasý ile soluk soluða sýrýlsýklam býrakabilir. Bu sadece zengin ve fakir arasýndaki ayrým olamaz. Öyle olsaydý bütün ihtiyaç sahiplerinin birbirini anlamasý gerekirdi. Oysa ki ev sahibi misafiri sevmez, misafir de misafiri sevmez gibi sanki. |
|
11
|
|
|
|
Jean Vigo; anlatacak derdi ve özgün söylemi olanlara vermiþ olduðu ilham ve despot yönetimleri sürekli yererek, özgürlüðe ve insanlýða olan inancý ile bugün sinemanýn ölümsüz yüzleri arasýna çoktan girdi. |
|
12
|
|
|
|
Türk sinemasýnýn ve milyonlarca izleyicinin, Þener ÞEN’e kayýtsýz kalmayýþý ve minnettarlýðý, hiçbir þekilde bir tesadüf deðildir... |
|
13
|
|
|
|
Zeki Demirkubuz son dönem baðýmsýz, minimalist Türk sinemasýnýn, çoðunlukla toplumun dýþýna itilmiþ erkeklerin gözüyle hayatýn, aþkýn, tutkunun, nefretin, ihanetin, kýsacasý insan doðasýnýn anlatýldýðý karanlýk, kirli ve gerçekçi filmlerinin yönetmeni… |
|
14
|
|
|
|
Dünya üç kutuplu bir eksene ayrýlmýþtýr. Avrasya, Doðu Asya ve Okyanusya þeklinde. Görünüþ itibariyle üç kutuplu gözükse de aslýnda anlatýlan tek kutuplu bir dünyanýn yansýmasýdýr. |
|
15
|
|
|
|
Çoðunluk, Türkiye toplumunda etnik ve dinsel manada sayýsal çoðunluða sahip Sünni-Türk kitleye ayna tutuyor. Son yýllarda artan toplumsal kutuplaþmanýn günlük hayat nasýl yansýdýðýný ve sirayet ettiðini gösteriyor.”Öteki” ne karþý artýk kanýksanmýþ, sýradanlaþmýþ bir tavýr alýþ þekli olan zenofobinin ( yabancý düþmanlýðý ) korkutucu boyutlara ulaþtýðýný ve toplumu militaristleþtirdiðini sarih bir biçimde ortaya koyuyor. Zenofobiye paralel olarak geliþen ve ‘sýradan faþizm’ þeklinde tanýmlanan günlük hayattaki ýrkçýlýk, dýþlayýcýlýk ve ötekileþtirme gibi tezahürler bütün çarpýcýlýðýyla iþleniyor. |
|
16
|
|
|
|
A Clockwork Orange’ýn kesin ve net bir biçimde sorduðu sorular/çaðrýþtýrdýðý konular iþte bu aþamada yüzeye çýkýyor. Ait olduðu sosyal sýnýf gözetilmeksizin toplumu oluþturan ya da toplum dýþýndaki öznelerin düþünme kalýplarýna, benimsemiþ bulunduklarý kimliklerine dýþ ve kontrol edici bir tahakküm/müdahale gerekli midir? Bu tür bir müdahale nasýl sonuçlar doðurabilir? Dýþarýdan müdahaleye maruz kalan bireyler ne kadar özgür olabilirler? Bu ve buna benzer uygulamalar devlet erkinin asal görevleri arasýnda kabul edilebilir mi? |
|
17
|
|
|
|
Film, genel itibarýyla beni çok etkiledi. Her ne kadar, bazý sahnelerinde “bir dakika! kýzýn bacaklarý nereye kayboldu?” gibi düþüncelere kapýldýysam da genel itibarýyla dozu yüksek olan erotizm, rahatsýz edici gelmedi bana; yine de yaþ sýnýrýna kesinlikle uyulmasý gereken bir film.
|
|
18
|
|
|
|
Soru:
“Kadýnlar erkeklerden daha mý duygusallar sizce?”
Yanýt bu kez belkide filmin finaline ýþýk tutacak cinsten; ama son kertede ironik:
“Duygu sadece pek az kadýnýn karþýlayabileceði bir lüks.” |
|
19
|
|
|
|
16 yaþýnda okulu býrakan, 17 yaþýnda ilk kýsa filmini çeken, 22’sine geldiðinde ise ilk uzun metrajý olan Boy Meets Girl’e imza atan Leos Carax; kuþkusuz Fransa’nýn en ilginç yönetmenlerinden biridir. Fransýz Yeni Dalgasý’ndan kalan mirasý sahiplenen yönetmen, en çok da Jean-Luc Godard’la arasýnda girift bir bað kurar. |
|
20
|
|
|
|
Siyah, beyaz filmler zamanýndan tanýrdým Yýlmaz Duru’ yu. Tanýrdým derken doðal olarak sinema perdelerinde oynayan filmlerinden söz ediyorum... |
|