Ölümden önce yaşam var mı? -Duvaryazısı |
|
||||||||||
|
Seval Deniz Karahaliloğlu ‘İyi tiyatro, kaliteli oyun, büyük bir şiirdir.’ diyor Prof. Dr. Özdemir Nutku. Katıldığı ‘2. İzmir Uluslararası Şiir Buluşmasında’ disiplinler arası etkileşim üzerine konuşurken. Tiyatro ve şiir arasındaki ilişkiyi, işte bu kadar öz ve sade bir dille tanımlıyor. Dört gün boyunca, Avrupa’dan ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen 80 şairin katıldığı ‘Şiir Buluşmasında’ sadece şiir konuşulmadı. Şiirin diğer sanat disiplinleriyle olan ilişkileri, başta tiyatro olmak üzere, müzik, fotoğraf, karikatür, resim, sinema ve heykel gibi çok farklı sanat dallarıyla olan etkileşimi tartışıldı. Şiir okumaları, teyatral sahne gösterileri, paneller, müzik şiir dinletileri, konserler ve fotoğraf sergisi gibi etkinlikler, Anadolu’nun dört bir yanından ve Avrupa’dan gelen şairleri bir araya getirdi. İzmir Konak Belediyesi ve Uluslararası PEN kulüpleri Türkiye Merkezi tarafından düzenlenen ‘Şiir Buluşmasına’, gözlemci olarak, tiyatro eleştirmenleri, tiyatro oyuncuları, dergi yöneticileri, edebiyatçılar, yazarlar, çizerler, müzisyenler, sinemacılar ve fotoğraf sanatçıları da katıldı. Tabii ki ortak konu yine edebiyat, şiir ve şiirin diğer sanat dallarıyla olan etkileşimleriydi. Şiir buluşmasının ‘fikir babası’ İzmir Konak Belediye Başkanı Muzaffer Tunçağ’ın girişimiyle ve PEN Yazarlar Derneği’nin ortak çalışmasıyla gerçekleştirilen etkinliğe, Uluslararası PEN Kulüpleri İzmir Temsilcisi Dinçer Sezgin, şair Cevat Çapan, şair Ataol Behramoğlu, yazar Bekir Yurdakul, çevirmen Gertrude Durusoy olmak üzere çok sayıda insanın büyük emeği geçti. Şiirle beslenen ve beslendikçe zenginleşen sanat disiplinlerinden örneklerin de sergilendiği etkinlikte, içindeki şiiri en çok hisseden sanat dallarından biri de kuşkusuz tiyatroydu. Türk Tiyatrosu’nun yaşayan en önemli isimlerinden bir olan Prof. Dr. Özdemir Nutku, konuşmacı olarak katıldığı oturumda ‘tiyatronun başlangıcı şiirdir’ diye söze başladı. ‘Sistematik bir düzleme oturtulması, Diyonisos ayinleriyle başlayan tiyatro, iyi yapıldığında büyük bir şiirdir. Tiyatro dili ilk önce uyaklı olarak yazılmıştır. Tiyatroda, şiirin önemli bir rolü vardır. Çünkü bir hareketi canlandıracağı, söze dinamizm katacağı için şiirin önemi büyüktür. Tiyatroda şiiri Roma döneminde Seneca da denemiştir ama Shakespeare’a kadar hiçbir tiyatro yazarı şiirde dinamizmi yakalayamamıştır. Oyuncuyu harekete geçiren sözcükleri, Shakespeare çok iyi kullanmış. Şiirde görselliği yakalamış. O dönemde, oyuncuya sahnede rolünü canlandırmasında yardımcı olacak, özel tiyatro ışığı ve efektleri yok. Bütün her şey oyuncuya ve şiirdeki sözcüklerin seçimine kalıyor. Sadece, çıplak bir sahne ve oyuncu var. Yani, iş oyuncunun rolünü canlandırabilme yeteneğine kalıyor. Çıplak sahnede oyuncu, olayı canlandırabilmek için sözcükleri kullanacak. Bu durumda, şiirdeki sözcüklerin seçimi tiyatroda oyunun harekete geçirilmesi ve dinamizmin yakalanması bakımından çok önemli. İşte şiir, bu nedenle tiyatronun başlangıcıdır.’ ‘Shakespeare’den sonra, şiir giderek düz yazıya dönüşmeye başlamıştır. 20. yüzyılda ise tümüyle düz yazıya dönmüştür. Garcia Lorca gibi önemli yazarların, oyunun atmosferini yakalayabilmek için seçtiği imgeler, sahnede harekete dönüşür. Bu, Anton Çehov’un oyunlarında kendini içsel bir şiir olarak gösteriri. Çehov, oyunun dinamizmini bu içsel şiirle yakalar. Çehov’un oyunlarının içine girdikçe, daha derin ve daha şiirsel bir yapıyla karşılaşılır. Lorca, Çehov, Yeats ve Synge oyunlarında, şiirsel teyatral bir dil yakalamışlardır. Oyunlar, düz yazı olarak kaleme alınmıştır ama şiirsel bir yapı taşır. İçsel dinamizmi, derinleşen bir şiirsellikle birlikte büyülü bir atmosfer yakalarlar. Yine oyun yazarlarından Bertolt Brecht’in oyunlarının ise eleştirel ve şiirli bir yapısı vardır. Mesela ‘Cesaret Ana’ oyununda, cesaret ana bütün cepheleri dolaşır, karaborsacılık yapar ve hayatını böyle kazanmaya çalışır. Çocuklarını tek tek savaşta kaybeder. Buna rağmen ‘Cesaret Ana’ cepheden cepheye koşarak ticarete devam eder. Öte yandan, tiyatroda şiir en yoğun olarak Anton Çehov’un oyunlarında hissedilir. Çehov’un oyunlarındaki şiirselliği ortaya çıkarmadıkça, oyun sıkıcı hale gelir. Oyunun müziğini yakalayabilmek için oyunun şiirini yakalayabilmek gerekir. Tiyatronun esası şiirdir. Sözcükleri harekete geçirdiği ve eyleme dönüştürdüğü için şiirsiz bir tiyatro düşünülemez.’ Uluslararası PEN Türkiye Merkezi Başkanı yazar Vecdi Sayar, ‘dünya şiir gününde’, şairlere, sanatçılara ve bütün aydınlara seslenen bir konuşma yaptı. Yazar, çevirmen Talat Sait Halman’ın dilimize kazandırdığı büyük tiyatro ustası William Shakespeare’in 55. sonesini okudu. Vecdi Sayar yaptığı konuşmada, toplumda son dönemlerde yaşanan kaos ortamına değinerek, ‘Zor günlerden geçiyoruz’ diye söze başladı. ‘Kötü günlerden…Şiirin unutulduğu, vahşetin egemen olduğu bir dünyaya alışmamız isteniyor. Ama alışmamakta direnenler, karşı koyanlarda var hala… En başta şairler… ‘Dünya Şiir Günü’’nde büyük ozan Shakespeare’in 55. Sonesi’ni anımsamamak elde mi? Ne yaldızlı hükümdar anıtları, ne mermer Ömür süremez benim güçlü şiirim kadar; Seni pasaklı zaman pis bir mezara gömer, Ama satırlarımda güzelliğin ışıldar. Savaşlar tepetaklak devirir heykelleri, Çökertir boğuşanlar yapı demez, sur demez, Ama Mars’ın kılıcı, cengin ateş selleri Şiirimde yaşayan anını yok edemez. Ölüme ve her şeyi unutturan düşmana Karşı koyacaksın sen; yeryüzünü mahşere Yaklaştıran çağların gözünde bile sana Bir yer var övgüm seni çıkarttıkça göklere. Dirilip kalkıncaya kadar mahşer gününde, Yaşarsın şiirimle sevenlerin gönlünde. (Çeviren: Talat Sait Halman) ‘2. İzmir Uluslararası Şiir Buluşması’nda, Prof. Dr. Özdemir Nutku’nun hazırladığı, ‘tiyatro ve şiir ilişkisini’ konu alan araştırma ve Dünya Şiir Günü’nde Vecdi Sayar’ın okuduğu William Shakespeare’in 55. Sonesi, yaşadığımız zor zamanlarda, tiyatro ve şiir dayanışmasının yanı sıra, sanatçıların, aydınların birlikteliğini göstermesi bakımından da çok düşündürücüydü.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Seval Deniz Karahaliloğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |