..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Yaşam hoştur, ölüm rahat ve huzurludur. Zor olan geçiştir. -Asimov
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Anılar > Kâmuran Esen




22 Ocak 2006
Bizim Evin Balkonundan Bakınca / Anı  
Öğrtemenlik yıllarıma ait bir anı.

Kâmuran Esen


İlle de sevgi.....


:CBBH:
1986-1987 Öğretim Yılıydı. Kendi isteğimle, Karataş Köyü İlkokulu’ndan Mudurnu’daki Dumlupınar İlkokulu’na atanmıştım. O zamanlar beş yıldı ilk öğretim. Okulun adı da şimdiki gibi “İlköğretim “ değil, “İlkokul” du.

Karataş’ taki öğrencilerimden ayrılmak elbette ki çok zor oldu. Ancak, merkezdeki bir okula atanmak benim için sevindiriciydi. Çünkü köyde yalnızdım. Başbaşa verip daha verimli çalışmalar yapabileceğim arkadaşım yoktu. Öğrenci sayısı da azdı köyde. Herhangi bir sosyal etkinlik yapamıyordum bu yüzden. Hem yeterli sayıda öğrencim yoktu, hem de yeterli olanak. Yapmak istediklerimin çoğunu yapamıyordum. Yıllardır hep bir halkoyunları ekibi kurmayı hayal ediyordum Televizyonda verilen halkoyunlarını devamlı kasete alıyordum bu amaçla.

Köy ilkokulunda bunu gerçekleştirmek zordu. Hele o günki olanaklarla. Kasetleri öğrencilere izlettirmek için bir video, bir televizyon bile yoktu. Öğrenci sayısı da kafi değildi, böyle bir ekip kurmak için. Oysa, kasabadaki bir okulda bu imkânı bulabilecektim.

On - oniki öğretmen vardı atandığım okulda. Her birimiz bir fikir üretirsek, elele verirsek, yardımlaşırsak; çok şey yapabilirdik. İşte bu umutlarla Dumlupınar İlkokulu’nda göreve başladım. Yapmayı düşündüğüm birçok sosyal etkinliği bu okulda , arkadaşlarımın da katkısıyla yapabilecektim.

24 Kasım Öğretmenler Günüydü. Böyle özel bir günde yeni görevime başladım. Yıllardır köyde tek başına öğretmenlik yaptıktan sonra, birçok öğretmenle birlikte çalışacak olmak bana çok cazip geldi. Artık tenefüslerde sıkılmayacaktım. Takıldığım bir konu olursa, etrafımda bana yardımcı olacak birini mutlaka bulabilecektim.

Hayal kırıklığına uğramam uzun sürmedi. Daha ilk günden moralim bozuldu. Okuldaki tüm sınıflar iki şubeydi. Sadece dördüncü sınıf tek şubeydi. Bu durumda, dördüncü sınıf ikiye bölünecekti. Bölünen bu sınıfın diğer öğretmeni ben olacaktım. Ancak bana verilecek bir dershane yoktu. Normal bir sınıfın ancak üçte biri büyüklüğünde bir oda vardı. Mecburen bu oda, benim sınıfım olacaktı. Depo olarak kullanılan bu oda boşaltıldı. Artık kullanılamayacak durumda olduğu için bu boş odaya kaldırılan masa ve sıralar çıkarıldı, dershaneye konuldu. Ancak sekiz veya dokuz sıra konulabilirdi dershaneye. Her sıraya iki öğrenci oturabileceğine göre, bölünecek sınıftan onaltı, onyedi öğrenci verilecekti bana.

Bölünecek olan dördüncü sınıfın öğretmeni, müdür vekili ve ben sınıfa girdik. Sınıfın öğretmeni öğrencilere durumu açıkladı. Ben yeni gelen öğretmendim, arkadaşım ise öğrencilerin öğretmeniydi. Kendimi üvey anne gibi hissediyordum. Arkadaşım, bazı öğrencilerin isimlerini söyledi. İsimleri söylenenler tahtaya çıktılar. Bu öğrenciler bana verilecek öğrencilerdi. Öğretmenleri daha önce başka okula atandığı için bu sınıfa sonradan gelmişlerdi. Ayrıca, bir üst sınıfa geçemeyip de bu sınıfa gelen, yani sınıfta kalan öğrencilerdi bir kısmı da.

Tahtaya çıkan bu öğrenciler bana ürkek ürkek bakıyorlardı. Beni istemedikleri her hallerinden belli oluyordu. Birkaçı da açık açık , eski öğretmenlerinden ayrılmak istemediklerini söylüyorlardı. Sınıf bölünürken benim orada bulunmam ne kadar yanlıştı. Bu hataya nasıl düşmüştüm! Sınıfın bölünme şekli de yanlıştı. Örneğin, kura çekilmeliydi. Hadi bunu ben düşünememiştim; müdür vekili ve öğretmen arkadaşım da mı düşünememişti? Ama olan olmuştu bir kere. Geriye dönüş yoktu.

Bana verilen öğrencileri peşime takıp sınıfıma geldim. Masa ve sıralardan , sınıfta gezecek yer kalmamıştı. O kadar küçüktü sınıf. Kapıdan girip bir adım attığınızda, öğrenci masaları başlıyordu. Masaların bazısı çok alçak, bazısı çok yüksekti. Kullanılamayacak kadar eskiydi. Masalarda budak delikleri vardı.Yazı tahtası ile öğrenci masaları arasında yarım metre mesafe ancak vardı . Sınıfın görüntüsü, insanın içini karartıyordu. Tavana bitişik küçücük bir pencere, sınıfı aydınlatmaya kâfi gelmiyordu. Gün ışığıyla bu sınıfta ders yapılamazdı.

Sınıfa girdiğimizde, öğrencilerden birkaçı ağlıyordu; ayrıldıkları öğretmenleri için. Bazıları bana kötü kötü bakıyorlardı. Beni istemediklerini belli ediyorlardı. Daha dün, köyümdeki okulda, öğrencileri tarafından sevilen ben, burada istenmeyen öğretmen durumuna düşmüştüm. Orada arkamdan ağlayan çocuklar bırakmıştım. Burada ise beni istemeyen öğrencilerin öğretmeni olmuştum. Bu çocuklara kendimi nasıl sevdirecektim? Onlar, ayrıldıkları öğretmenlerini istiyorlardı. Ben de ayrıldığım öğrencilerimi düşünüyordum.

Onlara kendimi tanıttım. Öğrenciler de sırayla kendilerini tanıttılar. Hepsinin yüzünde hüzün vardı. Birkaçı uzun süre ağlamasını sürdürdü. Bu durumda bir şeyler söylemem gerekiyordu. Ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Onların beni istemez tavırları karşısında âdeta ezilmiştim. Şevkim kırılmıştı. İstenmediğim bir sınıfta ne işim vardı? Keşke buraya hiç gelmeseydim. Köy ilkokulunda, beni seven öğrencilerimle kalsaydım.

Kendimi toparlamaya çalıştım. “ Çocuklar” dedim. “Öğretmeninizden ayrıldığınız için üzgünsünüz. Sizi anlıyorum. Ama öğretmeniniz yine bu okulda. Onu her zaman görebileceksiniz. Sizin üzüntünüz sadece bir kişi için. Siz ayrıldığınız öğretmeniniz için üzülüyorsunuz yalnızca. Bir de beni düşünün. Ben geldiğim okulda bıraktığım onbeş- yirmi öğrenci için üzülüyorum. Benim üzüntüm sizin üzüntünüzden kat kat fazla. Üstelik onları uzun süre , hatta belki de hiç göremeyeceğim. Onlar da beni göremeyecekler. “

Bu konuşmayı yaptıktan sonra birkaçının yüzü aydınlanır gibi oldu. Derken tenefüs zili çaldı. Tenefüsten sonra sınıfa girdiğimde hepsi ayakta, gülümseyerek karşıladılar beni. Tahtaya renkli tebeşirle “ Öğretmenim sizi çok seviyoruz. Özür dileriz,” diye yazmışlardı.

Öğrencilerimden biri, öğretmen arkadaşımın çocuğuydu. Aynı mahallede oturuyorduk. Evlerimiz karşı karşıyaydı. Bir tek bu öğrencim mutlu görünüyordu. Beni mahalleden tanıdığı için ona yabancı gelmemiştim sanıyorum.

Aradan birkaç gün geçti.Bir gün tenefüsteydik. Ama ben sınıftaydım. Masamda bir şeylerle meşgul oluyor gibi görünüyor, aslında öğrencileri gözlüyordum. Konuşmalarını dinliyordum. Yaptığım bu gözlemler çocukları daha iyi tanımama yardımcı oluyordu. Benimle komşu olan öğrencim bir arkadaşına, alçak bir ses tonuyla hatta fısıldayarak; “Biz öğretmenimle aynı mahallede oturuyoruz. Komşuyuz. Geçen akşam annemle öğretmenimize oturmaya gittik.Yaaaaaa!” Dedi. Arkadaşlarını kıskandırmak ister gibiydi. Ulaş’tı bu öğrencimin adı. Bu sözleri duyan Ergül önce inanmadı. “Yalan söylüyorsun.” Dedi Ulaş’a. Ulaş da “İnanmazsan öğretmenimize sor.” deyince, Ergül yanıma geldi. Ulaş’ın söylediklerinin doğru olup olmadığını sordu bana. Ben de “ Evet, doğru. Ulaşlar’la komşuyuz. Annesiyle bize geldiği de doğru. İstersen sen de gelebilirsin. “ dedim.

Ergül, Ulaş’ın söylediklerini doğrulayan bu sözlerimden hiç hoşlanmadı. Yüzünü ekşiterek Ulaş’a baktı. Ulaş’ı kıskanmıştı bana komşu olduğu için. Hele hele bana misafirliğe gelmiş olmasına da eminim çok bozulmuştu. Ergül’ün bu kıskançlığı işlerin yoluna girmekte olduğunun bir göstergesiydi. Demek ki öğrenciler beni sevmeye başlamışlardı. Yoksa Ergül, Ulaş’ı neden kıskansındı.

Bu konuşmaların üzerinden birkaç gün geçmişti ki, Ergül tenefüste masama geldi. Gözleri parlıyordu. Çok mutlu bir ifadeyle;

“Öğretmenim! Biz sizinle komşu değiliz ama, olsun. Bizim evin balkonundan bakınca, sizin evin tavanı görünüyor,” dedi.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: SİZİN YÜREGİNİZ YETER:)
Gönderen: ayse candan / İstanbul/Türkiye
14 Mart 2006
Teşekkürler,sizi sevmek için komşu olmak gerekmiyor,şuan sizinle karşılıklı sohbet ediyor gibi hissettim kendimi,,sizin yüreginiz o kadar büyük ki bizleri içine alıyorsunuz;bunu hissetmenin keyfini yaşıyorum,yinede keşke şuan sizin o güzel balkonunuzda olsaydım demekten de kendimi alıkoyamadım ,SEVGİYLE

:: harikasınız:))
Gönderen: Serpil Başol / küçük bir deniz şehri.../Türkiye
3 Mart 2006
öğretmenim sizi okumayı özlemişim. çok güzel yazmışsınız. teşekkürler...serpil..

:: :))
Gönderen: Derya Çölkesen / Ankara/Türkiye
14 Şubat 2006
Öğrencileriniz tarafından sevildiğinizi bilmek çok harika bir duygu olmalı sanırım. Bir öğretmen adayı olarak bu duyguyu bir an önce yaşayabilmek için can atıyorum. Sevgi ve saygılarımla...

:: Anılarda Yolculuk
Gönderen: Orkun Levent BOYA / Ankara/Türkiye
7 Şubat 2006
Güzel bir yolculuk yaptım sayenizde hocam, kaleminize, yüreğinize sağlık... Bu arada, ben de sizinle komşu değilim ama, nereye baksam sizi görebiliyorum:))) Sevgilerimle...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anılar kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kızım Sen Avukat Ol!
Canı Sıkılmak Nasıl Birşey?
Okuma Alışkanlığını Kazanmamda Annemim Rolü
Çalışma Masası / Öyküsel Anı
Günlük
Öğretmenim Şükrü Bey
Bir Ayrılık Öyküsü
Karda Ayak İzleri
Çocuklardaki Güzellikleri Görebilme / Anı
Annem Hasta

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Güzel Dilimiz Türkçe
Atatürk'e Mektup
İstanbul Sizin Olsun
Ben Birazcık Deli miyim?
Öğretmenler Günü
Mudurnu'da Bir Günlük Gezi
Yeğenime Yaptığım Peynirli Börek Tarifi
Bişim Efde Heykes Bi Asayip...
Kaybedecek Hiçbirşeyi Olmayana / Ölüm...
Benim Hiç Sevgilim Olmadı

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Dönüşü Olmayan Gidiş [Şiir]
Seni Özlemenin Kitabını Yazabilirim [Şiir]
Bensiz Yaşamaya Alışacaksın [Şiir]
İşte Gidiyorsun [Şiir]
Gelseydin Eğer [Şiir]
Ne Zaman Seni Düşünsem [Şiir]
O Beklenen Hiç Gelmeyecek [Şiir]
Çek Beni İçine Bir Nefeste [Şiir]
Sığınacağım Başka Yürek Yok [Şiir]
Uykularında Sev Beni [Şiir]


Kâmuran Esen kimdir?

Okumak ve yazmak bir tutkudur benim için. Yazdıklarımı okuyucularla paylaşmak amacıyla buraya gönderiyorum. Yıllardır, yerel bir gazeteye haftalık köşe yazıyorum. Mudurnu Belediyesinde gönüllü kültür müdürü olarak çalışıyorum. Yayımlanmış Kitaplarım: -Şiirlerle Öyküler - şiir / Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yazarlar Dizisi ( 1988). . . . . . . . -Sevgi Yumağı - şiir ( 1997 ). . . . . . . . . -K. Esen'in Kaleminden Mudurnu - derleme / Mudurnu Kaymakamlığı Kültür Hizmetleri Dizisi ( 2002 ). . . . . . . . . . . -Oynatmayalım Uğurcuğum- deneme , anı / --Senfoni Yayınları ( Haziran / 2004 ) -Mudurnulu Fatma Nine'nin Günlüğü - Baskıya hazırlanıyor

Etkilendiği Yazarlar:
Okuduğum her yazardan veya yazıdan etkilenirim. Bende bir etki bırakmayacak, herhangi bir şey öğretmeyecek bir yazı düşünemiyorum.


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Kâmuran Esen, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.