|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katılımı |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
ZARA'NIN DÜNYASI
Zara'nın bekleyişi herkesi meraklandırmıştı. O güne kadar hiçbir hareketinde aşırılık görmediklerinden beklenen kişinin önemli biri olduğu sonucuna vardılar. Kimse üzerine düşürüp sormaya da cesaret edemiyordu. 'Yeni gelecek olan' ın söylentileri günden güne yayılırken Zara'daki huzursuzluk herkese de yansıyarak artıyordu. Eski sükünetlerine kavuşmak isteyenlerin, önceleri fısıltı halindeki "gelecek olan gelsin artık" sabırsızlığı sonunda Senar'a kadar ulaştı.
Senar; bir ömür kadar uzun süredir Zara'nın hizmetindeydi. Diğerleri gibi geri dönmemişti. O'ndan ayrılmayı hiç istemiyordu. Senar, eğitiminin tamamlanıp, artık buradan ayrılması gerektiğinin kendisine de bildirileceğini hissettiğinde, tüm gece Allah'a kalmasına izin verilmesi için yalvarmıştı. Bu gecenin sabahında da, Zara'nın hizmetini görmek üzere kalabileceğini öğrenmişti.
Sayıları anca otuzu bulan bir grup, diğer bir geçer sebep yüzünden sürekli kalıyorlardı. Diğerleri eğitimlerine devam etmek için artık desteğe ihtiyaçları olmadığı anlaşılıncaya kadar kalıyor, sonra da görevli olarak ayrılırlardı.
Senar, yaklaşık otuz yıldır Zara'yla birlikteydi. Bunca zamandır, onun kimseyi bu kadar sabırsızlıkla beklediğine tanık olmamıştı. Hem Zara'nın yeni gelecek olanı neden bu derece önemsediği merak ediliyor, hem de söylentilere göre kıskanılıyordu da. Senar, daha öğrenecekleri çok şey olduğunu düşünüyordu.
***
Odasını haftalardır hazır bekletiyordum. Her ne kadar, koca evin tüm sakinleri uzun süredir Zara ve benden ibaretse de, hergün, biraz biraz benden başka kimsenin ayak basmadığı odaları da temizlerim. Toz bereketi götürür çünkü. Hazırladığım oda da haftalardır bu temizlikten nasibini alıyordu.
Bütün gece Zara hiç uyumamıştı bir süredir de huzursuzca dolaşıyordu. Bu yaşlı beden için endişe ederek, beklenen günün belki de bugün olduğunu düşündüm.
Kapı çalındığında, Zara'nın her sabah içtiği, gül kokulu tarçın şerbetinden ibaret kahvaltısını hazırlamakla meşguldüm. Bu saatte kimse Zara'nın ziyaretine gelmezdi. Onunla konuşmak istediklerinde, önceden bildirirlerdi ve randevuları ben ayarladığım için, durumdan mutlaka haberim olurdu. Bu nedenle, günlerdir süren beklentinin sonuna geldiğimizi anladım. 'Gelmişti demek.'
Şerbeti götürdükten sonra kapıya açtım ki, bu da tokmak sesinin iki kez daha evin içinde yankılanmasına neden oldu. Onu çok merak etmeme rağmen, yarım asırlık yaşamın kazandırdığı tecrübeyle gayet sakin, biraz da uzak bir tavır takınmayı becerdim.
***
Yolun iki tarafında taa evin önündeki çimenliğe kadar uzanan ulu ağaçlar vardı. Çok şey görmüş geçirmiş, artık yaşlanmış, hoşgörülü bir ifadeyle bir o kadar daha dimdik ayakta kalmaya kararlı görünüyorlardı. Merdivenlerin önüne geldiği an aynı rüyasındaki gibiydi. Elinde olmadan başını kaldırıp rüyasındaki pencereyi aradı ve o ihtiyarı. Pencere aynıydı ama ihtiyar yoktu.
Söyleyeceklerim var!
Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazıları
yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz
ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız,
yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.
Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.
|
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
|
YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
Sevgilin bıtkın kalmalı öpülmekten
Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği
İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
Kopmaz kökler salmaktır oraya
Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin
İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına
İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına
Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın
Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
Çünkü acılar da, sevincler gibi olgunlaştırır insanı
Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı
Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene
karışırcasına
Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana
ATAOL BEHRAMOGLU
Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski,Orhan Pamuk
|
|
|