..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
"Hayranlığı o dereceye vardı ki; yere düştü ve kendinden geçti." -Fuzuli (Leyla ile Mecnun)
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Arzu Menteşeoğlu




8 Kasım 2003
Günlük - 8  
günlük-8

Arzu Menteşeoğlu


....Ailemin neden disipline ihtiyacım olduğunu düşündüklerini bilmiyorum.... / Kendimi tanımak adına, her hissettiğimi ve yaptığımı irdeleyip, yolunda gitmeyen şeyler arayarak temelde bir takım yanlışlara yorup, kendime işkence ettiğim dönemlerde;...


:CJHJ:
          Mutlu bir çocukluğum oldu. Yaşıtlarımla doya doya oynayarak geçen ve çocukça aşklarla süslü bir çocukluk. Ciddiyetim asla hayata küskün bir çocuk oluşturmamıştır. Babaannem bizim oturduğumuz bölgeye göre ikincil bir sokakta oturuyordu. Bahçesinden arık akan tek katlı evleri, ağabeylerimle birlikte benim de yaşantımda önemli yer tutar. Ev artık iyice eskimesine, mahalle yeni sokakların açılmasıyla hareketlenip masumiyetini kaybetmesine, çıkmaz sokağın dibindeki eski un fabrikası gizemini kaybetmesine ve üzerine oturduğumuz lokomotif hurdası belediye tarafından kaldırılmasına rağmen bu haliyle bile bana çocukluğumun mutlu günlerini hatırlatmaya yetiyor. Orada geçen coşkun anılarım olmasa, çocukluğumu yaşanmamış sayabilirdim. Bunun nedeni de ilkokul sıralarına döndüğümde özlemle hatırladığım anılar bulamıyor olmam. Babaannemlerin mahallesi hayal dünyamda ne kadar sıcak renklerle örülü hareketli cıvıl cıvılsa, okul hatıralarım o kadar gri perde üzerinde ve donuk.
 
             İlkokul anılarım... yaşarken problemli olmasa da geri dönüp baktığımda yolunda olmayan şeylerle dolu. Düşünüyorum da ailemin tek kız çocuğu ve en küçük çocukları olduğum için disiplinli bir ilkokul öğretmeninin özellikle seçilmesi büyük bir hataymış. Hele hele evlenmemiş, dolayısıyla çocuğu olmayan bayan öğretmen seçim –bu sonradan ailemin yaptığı bir yorum-. Ailemin neden disipline ihtiyacım olduğunu düşündüklerini bilmiyorum. Bana sorarsanız her çocuk kadar kaprise sahiptim, zaten o da olmasa normalliğimden şüphe etmek gerekmez miydi? M... Hanım'ın iyi bir öğretici olduğu şüphe götürmezdir, ancak eğiticili tartışılır. İlkokul yıllarının karakter üzerindeki etkisini herkes bilir. Bu yaşlar çocuğun anne-babasının yerine öğretmenini model aldığı yaşlardır, öğretmeniyle iyi bir etkileşime girebilen çocuğun kişilik gelişimi aksayıp, silinmeyecek izler taşımaz. Leo Buscaglia kitaplarında benim de katıldığım bir fikri savunur; 'mutsuz avukatlar, doktorlar...yetiştireceğimize mutlu marangozlar yetiştirmeliyiz.' İşte bu yüzden dersleri pek iyi olmasa da öğretmeniyle iyi diyalogda olan bir öğrenci -öğretmeniyle özdeşip de başarısız olan öğrenci de yoktur hani-, hayata karşı daha becerikli ve mutlu bir birey olarak yetişecektir.
 
             Denizli'nin –o zamanın- en iyi ilkokuluna kaydım yaptırıldı. Sosyal çevremizin yansımasını okuldaki doktor, avukat çocuklarıyla yaşardık. Anne-babam okuyan ve düşünen nadir insanlardandır, net ve duruma göre değişmeyen doğru ve yanlışları vardır. Onlardaki meziyetler çağımızın makyajlı insan ilişkilerine ve maddeci anlayışına uymazdı. Bu nedenle, o sıralar, yıllar sonra keskinleşecek bir süreç içinde olmuş olabileceklerini söyleyebilirim. İlkokul yıllarıma baktığımda ailemdeki böyle bir kopma sürecinin varlığını kesin olarak görmüyorum. Fakat gelinen nokta, yıllar içinde yavaş yavaş gelişen  süreci düşündürüyor. Kendi adıma, o yıllara şimdiki dürbünümle baktığımda daha ilkokuldan itibaren, böylesi bir kopuş sürecini ailemden önce ve ailemden hızlı yaşadığımı görüyorum.
            
             Kendimi tanımak adına, her hissettiğimi ve yaptığımı irdeleyip, yolunda gitmeyen şeyler arayarak temelde bir takım yanlışlara yorup, kendime işkence ettiğim dönemlerde; babaannemin mahallesinde kendimi oradaki çocuklardan üstün gördüğüm için mi daha rahat olduğum, okuldakiler arasında hiçbir meziyetim olmadığından öne çıkamadığım için mi  huzursuz olduğumu sorgulayıp durdum. Kendime işkence etmekten vaz geçtiğimde ise fark ettim ki; ait olduğum sosyal çevrenin çocuklarıyla onların şartlarında iletişim kurmayı reddediyordum, çünkü anne babalarından öğrendikleri ikiyüzlülük ve bencillik  çocuklardaki kamufle edilmemiş biçimiyle beni uzaklaştırıyordu. O zamanlar, babaannemin mahallesinde yaşadığım doğallığı ve arkadaşlarımla paylaştığım mutluluğu, neden okul arkadaşlarımla paylaşamadığımı anlayabilecek, hatta böyle bir problemim(?) olduğunu fark edebilecek yaşta değildim. Yıllar sonra bir ilkokul arkadaşım, -ben onların arasına giremediğimi sanırken- neden onlara katılmadığımı hep merak ettiklerini söyleyecekti.
 
             Derslerimde oldukça başarılı ve öğretmenin  gözdelerindendim. Yıllar sonra öğretmenin eğitimciliğinin en az öğreticiliği kadar önemli olduğunu somut bir bilgi olarak da bildiğimde, o zamanlar, benim, iyi bir öğretici-öğrenci ilişkisine değil Arzu olarak kabullenildiğim bir ilişkiye ihtiyacım olduğunu anlayabiliyor ve ifade edebiliyorum. Derse kalkmak ya da kendimi göstermem gereken sosyal faaliyetlerde ön safta olmak problem değildi. Bildiğimi söyler, bilmediğimi sorardım, toplum karşısında olmak da korkutucu değildi. Yıl sonu gösterilerinde başımda kestane resmedilmiş şapkamla göründüğümde de, solo olarak şarkı söylediğimde de rahattım. Sınıfımızda başkan seçimi yoktu, ancak gerekli olduğunda bu görevi de öğretmenimiz bana verirdi. Folklör gösterilerinde yeni bir figürü önce ben öğrenir sonra diğerlerinin öğrenmesine yardım ederdim. Başka çalışkan çocuklar gibi benim de okumayı öğrenmesine yardım ettiğim arkadaşlarım vardı.
 
             Bunlara rağmen öğretmenimle doyurucu bir iletişime girememiş olmam ve okul arkadaşlıklarımın tatminkar olmaması, doğuştan getirdiğimiz kendine güven duygusunun zedelenmesine neden olmuş olabilir. Geriye baktığımda, küçük Arzu'nun da büyük Arzu gibi 'yanımda insan olsun, yalnız kalmayayım' endişesiyle iletişim kurmadığını gururla fark ediyorum.  Çünkü benim için nicelik değil nitelik   önemli. Böylesi bir seçicilik kişiliğin gelişimi için doğru yolda olunduğunu belirten bir göstergedir ve çok  hoşlandığım, gelişip büyümeme olanak veren yalnızlık tutkusunu kazandırmıştır.
 

            Konuşabileceğim, konuştuğumda anlaşıldığım ve anlayabildiğim insanlarla ilişkideyim. Bu konuda çok seçici davranırım. Hayatın kutsallığını bilen ve boşa harcanmasını istemeyen bir bireyin tavrı. Hayatımın hiçbir döneminde sadece 'etrafımda insan olsun, ihtiyacım olur' diye arkadaşlık kurmadım. Zamanla, bir kişiden her yönüme hitap etmesini bekleyemeyeceğimi öğrendikten, değişik insanlarla değişik yönlerimi doyurabileceğimi anladıktan sonra, seçiciliğin duvarlarını inceltmem gerekti. Ancak o zaman, ilişkilerin dostluklarla sınırlanamayacağını arkadaşlara da yer olması gerektiğini kavradım. Gene de ilişkilerimin içinde asla kalabalık yapan insanlara yer yoktur.


.Eleştiriler & Yorumlar

:: yalnızlık
Gönderen: Ceren Emre / Ankara
10 Kasım 2003
Arzu Hn., Tebrik ediyorum. İnsanın kendi seçimi olan yalnızlık duygusunu çok iyi tarif ediyorsunuz.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın 1. bölüm kümesinde bulunan diğer yazıları...
Günlük - 9
Günlük12
Günlük - 5
Günlük - 7
Zara'nın Dünyası
Günlük - 6
Günlük 11
Günlük - 10
Zara'nın Dünyası - 1
günlük-4

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Hayatın Anlamı [Şiir]
Ölüden Mektup Var [Öykü]
Resme Hapsolan Adam [Öykü]
Özlem [Öykü]
Dön Mehmet [Öykü]
Gerçek Miydi? Rüya Sanmıştım [Öykü]
Melek İnsanlar [Öykü]
Hayran [Öykü]
Labirent - Kayboldum! - [Öykü]
Sadece Bir Gazete İlanı [Öykü]


Arzu Menteşeoğlu kimdir?

YAŞADIKLARIMDAN ÖĞRENDİĞİM BİR ŞEY VAR Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bıtkın kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevincler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana ATAOL BEHRAMOGLU

Etkilendiği Yazarlar:
Dostoyevski,Orhan Pamuk


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Arzu Menteşeoğlu, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.