Gerçek bir sevgide diğer insanın iyiliğini istersin. Romantik sevgide diğer insanı istersin. -Margaret Anderson |
|
||||||||||
|
Açlık, ilaçla ve acımayla tedavi edilmez. Açlık yoksulların varlıklı kişiler üzerindeki haklarının teminiyle tedavi edilir. Evinde ekmeği olmayanlar, ticari filoları olanları alkışlıyorsa, kendi çocuklarını da, komşu çocuklarını da elleriyle cellada teslim ediyor demektir. Artık bu tür kişiler için çocukların ağlamasının, sahiplerinin seslerinin yanında duyulmayacağı anlamına gelir. Bir toplum yağmur yağmasına değil, yıldırım düşmesin seviniyorsa, o toplum için yapılacak en iyi şey (tabiri caizse) ahlak resetlemesine gitmek olur. Bu konuda neler yapılabilir, pek fazla bilgim yok. Konu uzmanı kişisel gelişimciler devreye girebilirler. Her alan için yetiştirilmeye çalışılan uzmanlar... Benim kişisel gözlemim, hangi alanda uzman artmışsa, o alanın cılkı çıkmış ve ilkel zamanlar aranmış. Sanırım bu alanda da son yıllarda kişisel gelişim uzmanları o kadar çok arttı ki, bu alan bir enflasyona dönüştü. Artık fayda değil, zarar getiriyor topluma. Kötü yazılmış bir kısa oyunun anasınıfı öğrencilerine oynatılıyormuş gibi, sahnede parende atan bu uzmanların kişisel hayatlarına baktığınız zaman, çok önemli bir kısmı kendi kişisel gelişimlerini tamamlayamamış kimseler, ya bürokrasiden bir beklenti içindeler, ya egolarını tatmin peşindeler, ya bu işi bir rant karşılığında topluma sunmaktalar. Yanlış hatırlıyorsam bilimden ve okuyucudan özür diliyorum; bir tarihi anekdot aktarmak istiyorum. Adamın birinin çocuğu çok fazla bal tüketiyormuş. Balın bu kadar tüketilmesinin bedende tahribata yol açacağını söyleyen dönemin doktorları, çocuğun ikna yoluyla bundan vazgeçirilmesi gerektiğini söylemişler. Adam da birçok yol denemiş, ancak başarılı olamamış. Öğütleri çok rağbet gören İmam Gazali’ye götürmesini salık vermiş dostları. Adam da çocuğu götürmüş. Gazali meseleyi dinlemiş ve "Çocuğunu şimdi götür, kırk gün sonra getir” demiş. Adam bir şey anlamamış, ama söyleneni yapmış. Kırk gün dolunca tekrar getirmiş. Gazali çocuğa balın fazlasının bedene zarar verdiğini ölçüyü aşmaması gerektiğini söylemiş. Adam tuhaf bir şekilde "Bunu söylemek için mi kırk gün bizi beklettiniz? Önceki geldiğimizde de bunu söyleyebilirdiniz" demiş. Gazali "O gün ben de bal yemiştim. Bedenimin balın etkisinden tamamen kurtulmasını bekledim ki, söylediğim çocuk üzerinde etkili olsun” demiş. Şimdi, kendi keline derman bulamayanlar, el âlemin dökülen saçlarına derman olmaya kalkıyor. Hani derler ya "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu". Bu konuyu yitirilen değerler açısından eğitime bağlamak istiyorum. Bakan, bakanlık personeli arasında yer alan eğitim uzmanları, türlü üniversitelerde kişisel gelişim alanlarında eğitim alanlar, bunu okul müfredatlarında görmek isteyen hazırcılar ülkeyi düşler ülkesi, kendilerini kahraman prens, eğitim kadrolarını eğitimsiz asker, öğrencileri de, kendi bilgileri için seçilmiş kobaylar olarak görüyorlar. Yaşadıkları ülkeyi görmeyen, düşündüğünü görüyormuş gibi yapan bu sanal topluma kendi kafasındaki mükemmelliği oturtmaya çabalayan garip varlıklardan ya tamamen kurtulmak, ya değişime bu varlıklardan başlamakla bu ülke kendi reel varlığına dönüp, gelişmeye temelden başlayabilir. Bir ülkenin eğitim sistemi oluşturulurken, başka ülkelerin eğitim sistemleri alınmaz, onlardan yararlanılır. Ülkenin inançları, coğrafi konumu, etnik yapısı, ekonomik ve siyasi gelişimi, sanayi ve kentleşme politikaları ve gelişim hızı dikkate alınarak eğitim sistemi oluşturulur. Gelen giden bakana, müsteşara, değişen uzmanlara göre günübirlik sistem atılıp, yenisi alınmaz. Biz, her alanda politika üretirken, toplumsal faydalara değil, kişisel rantlara bakıyoruz ülke olarak. Okuyucudan özür diliyorum, Bok kokan bir yer temizlenmedikten sonra, gül koymakla orayı gül kokutamazsınız. Bu ülkeyi bir yerlere getirecek isek eğer, bir şey yapmak için bir şey yapmayacağız. Ülke çıkarları neyi gerektiriyorsa, onu yapacağız. Eğitimde bir amaç vardır ve bu amaç için bir sistem oluşturulur. Eğer önünüze, sürekli bir şeyler yapıyormuş beklentileri koyup, bunu hedef haline getirirseniz, hedefler bittiğinde siz boş kalırsınız. Boş kaldığınızı sizden beklentisi olanlara göstermemek için de saçmalamaya devam edersiniz. Sözü uzatmayalım. Ranttan, makamdan, hırstan, hak etmediğimiz mülkten, sosyal bozukluğa neden olacak gereksiz çabalardan ve kendine bile faydası olmayan uzmanlardan kurtulmadığımız sürece ne dış, ne iç kalkınma atılımlarında belimizi doğrultamayız. Hak ve adaleti sağlayacak olan insan yetiştiremezsiniz, ülkede de, dünyada da, bizim geleceğimiz olan çocuklar, açlıktan ölmeye devam edecek, bizler de aç çocuklara tok karına verilecek ilaçları göndermeyi sürdüreceğiz. 21 Haziran 19 Gölcük
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Osman AKTAŞ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |