Dünya hiçbir padişaha kalmadı, sana da kalmayacaktır. -Nizamî |
|
||||||||||
|
Gönül ister ki hayat sadece güzelliklerden ibaret olsun, çirkinliklerden bihaber olalım ama maalesef öyle değildir. İnsanlar bu hayatın çirkinliklerle tanışmasına neden olan elindeki güzellikleri yok eden sahip çıkmayan. Halbuki elimizdeki güzelliklerin kıymetini bilsek, onlara sahip çıksak hayatın yaşamaya değer olduğunu görüp insanlara anlatırız. Elbette güzellikleri de vardır hayatın; fakat kötülükleri güzelliklerinden daha fazladır. Bizler isteriz bütün kötülükler çirkinlikler yok olup gitsin, bizim istediğimiz gibi yürümüyor ama hayat. Bunun da sebebi yine insanlar. Yeri geliyor masum insanlar acılar çekiyor, görünüşte insan olan fakat insanlıkla alakası olmayan kişiler bu insanların çektiği acılarla mutluluk buluyorlar. Onların acıları ile mutlu olmak değil dertlerine derman olmak ilke edinilmelidir. Ormanların katledilmesini, hayvanların vahşice öldürülmesini seyrediyoruz. Doğadaki bütün güzelliklerin katili, tabiatın kirlilikle tanışmasının sebebi oluyoruz. Bize düşen şudur: Bahsettiğim güzelliklere sahip çıkmak için uyarılar yaparak doğanın canlılığını el birliği ile korumak… Bunu nasıl yapacağız? Ormanlara hayvanlara sahip çıkmazsak, kesilen bir ağacın yerine yenisini dikmezsek kaybettiklerimizi gelecekte arayıp bulamayacağımızı iş işten geçmeden anlatacağız. Anlamayanlara tekrar anlatacağız. Ağaçları kesip hayvanları vahşice katlederek doğayı güzellikleri ile birlikte kirli emellerine alet etmemeleri gerektiğini… Bu hayatın sadece onların varlığından ibaret olmadığını farkettireceğiz. Sadece insanlar değil elbette anlatacaklarım; hayvanlar, ormanlar, ve hayatın anlatılması gereken diğer güzellikleri ve kötülükleri. Yine de insanlar bu güzelliklerin ve çirkinliklerin oluşmasında başrolde olanlar. Örneğin bir insan ağaçlar, çiçekler yetiştirerek etrafını canlandırmaya çalışıyor. Bir diğeri ise o canlılığın yok olması için elinden gelen her şeyi yapıyor. Bunu nasıl yapıyor? Ağaçları, çiçekleri kesip kopararak para kazanmak uğruna yaptığı fabrikanın bacasından çıkan dumanla havanın, denizlerin kirletilmesine sebep olarak; canlıların yaşam koşullarını olumsuz etkiliyor. Doğanın yok olup çevrenin kirlenmemesi için çabalayan kişilerin emeklerini elinden alıp yaşama haklarına göz dikiyor. Diyor ki bu hayatta sadece ben varım; benim dediğim, benim istediğim olur. Çünkü güçlü olan benim diye düşünüyor. Ama demiyor ki ben o kadar canlının yok olup gitmesine sebep oluyorum. Anlatmaya devam edelim hayatın güzelliklerini, çirkinliklerini. Bahsetmemiz gereken bir diğer güzellik ise kardeşlik. Kardeşlik kadar güzel bir şey yoktur bence. İyisi ile kötüsü ile yaşamak için gayret ettiğimiz hayatın içinde. Kardeşçe yaşayalım diyen de insanlar kardeşliğin bozulmasına neden olup birbirine düşmek için çaba gösteren de insanlar olarak. Nedenini de şöyle anlatabilirim: Hırs, her şeye bir tek ben sahip olayım diyerek güçlülerin zayıfları ezdiği bir yaşantı bizim hayat adı altında yaşadığımız. Nefsimize yenilip güç peşine düşüyoruz. Bir tek kendimizi düşünüyor, ben kurtuldum diğerlerinden bana ne, diyoruz. Aslında sadece kendimizi değilde karşımızdakileride düşünüp onlara sahip çıkmak için çaba sarf etsek, hırsa kapılıp nefsimizin bizleri büyük bataklıklara sürüklemesine fırsat vermesek daha güzel olur. Hayatın hep kötülüklerini anlatıyoruz. Neden hep o taraftan bakıyoruz? Bir de güzel olanları görsek olmaz mı ? Olur; ama işimize gelmez. Ben anlatmaya çalışacağım, bir engelli olarak tek taraftan bakılmaması gerektiğini göstereceğim. Mevsimleri ile havası ile suyu ile yaşamaya değer olduğunu anlatmamız gerekiyor hayatın. Bayramlarını, düğünlerini, mutlulukları gözlerinden okunan damatlarını, gelinlerini; bayramlarda misafir ağırlamaktan zevk alan ev sahiplerini… Bahar geldiğinde sabah pencerelerden duyulan kuş seslerini, açan mis kokulu çiçekleri, yaz mevsiminin gelmesi ile harcadıkları emeklerinin karşılığını almak için çalışan çiftçilerini sonbaharda yaprak döken ağaçlarını, büyük bir sevinçle okulun açılmasını bekleyen öğrencilerini; onları özleyen sesini duymaktan, defter kitap kokusunu bir nefes misali içine çekmekten keyif alan öğretmenlerini, kış mevsiminde yağan kar ile birlikte sevinen çocuklarını yani hayatın anlatmakla bitiremeyeceğim güzelliklerini anlatmaya göstermeye çalışıyorum. Gelin sevgili kardeşlerim elimizdeki güzelliklerin yok olup gitmesine engel olalım. Ormanlarımızın harap edilmesine göz yummayalım. Ağaçları kesip ormanların yok olmasına sebep olanlara birer fidan verelim, diyelim ki sen bu fidanı dik, hayatın yok olup gitmesine değil de güzelleşip canlanmasına bir katkın olsun. El ele verip hep birlikte hayatı yaşanır bir hale getirmek için en büyük gayreti sarfedelim. Bizler bu söylediklerimi yapmaz, birbirimizin elinden tutmaz, omuz omuza olmazsak her zaman kaybederiz; kaybetmeye mahkum oluruz. Kaybetmemek için, kaybetmeye mahkum olmamak için umutsuzluğu, güçsüzlüğü, anlamsız düşüncelerimizi bir kenara bırakıp hayatın yaşamaya değer olduğunu yapacağımız güzel işlerle gösterelim etrafımıza.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Ay Işığı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |