Özgürlük sevdası insanın başkalarına duyduğu sevgidir; güç sevdası insanın kendine duyduğu sevgidir. -Hazlitt |
|
||||||||||
|
BÖLÜM 2 ESFALT KALESİ Derlerki Avelon diyarında Esfalt kalesi bir ışıktır.Binlerce yıldır düşmana geçit vermeyen bu kale ne kuşatılabildi , nede düşmanlarının yüreğine de kazandığı korkunun ağırlığı biraz olsun dindi. İşte kuşattığı her kaleyi ele geçirmeyi başarmış yenilmez savaşçı Lord Horus kuşatılmaz denilen kaleye doğru ilerlerken bunları düşünüyordu. Zaten içi büyücüler ile kaynayan Esfalt kalesi , Loncanın da yıkılması ile kaleye kaçan büyücülerin de katılımıyla daha da güçlenmişti. “Ne olursa olsun büyücülerin kalesi düşecek,” diye iç geçirerek yanında duran yaşlı büyücü Lord Fergile baktı. Kendisi de bir büyücü olmasına rağmen tüm dünyasını satan bu yaşlı büyücünün dedikleri doğru ise kale bir anda düşebilirdi. Esfalt kalesinin kuzey cephesinde talimlerine devam eden Seres “Artık kolumu oynatacak halim kalmadı” diyerek iç geçirdi. Genç büyücünün, aklından geçenleri hisseden Lord Reard önce tombul göbeğini kaşıyıp daha sonra beyaz sakalını tutarak “Hala çok yavaşsın,” diyerek Seres e seslendi. Seres iki elini kaldırıp , avuç içini tahta hedefe doğrultarak oluşturduğu ince bir alev hortumu ile tahtayı paramparça etti. Yaptığı güç vuruşundan dolayı kendini ne kadar takdir ettiğini saklama gereği duymadan “Bence söz konusu büyü ise hız önemsiz .Bu güç vuruşu bir yaban domuzunu bile parçalar,” diyerek gülümsedi. Lord Reard tam ukala öğrencisine yanıt verecekken , tüm elementleri hareket ettirebilen, efsanevi büyücü Lord Vidov un elini omzuna atması ile sustu. Lord Vidov kendin den emin bir şekilde “Madem bu vuruşa kimsenin dayanamıyacağını iddia ediyorsun, o halde düşüncelerinin doğruluğuna bizi inandır.” Diyerek elini havaya kaldırıp cephaneliğin yanında duran bir askere gelmesini işaret etti. Seres, kendilerine doğru yaklaştıkça hatları belirginleşen askerin kendi yaşlarında çekiçi genç bir bayana ait olduğunu görünce şaşkınlığını gizleyemedi. Seres in neredeyse beş karış açılan ağızı kendisine doğru yaklaşan güzel askerin gülümsemesine neden oldu. Lord Reard muzur bir çocuk edasıyla Lord Vidov a baktıktan sonra Seres e “Seni güzel okçularımızdan Merilla ilke tanıştırayım” diyerek gülümsedi. Seres itiraz edercesine “Ama Lord larım , arkadaşımız bir bayan.Büyü gücüde yok.Olası bir düelloda önümde pek varlık gösteremez” diyerek itiraz etti. Siyah kısa saçları, yeşil gözleri ve küçük burnu ile oldukça narin ve kırılgan görünen Merilla, yerden sakince eline küçük bir sopa alarak “O halde beni yere çabuk yıkacaksın” diyerek Seres se gülümsedi. Lord Vidov eliyle düellonun başlamasını işaret eder etmez , Seres ellerini Merilla ya doğru kaldırarak ,ince bir alev hortumu oluşturmaya başladı. Başına ansızın saplanan ağrı ile yere düşen genç büyücü kararan gözlerine görüntü yeniden geldiğinde Merilla nın elindeki sopayı başına fırlattığını anladı. Lord Reard gülerken Lord Vidov parmağını Seres se doğrultarak “Eğer güç vuruşların hızlı olmazsa ,bir sopa bile seni yere yıkabilir” diyerek gülümsedi. İki büyü ustası nın gülerek gitmesini izleyen Seres yeniden doğrularak kendisine acırmış gibi bakan Merilla nın yanına yaklaştı. “Büyü yeteneği olmayan bir asker için bugün yeterince şanslıydın. Seni fazla küçümsemeseydim üstüme görünmez bir kalkan oluşturabilirdim. Tabii o zaman karşımda pek şansın olmazdı” Merilla gülerek elini Seres in omzuna koydu. “Bak hanım evladı .Eğer kalkan oluşturmak gibi bir yeteneğin varsa , bir daha ben seni pataklamadan o kalkanı oluştursan iyi olur” diyerek kalenin batı kanadında yer alan cephaneliğe doğru yürümeye başladı. Seres uzaklaşan genç askerin atletik vücudunu hayranlıkla izlemeye başladı. Merilla ise kendisini izlediğinden emin olduğu genç büyücüyü düşünerek gülümsedi. “Tüm büyücüler gibi burjuva bir hanım evladı olması çok üzücü. Yoksa hiç de fena sayılmaz hani.” Ertesi sabah gün yeni doğmuştu ki kale surlarının üstünde, geceden beri uyumayı bekleyerek dolaşan nöbetçi, yalnızca tehlike anında kullanılan borazana var gücüyle yüklendi. Daha dün kendisini tahta bir sopa ile mağlup eden güzel askeri düşünen Seres kalenin doğu tarafında yer alan yatakhanedeki yatağından korku ile sıçradı. Lonca yıkılmadan önce son sınıf öğrencilerinin giydiği cübbesini giyerek kalenin ortasındaki avluya koştu. Tüm okçuların avluda toplanarak oklarının ucunu göğe doğru kaldırdığını gören genç büyücü , kendisini izleyen Merilla ile göz göze gelince utanarak surlara doğru başını çevirdi. Lord Vidov,Lord Reard ve tüm usta , öğrenci büyücülerin surların üstünde toplandığını gördü. Koşarak arkadaşlarının yanına çıktığında kalenin önünde Lord Horus ve ordusunu görünce istemeden de olsa “Eyvahlar olsun” diye hayıflandı. Usta Mage Lord Reard , Yüce Lord Vidov va dönerek şimdi ne yapacaklarını soracaktıki , Yüce Lord büyücülere doğru dönerek “Bu kale Avelon diyarında, büyücülerin Kralın haksız monarşisinin önünde hala bir iradesinin olduğunu gösteren tek simge. Eğer Esfalt kalesi düşerse herkes kralın kazandığını düşünür. Bu yüzden savaşacağız. Yalnızca kazanmak için değil yüreğimizde hissettiğimiz tüm doğrular için” diyerek bağırdı. Daha sonra okçulara dönüp eliyle saldırı emri vererek Lord Horus ve ordusunu bir an için hazırlıksız yakaladı ve okların yıkıcı gücüne maruz kalan ordunun bir parçasının dağılmasına neden oldu. Lord Horus çığlıklar atarak panik içinde bağrışan askerleri yeniden bir arada durdurmaya uğraşırken Esfalt kalesi surlarında duran büyücülerin dağılmakta olan ordusuna alev topları,yıldırımlar,su hortumları gibi çeşitli güç vuruşları ile saldırmaya başladığını gördü. Deneyimli asker derhal bir şeyler yapmazsa ordusunun çok geçmeden hezimete uğrayacağının farkındaydı. Eli ile taburlarının arkasında konumlanmış olan devasa mancınıklara, surlara ateş etmelerini emretti. Zaferin çok yakın olduğuna inanarak karaliyet askerlerine şevkle güç vuruşları gönderen büyücüler mancınıklardan çıkarak kendilerine doğru gelen devasa kayaları gördüklerinde panikle kaçmaya çalıştılar. Seres tüm gücünü üstüne oluşturduğu görünmez kalkana verdiği anda büyük bir patlama sesi ile içindeki büyü gücünün bir anda yitip gittiğini hissetti. Gözlerini açtığında kalenin avlusunda yatmakta olduğunu anladı.Güçlükle başını kaldırdığında , Mage olmadığı için güç kalkanı oluşturamayan pek çok büyücünün cansız bedenlerinin çevresinde yatmakta olduğunu gördü. Büyücülerin cansız bedenleri arasında zar zor Merilla nın yerde yattığını gören Seres ,hızla koşarak genç kızın başını ellerinin içine aldı. -Merilla iyimisin ? Seres in kendisi ile ilgilenmesinden hoşnut görünen Merilla elini Seres in göğsüne yaslayarak “Lord Vidov ve Usta Reard ın sana ihtiyaçları olmalı” diyerek gülümsedi. Seres ayağı kalktığında iki usta büyücü ve Mancınıkların taş yağmurundan kurtulan üç yüz kadar büyücünün lağım çukurunun içine girmeye çalıştıklarını gördü. Koşarak Lord Vidov un yanına gelen genç büyücü “Neler oluyor” diye bağırdı. Lord Reard başını Seres se çevirerek “Kraliyet askerleri lağım çukuruna bomba döşüyorlar. Eğer yer altında şiddetli bir patlama olursa surlar yıkılır” diye cevap verdi. Seres Esfalt kalesinin lağım çukurunun nerede olduğunu kraliyet askerlerinin nasıl bilebileceğini soracakken , aklına gelen isimle yumruklarını sıktı. “Lord Fergil . Gambazcı hain. Seni geberteceğim”. Kraliyet askerleri tarafından, lağıma döşenen bombanın patlamasına ramak kala tüm büyücüler gizli geçitten kaçmaya başlamışlardı. Daha askerler ve büyücülerin yarısı kale içindeydi ki büyük bir patlama sesi ile surlar bir anda yıkıldı. Yıkılan surlardan Lord Fergil in başı çektiği elli kadar öncü asker ansızın kalenin içine girdi. Lord Vidov “On büyücü geçitden geçenler için koruma ateşi açsın” diye bağırdı. Seres in de aralarında olduğu on büyücü gizili kaçış kapısının önünde hilal ay pozisyonu alarak askerlere güç vuruşları göndermeye başladılar. Seres önüne çıkan tüm askerleri ,yaydığı güç vuruşları ile küle çeviren Lord Fergil in cephaneliğe doğru yürüdüğünü gördü. İçinde bulunan tüm yağ ve barutlar ile Esfalt kalesini bir anda yerle bir edecek cephanelik çelik, kalın bir kapı ile korunuyordu. Seres cephaneliğe ilerleyen düşmanı gibi güçlü bir Mage in ,çelik bir kapıyı sorun bile etmeyeceğini çok iyi biliyordu. Hızla koşarak kendisinden fersah fersah güçlü olduğunu bildiği Lord Fergil in karşısına dikildi. -Bunu yapmanıza izin veremem Lord Fergil Lord Fergil “Yazık en güçsüz ve yeteneksiz büyücüler bile bu kalede söz sahibi olmuş” diyerek güldü. Seres hızlı bir şekilde oluşturduğu alev toplarını Lord Fergile gönderdi. Lord Fergil avuç içini kaldırma gereği bile duymadan, kendisine doğru gelen alev parçacıklarını bakışları ile yok etti. Seres yeni öğrendiği ve elindeki en güçlü vuruş olan alev hortumu büyüsünü yapmak için avuç içini Lord Fergile doğru çevirdi. İnce, hızlı, kendi etrafında hızla dönen, kusursuz bir alev hortumunu Lord Fergile gönderdi. Hortum yaşlı ustaya çarpmak üzereydi ki birden yönünü değiştirerek Seres se yöneldi. Seres in tüm gücünü vererek yaptığı alev topu , Lord Fergil in bir parmak hareketi ile yine Serese doğru yön değiştirmişti. Genç büyücü çevresine görünmez bir enerji kalkanı oluşturmak için tüm gücünü harcamasına rağmen , alev hortumunun darbesi ile kendini bulunduğu yerden üç metre geride yatarken buldu. Seres hemen hemen tüm büyücü ve kendilerine bağlı askerlerin geçitten kaçtığını gördüğünde , tamamen Lord Fergil in eline kaldığını anladı. Kendisine yalnızca bir metre kadar uzakta duran Lord Fergil “Gerçek bir büyücünün gücüne tanık ol” diyerek ellerini havaya kaldırdı. Ellerinden çıkan alev,yıldırım ve yoğun ışık patlamalarıyla karışmış muazzam bir karadelik oluşturan yüce Lord yanında durduğu cephaneliğinde yardımı ile yalnızca Seres değil tüm kaleyi yok edecek bir patlama oluşturarak tarihe geçmek istiyordu. Başına gelecekleri hisseden Seres ,ölmeden önce Merilla yı düşünmek için gözlerini yumdu. İlk karşılaşmalarını , Merilla nın kendisini bir sopa ile nasıl yere serdiğini hatırlayarak güldü. Birden gözlerini açarak “Tabi ya” diyerek bağırdı. Yerden aldığı büyükçe bir taşı Lord Fergile doğru fırlattı. Başına aldığı taş darbesi ile şaşkınlıkla yere yıkılan Mage ustasının yanına gelen Seres yüce Lord Vidov un sesini taklit edip “Hızlı büyü yapmaz isen basit bir nesne ile altedilebilirsin.” Diyerek Usta Fergilin göğsüne ayağı ile bastı. Usta Fergil gülerek “Lonca da kız arkadaşını bile koruyamadın. Kuyruğunu kıstırıp kaçtın” diye cevap verdi. Bir anda Loncanın yıkılışı,öldürülen , işkence gören ve en önemlisi Lydia nın kütüphanedeki cansız bedenini hatırlayan genç büyücü yakın mesafeden gönderdiği alev topu ile Lord Fergili in başını bir anda paramparça etti. Gizli geçit in kapısına doğru koşacaktı ki, Merilla nın yaralanmış halde yattığını hatırladı. -Merilla ! Merilla “Lord Fergil i iyi hakladın. Benden bir şeyler öğrenmişsin” diyerek gülümsedi. Seres genç kızı kaldırmaya çalıştıysa da Merilla nın hareket edemeyecek kadar yaralı olduğunu anlayıp durdu. Merilla surların yıkılmış tarafından , Lord Horus un ordusunun hızla içeri girdiğini gördüğünde Seres in fazla zamanının kalmadığını anladı. Bu kaleden genç büyücünün kendisi ile çıkamayacağını gayet iyi biliyordu. -Bak Seres yaşamamı istiyormusun Öfkesini gizleyemeyen genç büyücü “Bu ne saçma bir soru böyle” diye bağırdı. Seres in yanağını öpen genç kız, kısa zaman önce tanıştığı genç büyücünün, direk olarak gözlerinin içine bakarak “Eğer yaşamam gerekiyorsa şimdi kaçmalısın.” Seres daha itiraz bile edemeden “Bak hanım evladı sana inanıyorum. Beni bulacaksın” diyerek tartışmayı bitirmek istediğini belirtti. Ağlamamak için kendini zorlayan genç büyücü Merilla nın saçlarını okşayarak “Seninle işimiz daha bitmedi. Ne olursa olsun seni bulacağım” diyerek ayağa kalktı. Koşarak önündeki gizli geçide girmeyi başardı. Tünel boyunca hiç koşmadığı kadar aralıksız ve hızlı koşuyordu. “Önce Lydia şimdi Merilla” diyerek bağırdı. Bir şekilde sevdiği tüm insanları ölüme terk edip, kedi gibi kaçtığını düşündü.Lakin içinden güçlü bir ses acısını bastırdı. Lord Fergili mağlup etmeyi başarmıştı. Lord Fergil in kaderini bir ismin daha paylaşmasını istiyordu. “Lord Horus” diyerek inledi. Ağzından çıkan bu son isim Seres için kutsal bir yemin haline gelmişti. MEHMET BURAK YÜKSEL
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © mehmet burak yüksel, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |