İnsan bir küçük dünyadır. (Mibres Kosmos) -Demokritos |
|
||||||||||
|
Evet, tıpkı “Köpek Sahiplerine Rehber” adlı kitabında dediğin gibi, köpek cinslerini ıslah çalışmaları yaparken, sahiplerinin ağız, salya, salgı bezlerine bundan sonra azami ölçüde dikkat et! Çünkü o yörenin köpekleri saldırgan cins kurtların bir başka sokak köpeklerinin saldırısı karşısında kendilerini korumasına çok büyük önem verirler! Emin ol ki sahiplerin tüylerinin taranmasından çok hoşlanacaklar. Boynuna takılan bu tasmayı yalamaktan ayrı bir keyif duyacakları için, bir kurt cinsiyle melezlenerek ancak zağarlaştırılabilirler. Dediğin gibi işte! En güzel köpek hikâyeleri de bu melezlerden üretilmemiş midir…(!) Sahiplerin sen gibi zeki olmasa da onlarda boy ve kalıplarına göre, küçük, büyük, ileri, geri, cinsinden beyinlilerini de yok görmezden gelemeyiz tabii ki. Zira ortalığı karıştırmak, insanlara suikast düzenlemek, iyi insanları taşlamak, millete hakaret etmek, küfür etmek ve meydanlarda azgın basın bildirimi yapmakla görevlendirilmiş bu azgın köpeklerin ortalığa pislemesi halinde senin gibi zeki ve akıllı kalem erbablarını milletin “ortalığı kirletti” diye dava açmaması için seni avukatı tutabilirler! Benden söylemesi; aman ha dikkat et derim! Bu köpeklerle oynamak, onları taşımak emin ol ki zordur sevgili Genç! Bunların eğitimleri Amerika, Rusya gibi büyük memleketlerin devasa laboratuarlarında deney fareleriyle aynı grup içinde yapıldığı için, elinden sabahları kahvaltıda zor bela “edebiyat yaparak” kazandığın para ile üç-beş somun ekmeğini, beş-altı tane de cıncık şekerini çarpıp kendileri yiyebilir ve seni duygusal planda incitebilirler… Tabii ki hep saldırgan yanları yok bunların! Bunlar bağlılıklarıyla ve sahiplenmeleri ile seni yer yerde olsa duygusal planda olduğu gibi maddi planda da mutlu edebilirler. Çünkü onlarda komutlarla eğitiliyorlar! Espriye, inceliğe, yumuşaklığa düşmandırlar da para bol olduğu için gerisini boş ver sen! Ehh ne diyelim, umarım yeni kulübendeki bekçilik görevin hayırlara gark olur… Aslında, Nihat Genç ne yapsan olmuyor birader olmuyor biliyor musun! Cahilliğin, görgüsüzlüğün, basitliğin, kültürsüzlüğün her bir şeyin önüne geçiyor. Sadece atmaya, satmaya, hakaret etmeye, vebal almaya işleyen eksik aklın bile ruhunun derinliklerinde sana durup durup “Hey! Adamım sen saygı görmüyorsun, sende bir şeyler eksik” diye mırıldanıyor ve içinden gelen bu sözleri duydukça iyice kontrolden çıkıp nereye sataşacağını bilmez bir durama geliyorsun! Bana saygı duyun ulan, önümde eğilin bakim! Eteklerimi öpün diye tepiniyorsun da nafilesin be aslan gardaşım nafile, olmuyor! Olmuyor işte! En yakınındaki Ulusalcı şovenistler bile senin iflah olmaz kifayetsizliğine, insanlıktan çıkmış öfkene, Allah'a şirk koşma noktasına gelmiş kibrine dayanamıyorlar artık. En uyanıklar ile kullanım tarihinin tamamen sona gelmesini bekleyenler kaldı sadece çevrende… Ahh tabii ki bir de delinin duldası ardında kirli kalem oyunlarını yürüten yaratıklar var tabii! Boşsun, bomboşsun hem de! Kadavralar gibi can bağışlamaktan uzaksın! Kabadayılığın da hikâye senin, dobralığın da yalan, “delikanlılığın” da naylon… Şekil yapan sahte bir entelsin! Hak, hakkaniyet, adalet, merhamet gibi kavramlar kapından bile geçmemiş senin. Alım-satım ustalığından, ticari uyanıklıktan dem vurarak örtmeye çalışıyorsun bu büyük eksikliğin üzerini. Ama insanlarımız artık eskisi gibi cahil değiller! Ve seni de merak ediyorlar! Hakkat gardaş kimsin sen ya? Hep aynı kanaldan servis edilen tek vesikalık gençlik, çocukluk ve askerlik fotoğrafından başka neden görüntün yok senin? Hangi okulları bitirdin, kimlerle aynı sıralarda oturdun söylermisin!? Anaokulun da kim büyüttü seni? Hem ilkokul öğretmenin kim? Neden bir kişi bile çıkıp seninle ilgili bir tek anısını bile paylaşmıyor? Yani bu kadar mı garibandın! Bu kadar mı uzaktın insanlardan? Yoksa bu öfkeli halinden dolayı mı tanımıyorlar seni çocukluk çevren?! Ulan arkadaş, Fatih Ürek’in bile mahalle yıllarından bir fotoğraf, bir anı, bir hikayesi çıkıp geliyor da, senin geçmişin neden bu kadar bulanık!? Olmayan biri misin yoksa sen; deney tüplerinde mi imal edildin arkadaş!? Hangi laboratuarda kodlandın? Hangi programlar yüklendi senin hastalıklı beynine bilemiyorum ki! Bütün değerlerden neden bu kadar yoksunsun; en kutsal kavramların içini boşaltmada nasıl bu kadar maharetlisin? TV lerde boy boy çıkıp milletin gözlerinin içine baka baka yalan yanlış şeyler konuşup cömertlik yapıyorsun? Hurafe, iftira, şirret ve cehaletten beslenen dilin; hırstan ve doymamışlıktan ibaret kişiliğin, içi boş hurma kütüğünden başka hiçbir anlamı dahi olmayan fani cesedinle medya teröristlerinin günlük gazetelerinin onurlu sayfalarında bile yer almaya cesaret ediyorsun!? Duyduk ki şimdi de ulusalcılık oynuyormuşsun. Helal olsun! Ulusalcıydın zaten bunu bizler biliyorduk! Ama tüyü bitmemiş genç dimağlara neden yalan söyledin de din kisvesi altından yalan yanlış söylemlerde bulunup veballerine girdin? Tabii artık merkezdesin öyle değil mi? Sana kimse sahip çıkmadı sığınacağın cümlelerin bundan ibarettir senin.. Montaj ürünü kimlik ve bedeninden kuşkusuz bir Akif, bir Cahit, bir Necip olmaz ama deli dumrul pek âlâ olabilir herhalde… Seni bütün bu yarmalığınla, şirretliğinle, defolarınla sahnede tutanların işine fazlasıyla yarar böyle acınası bir döneklik! Bakıyorum izliyorum seni skytv den, ulusalcı kanallardan, youtubeden… Maşallah iyi esiyorsun, gürlüyorsun, tepiniyorsun. Pazarcılar gibi tenor sesinle fevkaladenin fevkinde çığlıklar atıyorsun... Deli bakışlarını devire devire, boyun damarlarını şişire şişire höykürüyorsun. İyi de sen ne istiyorsun? Para mı? Makam mı? Şan mı? Şöhret mi? Saygı mı? Sevgi mi? Ne yani? Halen kahvaltılığını çıkartacak kadar Leman’dan cukka yapamıyor musun!? Bu memleketin Deli Dumrulu sen oldun yoksa? Halbuki şakşakçıların medya patronluğu yaparak öküz derisi koltuklarda basen büyütüyor… Sen hâlâ parasız ve pulsuz yazı yazdığını söyleyip duruyorsun! Kime bu kinin? Nereye doğru gittiğini bir gün olsun düşündün mü? Olmayan vicdanınla bir gün olsun kendine “Acaba biraz ileri mi gidiyorum” diye sordun mu? İtikadın da yalan biliyoruz ama bir gün olsun “Ya hesap günü varsa” diye endişelendiğin oldu mu ya hu?! Var o hesap günü var! Ve sanki bu saldırganlığın, bu doymazlığın, tamah etmen, azmışlığın, sivri dilliliğin, enaniyetin ya da kibrin o hesap gününe biraz daha yaklaştırıyor seni/bizi/hepimizi..! Artık gökler ötesinin bile ağrına giden hal ve hareket içindesin! Bunun için parazit yapıyorsun, ortalığı hacminden fazla kirletiyorsun... Elde ettiklerinin kadrü kıymetini bilemedin! Şükür edemedin yani! Biraz da kendinden daha az aşağıdakilerin durumunu mütala etmeyi başaramadın! Böyle bir çıkışı beklemek ideal bir hayal olurdu ama kapasiten olsa yapardın demeye getiriyorum. Dünyaya yemeye, içmeye, dışkılamaya, kin ve nefret aşılamaya gelmiş, sırça saraylarda oturup ahkâm kesmeye gelmişlerdensin! Bu da yetmez gibi halen kibir yapıyorsun, işte bu hiç çekilmiyor Nihat Genç! Senin sonunu da bu dumura uğramış lanet kibrin bitirecek! Artık düzenin Perinçek’e olan düşmanlığını da bertaraf edecek komutları aldın, apoletlerini taktın, botlarını bağladın! Hadi bakalım gazan mubarek olsun! http://twitter.com/yusairmak https://www.facebook.com/yusairmak yusairmak@hotmail.com
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |