Seni Soluyorum
(S) eni soluyorum sükunetle,üstelik senden uzakta / (E) sen rüzgar ne selamını ne
(S) eni soluyorum sükunetle,üstelik senden uzakta / (E) sen rüzgar ne selamını ne
(Ç) ok geç artık dönüşü yok,tüm yollar kapalı / (O) rtasında gecenin inatla
Her bayram bir tabut kalkıyordu omuzlara,boş sayfaların üstündeki gözyaşlarıydı zarfsız mektuplar ve karanlıkları üstüme kusan ejderha gibiydi gece...
Birşey var göğsümün orta yerinde / Yalnız seni gördüğünde çırpınan /
Dön desen;bir sabah o derin hazla uyansam yatağımdan / Açsam perdeleri,aydınlatsa yine güneş
artık vazgeçtim kendimden,bu sabahtan sonra hiçbir farkım kalmadı duygusuz kimselerden...
Mahallenin en güzel en alımlı kızıydı sevda / Ve sevda kokardı yanağımı her
başıboş sokaklarda gezinen sahipsiz sevdalar
göründüğü kadar soğuk değildir mezar taşları...
Önce bir kitap tutuşturdular elime / Ve dediler okudukça anlayacaksın konusunu
belli bir süre geçtikten sonra beklemek yer edinir insanın içinde ve hep bir bekleyiş içinde olursun;neyi,nasıl ve niçin beklediğini bilmeden...
Yazmak,düşünmek gibidir;kağıdı kaleme değdirmen yeterlidir bazen ve akıp gider harfler bir gölün üstünde giden sıralı kuğular gibi.Gözünü açtığında okyanuslara açılmış,türlü balıkların bahçesine misafir olmuştur o kuğular...Ama öyle bir an gelir ki;kıpırdamaz kalem,bileğini sıkıca tutar sanki bir el...
Bir yazarın tıkanması hiçbir şeye benzemez.Tıkanan lavaboyu açarsın,logarın altına yetişir vidanjörler,trafikte yardıma koşar emniyet şeridi,fakat yazarla kelimelerin arasındaki o duvar kalkmadıkça bitmez tıkanıklar.Bir çocuğun topunun dikenli tellerle çevrili bahçeye kaçması gibi.Tek sorun zamanın akışını beklerken fırtınanın dalgaları harekete geçirebilme ihtimalidir.İnatla beklenir o tellerin etrafında,aşılmaya çalışılmaz duvarlar.Bilmektedir yazar uygun bir zamanın olduğunu ve o zamanda bahçenin sahibinin çıkıp geleceğini.Çünkü kendi özgürlüğüne kavuşurken başka özgürlükleri yok etmek üzerine kurulu değildir yazarın felsefesi...
Ve doğru zamanı yakaladığında başlar fırtına,sörf tahtasının üstündeymiş gibi dans edilir dalgalarla,çözülür beyindeki zincirler,kanat çırpar en beyaz kuşlar saçlarının üstünde.Böyledir yazmak bir yazar için;ekmek gibi,su gibi vazgeçilmez, havadaki gizli kelimeleri nefesle çekmek gibi ciğerlerine...
(K) aranlıktan aydınlığa 1981'de merhaba demişim
(E) llerimse bir tek kalem tutmuş bunca sene
(R) esimlere saklanmışken bütün sevdiklerim
(E) sir düşmüşüm dilimle buluşmayan kelimelere
(M) azi olsa da adı işte budur benim özgeçmişim...
araf
Her insanın ömründen en az bir gününü bulabileceği melankoli,ayrılık,aşk ve hüzün kokulu bahçeler
Cezmi ERSÖZ,Nazım Hikmet RAN,Can YÜCEL,Ümit Yaşar OĞUZCAN,Edip CANSEVER,Özdemir ASAF,Ahmed ARİF,Cemal SÜREYYA
Cezmi ERSÖZ,Edip CANSEVER,Nazım Hikmet RAN