Mahallenin en güzel en alımlı kızıydı sevda
Ve sevda kokardı yanağımı her okşadığında
Ben dokuzumda,o ondokuzunda
Pamuktan beyaz tenine inat
O sevdaydı,bense ona karasevda...
En kırmızı güllerin bir busesiyle utanacağı kadar kırmızıydı dudakları
Gözlerindeki maviyi görünce gökyüzü perde çeker
Deniz köpürürdü öfkeyle mavisine
Güneş düşerken alnında dans eden kızıl kahküllerine
O sevdaydı,bense ona karasevda...
Her kelimesiyle bir kuş uçardı sanki ağzından
Kirpiklerinden bir ok çıkar saplanırdı sol yanıma
Anlatırdım her gece sarılıp yattığım oyuncağıma
O sevdaydı,bense ona karasevda...
Bir akşam duydum anlatırken ablama annem
Taşınıyordu yarın Neriman Teyzeler başka sokağa
Peki ya göremeyecekmiydim artık sevdayı
Oysa o sevdaydı,ben ona karasevda...
Onun için dut toplarken düşerdim ağaçtan,ama acımazdı canım
Herkesten önce kalkar,ilk ona koşardım bayramlarda
Avucuma sıkıştırdığı parayı değil,sevda almaya giderdim gözlerinden
Çünkü o sevdaydı,bense ona karasevda...
Testere sesiyle uyanmıştım yağmurlu bir sabah
Kesiyordu dedem bahçedeki dut ağacını
Devriliyordu kalp içinde başharflerimizi kazıdığım son hatıra
İzliyordum gözümde yaşlarla;o sevdaydı,bense ona karasevda...
Okul dönüşlerimden birindeydi,hatırlamak istemediğim sonbahar
Yeşil minübüsün üstünde bir tabut,sokak mahşer yeri
Resminden tanıdım,erken çözmüştü sonbahar o kızıl saçlarını
Helalliğe getirmişlerdi,benimse kırılan ilk hayalimdi bu
Ve kırılan bu hayalle üç mevsim yaşıyordum artık bir senede
Halbuki gidiyordu işte,yıllar geçti ne kadar kabullenemesemde
Giden sevdaydı,bende kalansa hala karasevda...