Mezar Taşında Yoktu Adın

göründüğü kadar soğuk değildir mezar taşları...

yazı resim

Her dem hüzün çiçekleri açar senden kalan bahçede ve bir kelebek gelir konar,kanadından belli yeni yetme;alır taşır tüylerinde kokunu ayrılıkların uğramadığı,gam tutmamış pencere önlerine.Renkler sığınır zamanla çaresizliğin siyah beyazlığına ve boyanır şehir...Siyah bulutların harmanından damlar beyaz yağmurlar,bir tabut kalkar beyaz gelinliği üstünde,siyahlara bürünmüş kalabalığın ellerinden ve bana o köpeğin siyah-beyaz gözlerinden bakmak kalır dünyaya...Beyaz bir kağıdın üstüne siyah kalemle,sonu elvedayla biten kısa mektuplarla o kadar çok istedim ki gelmeyi yanına.Gözümü her kapattığımda siyah bir melek beni kucaklamaya,bense seni bir kez de olsa görmeye geliyordum;gözümü her açtığımdaysa beyaz önlüklü bir doktor dikiliyordu başucumda.Bilirim burda gece olunca gökyüzünde olmaz karanlıklar,yıldızlar yakar lambalarını,ay ışıtır o beyaz ışığıyla bulunduğun yeri,banaysa kalır beyaza küsen siyahlar...Siyah piyanonun beyaz tuşlarından çıkıyordu ezginin kırık dökük bestesi ve kulaklarımdaydı hala gittiğin günün senfonisi...
Ne çok korkardın yalnızlıktan,etrafındaki tanımadığın insan kalabalığından;suluyordum gözyaşlarımla toprağında açan hüzün çiçeklerini,korkma bak geldim yine,bir tanıdığın var tanımadığın insan kalabalığının içinde seni yalnız bırakmayan,beyaz mermerden üzerine siyah rakamlar konmuş mezar taşına sarılan.Kimse göremezken seni ben görüyordum;,her dem etrafında yeni yetme bir kelebek dolaşırken mezar taşında yoktu adın...

Başa Dön