• İzEdebiyat > İnceleme > Toplumsal Olaylar |
81
|
|
|
|
İnsanların hayatlarını yaşama çabası içerisinde sürdürdüğü bir belirsizlik vakti. Ve ne olduğu anlaşılmayan bir gürültü ile şok geçiren insanlar. Şok geçiren koskoca aciz bir dünya. Gücün ötesinde kalan zavallı masumlar.... |
|
82
|
|
|
|
Gidin bakın, Ege ve Akdeniz'de ki otellerde her gün ne kadar yiyecek maddesi çöpe atılıyor. Yazıktır, günahtır, Allah bunun hesabını bizlerden sorar mutlaka... Çok mu zor müşterilerin yemediği yemekleri değerlendirmek. Verirsin bir iki adamına görev, altlarına da bir küçük araba, yakınlarda ki köylerde beldelerde ki yaşlı, genç, çoluk çocuk bütün vatandaşlara dağıtırsın o yemeklerden hem sevap kazanırsın hem de gönüllü zekat vermiş olursun bir yerde...
|
|
83
|
|
|
|
Bir süredir amatör olarak yürütmekte olduğumuz bir projeden, sizleri haberdar etmek istedik.
|
|
84
|
|
|
|
Mısır' da yaşanan halk isyanının arka plânında MÜSLÜMAN KARDEŞLER' in yeri... |
|
85
|
|
|
|
Televizyon spikerinin içten ve samimi, doğallıkla gözyaşlarına boğulması hem gerçekçi hem de inanılması güç bir durum. Argo ifadeyle numara mı yapıyorlar diye insan alternatif olarak düşünebiliyor. Bu ağlamaların tamamen gerçek ve kendiliğinden olduğuna inanıyorum.
|
|
86
|
|
|
|
‘Sizin yaşlarınızda bize, eğitimden önce ailemizin bize verdiği öğreti, ‘bu topluma karşı borçlarımızın olduğu yolundaydı’. Bu toplum, bizi sınırlı kaynaklarıyla var etmiştir. Sizin de buna karşılık, bu topluma vermeniz gereken şeyler vardır. Bu resmi bir politika olmuştur. Bunu evde de, ilkokulda da söylemişlerdir. Ben sizin sorduğunuz soruyu hayatımda kendime hiç sormadım. Benim için yurt dışına gidip yerleşmek imkanı vardı. Ama ben kalkıp İstanbul’dan 16000 km. ilerde Van’a gittim ve oradan geriye dönmek bana ‘ihanet’ gibi geldi. Bu bir seçim, bir yaşama tarzı. Biz hiçbir şeyi başkalarından beklemedik. Toplumun tümünün belli bir noktaya gelmesi için çalışmayı amaç edindik. Bana sorarsanız ben bunu yapın derim.’
|
|
87
|
|
|
|
Eserde; Türklerin nasıl ve niçin Müslüman olduğu inandırıcı bir şekilde açıklanırken, okuyucu, Türklerin ve Arapların erken dönemleri hakkında bilgilendiriliyor. Eserde, henüz Müslüman olmamış Türklerin inanç kültürleri ile İslam’ın temel prensipleri arasındaki şaşırtıcı benzerlikler ve hatta denilebilir ki bire bir örtüşmeler mükemmel bir şekilde ortaya konulup ispat ediliyor. Anlı şanlı Profların, sosyologların ve diğer kalem erbabının bu gerçekleri nasıl olup da göremedikleri, akıl almaz bir muamma gibi soru işâreti oluşturuyor. |
|
88
|
|
|
|
Basında okuyup duyuyoruz; Yunanistan1923 Lozan Antlaşmasını hiçe sayıp, Batı Trakya Türklerini asimile etmek için her türlü yolu deniyor... |
|
89
|
|
|
|
III. Selim, son iki yaklaşımın görüşlerini dikkate alarak öncelikle mevcut devlet sistemini tepeden tırnağa yenileştirmeye çalışırken diğer taraftan da devrimci bir yaklaşımla tamamen Batılı tarzda yeni kurumlar ihsas etme gayretine girdi. Bu amaçla tüm ayrıntıları önceden düşünülüp hesaplanarak mevcut orduya alternatif ‘Nizam-ı Cedid’ adında yeni bir ordu kuralacaktı. Başta ifade ettiğimiz gibi bu yeni ordu kısa sürede çok başarılı olmuştu. |
|
90
|
|
|
|
Üretim araçlarının insan emeğine katkısı ile değişim içine giren sosyal yapılar, insanlığın önüne yol ayrımları getirmiştir. Cilalı Taş’ın keşfiyle yerleşik düzene geçip yönetici ve üretici ayrımıyla karşılaşan insan soyu, Sanayi Devrimi ile birlikte makineyi ve makinenin maliki ile onu kullanan işçileri doğurdu. |
|
91
|
|
|
|
Bizler, yüzlerce yıldır bu topraklarda Alevi,Sünni,Kürt,Ermeni,Yahudi,Türk birlik ve beraberlik içinde yaşamış, kız alıp vermiş, birbirimizin cenazesine,düğününe,sünnetine,bayramlarına iştirak ederek, gönül ilişkilerimizi sürdürmüşüz. |
|
92
|
|
|
|
İç Savaş sırasında (1861-1865), Kuzeylilerin Güney limanlarını ablukaya almasının sonucu olarak, İngiliz tekstilciler ihtiyaçlarının nerede ise tamamını karşılayan Güney pamuğundan mahrum kaldılar.
Buhar gücü ile hareket eden hızlı gemileri ile, Birlik |
|
93
|
|
|
|
Kur’an, yeryüzünde bozgunculuğu önleyecek fazilet sahibi kişiler bulunmasını istiyor. Zulmedenlerin ise içinde bulundukları refahın peşine düştüklerini, onların, kendilerine yüklenen sorumlulukları göz ardı eden suçlular olduklarını haber veriyor.
|
|
94
|
|
|
|
O mucize çocuğu arıyorum yıllardır... |
|
95
|
|
|
|
hiç birini yayınlamayın inceleseniz de olur |
|
96
|
|
|
|
Kaleme and içen Allahın adıyla... |
|
97
|
|
|
|
Haliçte yaşayan simonlar gibi bu ülkede yaşayan simonlar var ise Hanefi Avcı nın gösterdiği cesareti gösterip tüm bildiklerini açıklamalıdır. |
|
98
|
|
|
|
Dünya Yönetimi ve Karanlık Güçler |
|
99
|
|
100
|
|
|
|
Atatürk modernleşmenin sadece rasyonalizmle olması gerektiğine inanmamaktaydı.Her şeyin akla dayanacağı bir modern dünyada her şeyin rengini ve ruhunu kaybedeceğini görmekteydi. Yani modern hayat içindeki insan dine daha çok ihtiyaç duyacaktı.Çünkü grilikten ve maddenin ağır baskısından bunalacaktı.İnsan aklının, fikrinin ötesinde başka renkler ve çizgiler peşinde koşacaktı.Bunu bilen Atatürk Diyanet İşleri Başkanlığını kurdu.Türkiye’de medeniyetin, dini ortadan kaldırarak değil de, bunun yerine, dini akla ve bilime dayandırarak gelişeceğine inanmaktaydı. |
|