..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Olgunluğa erişmemiş şairler ödünç alır, olgunluğa erişenler çalar. -George Eliot
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > İnceleme > Toplumsal Olaylar > Murat Mehmet UĞURLU




28 Nisan 2008
Türkiye 1 Mayıs Tarihsel Dizini  
Murat Mehmet UĞURLU
Üretim araçlarının insan emeğine katkısı ile değişim içine giren sosyal yapılar, insanlığın önüne yol ayrımları getirmiştir. Cilalı Taş’ın keşfiyle yerleşik düzene geçip yönetici ve üretici ayrımıyla karşılaşan insan soyu, Sanayi Devrimi ile birlikte makineyi ve makinenin maliki ile onu kullanan işçileri doğurdu.


:BDBG:
İşverenle işçi arasında uzlaşmaz çelişkilerde beraberinde geldi. Önceliği 14–16 saatlik işgününün insafsızlığını kırmak aldı. Dünyanın her yanında işçi işveren arasındaki amansız mücadeleler sürüp giderken, mücadele biçimleri ve çözüm yolları da çeşitlendi. Her iki kesim de yaşadıklarından dersler çıkarıp sorunlarını aşma yöntemleri geliştirdi.



Çabalar ve çıkış yolları bazen ulusal boyutta kalırken, bazen evrensel boyutlara ulaştı.1 Mayıs eylemlilikleri evrensel ve en güçlü dayanışma biçimi olarak işçi sınıfı mücadele biçimleri olarak yerini almıştır.

1 Mayıs’ın tarihsel sürecini, anlamını ve önemini 2007 yılı içinde vermiştik. Sitemizdeki “ARAMA”ya girince ilgili yazımızı görüp okuyabilirsiniz. Tekrara düşmemek için benzer bir yazı yerine Osmanlı’dan günümüze Türkiye’de 1 Mayıs dizinini vermeyi uygun bulduk. Kolayca ulaştığımız verileri düzenlemekten öte bir zahmete katlanmadığımız bu derlemeyi; Ulusal Tarihimiz içindeki 1 Mayısları ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz.

Ayrıntılı bilgiye ulaşamamakla birlikte 1 Mayıs’ın Osmanlı döneminde il kez 1905 yılında İzmir'de kutlandığını öğreniyoruz. İkinci Meşrutiyet‘in ilanından bir yıl sonra, 1909‘da Üsküp ve Selanik‘te kutlanır. Üsküp‘te işçiler kızıl bayraklarla, Selanik‘te ise Rum, Türk, Yahudi, Bulgar işçiler kol kola yürürler. 4 dilde yayınlanan ortak 1 Mayıs bildirisinde, herkese seçme ve seçilme hakkı, emeği koruyacak yasaların çıkarılması ve grev mevzuatının düzeltilmesi istenir.

1 Mayıs, Kurtuluş Savaşı sırasında anti-emperyalist bir içerik kazandı. İşgalcilerin ve işbirlikçi hükümetin baskılarına rağmen işçiler, “Bağımsızlık” isteyen pankartlarla yürüdü. 1920 yılında işgal altındaki İstanbul‘da 1 Mayıs’ı kutlama kararı alındı. Trabzon ve başka Karadeniz şehirlerinde de gösteri ve yürüyüşler düzenlenerek Lenin posterleri açıldı. Yunan işgali protesto edildi.

1921 yılında İstanbul’da 1 Mayıs, işgal kuvvetlerinin uyarı ve yasaklamalarına rağmen kutlandı. O gün vapur, tramvay ve fabrika işçileri iş bırakarak bayramı Kâğıthane’de kutladılar. İstanbul, Ankara, İzmit ve Adapazarı‘ndan anti-emperyalist sloganlar yükselirken, Mersin’de işçiler tüm halkı Fransız işgaline karşı direnişe çağırdılar.

1922 yılında İstanbul‘un yanı sıra Ankara ve İzmir‘de de 1 Mayıs kutlandı. İstanbul’da Sultanahmet Meydanı‘nda toplanan vapur, tramvay ve elektrik işçileri Pangaltı üzerinden Kâğıthane’ye yürüdüler. Ankara‘da ise İmalat-ı Harbiye ve demiryolu işçileri o gün çalışmayarak eş ve çocuklarının da katıldığı bir toplantı düzenledi. Toplantıya üç milletvekili ve Sovyetler Birliği Elçiliği temsilcisi de katıldı. İşçiler adına yapılan konuşmalarda emperyalizme karşı çarpışan hükümetin desteklendiği bildirildi.

1923 yılının başında toplanan İzmir İktisat Kongresi‘nde işçi grubunun önerisi ile 1 Mayıs gününün Türkiye İşçileri Bayramı olarak kanunen kabulü ilkesi benimsendi ama bu karar aradan geçen 82 yıla rağmen hala hayata geçirilmedi.

1924 1 Mayısı'nı "İşçi Bayramı" olarak kutlayan işçilerin bu eylemi engellenmek istendi. Sekiz saatlik işgünü için bildiri dağıtan birçok işçi tutuklandı.

1925 yılında çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunu sonrasında kutlamalara izin verilmedi ve 1935 yılına kadar hemen hemen her yıl ancak gizli kutlanabildi.
1935 yılında çıkarılan "Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun" adıyla çıkarılan düzenleme ile "Bahar ve Çiçek Bayramı" olarak genel tatil günlerine dâhil edildi.

27 Mayıs 1960' dan sonra da "yasaklar" yaşandı. Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu'nun kabul tarihi olan 24 Temmuz, işçi sınıfına 1 Mayıs'ın yerine bayram olarak dayatıldı. Ancak bu girişimlerin hepsi, kararlı mücadeleler sonucu geri döndü.

1 Mayıs 1977 ise görkemli bir gösteriye dönüştü. 500 bin kişi, toplu iş sözleşmelerindeki dayatmalara, DGM’lere, Milliyetçi Cephe hükümetlerinin baskılarına karşı Taksim Meydanı’ndaydı. Ancak provokatörler de oradaydı. Sular İdaresi, şimdi Marmara Oteli olan İntercontinantel Oteli’den ve Pamuk Eczanesi’nin üzerinden yaylım ateşi başladı. Ateşle birlikte Sular İdaresi’nin yanından çıkan panzerler kalabalığın üzerine yürüdü. O gün Taksim Meydanı’nda 37 kişi vurularak ya da ezilerek can verdi.

77′deki kanlı 1 Mayıs, işçileri yıldırmadı. 1978′de de onbinlerce işçi yine Taksim’deydi. Provokasyonlar yetmeyince sıkıyönetim ilan edildi ve 1979 1 Mayıs’ı Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından İstanbul’da yasaklandı. İşçiler bu kez İzmir’de alana çıktılar. 1980′de İzmir’de de yasaklandı. 1 Mayıs Mersin’de kutlandı.

12 Eylül askeri darbesinin ardından 1 Mayıs tamamen yasaklandı ve tatil günü olmaktan çıkarıldı. Ama işyerlerinde bayramlaşma, kısa süreli iş bırakma ve bir sembol takarak kutlanmaya devam etti. 12 Eylül darbesinin bastırdığı işçi hareketi 1986 yılında Netaş, 1987′de Kazlıçeşme deri işçileri 1988′de ise SEKA işçilerinin grevleri ile yeniden alevlendi.

1989′a gelindiğinde onbinlerce işçi grevdeydi, yüzbinlercesi ise sonuç alınamayan toplusözleşme görüşmeleri nedeniyle sokaktaydı. 12 Eylül sonrası, işçiler tarafından düzenlenen ilk 1 Mayıs, 1989 yılının Mart, Nisan ve Mayıs aylarını kapsayan ve işçi sınıfı tarihine “Bahar Eylemleri” olarak geçen bu süreçte kutlandı.

İşçiler polisin baskıları, valilik ve hükümetin cezalandırma tehditlerine ve sendikal bürokrasinin oyunlarına rağmen kutlamadan vazgeçmedi. Tehditler nedeniyle İstanbul’daki sendikaların genel merkezleri, 1 Mayıs sabahı kutlamayı iptal ettiklerini açıkladılar. Bu kararı tanımayan işçiler ve sınıftan yana sendikacılar, daha önce ilan edildiği gibi Mecidiye köy’e akın etti. Binlerce işçi “Yaşasın 1 Mayıs” sloganıyla toplanarak yürüyüşe geçti. İşçiler, polisin saldırısına rağmen tekrar tekrar toplanarak 1 Mayıs’ı kutladılar. Aynı gün Taksim’deki 1 Mayıs gösterisinde de polis müdahalesi yaşandı. Açılan ateş sonucu marangoz işçisi Mehmet Akif Dalcı yaşamını yitirdi.

1990‘da ise 1 Mayıs gösterileri fabrikalara yayıldı. Taksim’deki kutlamada ise polisin hedefi bu kez İTÜ Öğrencisi Gülay Beceren oldu. Kurşunla yaralanan Beceren felç oldu.

1991 yılında ise Türk-İş’in salon toplantılarına karşı İstanbul’da Saraçhane’de gösteri yapıldı.

1992′de İstanbul’da Gaziosmanpaşa’da ilk yasal miting düzenlendi.

1993 yılında İstanbul İşçi Sendikaları Şubeler Platformu‘nun baskısıyla Türk-İş 1 Mayıs’ı ilk kez alanda, Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı’nda kutlamak zorunda kaldı.

1994′te, Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve KESK 1 Mayıs’ı ilk kez, ortak ve alanda kutladılar.

1996‘ya gelindiğinde neredeyse bütün ülkede 1 Mayıs’ı kutlama hazırlıkları yapılıyordu. İstanbul Kadıköy’de yapılacak kutlamanın çok kitlesel olması bekleniyordu. 1 Mayıs mitinginin toplanma yeri Söğütlüçeşme’ydi ve sabah erken saatlerde onbinlerce işçi ve emekçi burada toplanmıştı. Büyük bir coşku içinde Kadıköy’e doğru başlayan yürüyüş hem görkemiyle hem de canlılığıyla dikkat çekiyordu.

Kortej, Söğütlüçeşme girişine geldiğinde polis, üst aramasına karşı çıkan bir grubun üzerine ateş açtı. Saat henüz 09.50’yi gösteriyordu ki Hasan Albayrak ve Dursun Adabaş polis kurşunuyla yaşamını yitirdi. Ancak miting yine de başladı ve kortejler Altıyol’dan iskeleye doğru ilerlemeye başladı.

Çıkan olaylardan dolayı konfedarasyonlar miting konuşmalarını bir saat erken başlattı. KESK Başkanı Siyami Erdem kürsüye geldiği sırada bazı gruplar tarafından kürsü işgal edildi. Bunun üzerine bazı sendikacılar, üyelerini de alarak alandan ayrıldı. Hava-İş Genel Başkanı Atilay Ayçin, DİSK Genel Sekreteri Kemal Daysal, Türk-İş 1. Bölge Temsilcisi Faruk Büyükkucak ve TÜMTİS Genel Başkanı Sabri Topçu olayı doğru bulmadıklarını, fakat alandan ayrılmayacaklarını söylediler.

Mitingin ardından polis, dağılmak üzere olan gruplara yeniden müdahale etti. Binaların üzerindeki özel kuvvet polisleri kitlenin üzerine ateş açtı. Çıkan arbedede ve çatışmalar sırasında Kadıköy’deki dükkânların ve bankaların camları kırıldı. Panzerlerle yapılan saldırıda Levent Yalçın adlı kişi polis kurşunuyla hayatını kaybetti.

Ertesi yıl hükümet ve sermaye örgütleri ile medya, alanlara çıkılmaması için her yolu denedi. Türk-İş de aynı bahanelerle sığınarak işçileri yeniden salonlara kapatmak istedi. İstanbul’daki sendika şubeleri, bu tutumu kesin bir dille reddetti. Baskılar sonucu tüm konfedarasyonlar, 1 Mayıs’ı alanda ortak kutlama kararı aldı. Şişli Abide-i Hürriyet Meydanı’nda yapılan mitinge tüm karalamalara rağmen 100 bin emekçi katıldı.

Konfederasyonlar “salonda kutlama” dayatmasını 1999 yılında yeniden gündeme getirdi. Türk-İş ve Hak-İş “provokasyon olabilir” bahanesinin arkasına sığınarak ‘99 1 Mayıs’ını salonda kutlamayı tercih etti. Abide-i Hürriyet Meydanı’nda yapılan mitinge 25 bin işçi ve emekçi katıldı. DİSK ve KESK’in düzenlediği mitinge Türk-İş’e bağlı Yol-İş, Tez Koop-İş, Petrol-İş, Hava-İş, Belediye-İş, Deri-İş ve TÜMTİS sendikaları da katıldı.

Tabanın baskısıyla 1994′ten 2004′e kadar 1 Mayıs’ı ortak kutlayan konfederasyonlar, nasıl ve nereden çıktığı anlaşılamayan bir “alan” tartışması nedeniyle, ayrı düştüler. 1 Mayıs, tüm çabalara karşın ayrı alanlarda kutlandı; DİSK ve KESK Saraçhane’de, Türk-İş ise Abide-i Hürriyet Meydanı’nda miting düzenledi

İşçi sınıfı, 2005 1 Mayıs’ını ağırlaşmış sorunlarla karşıladı. Birlikte mücadeleyi kaçınılmaz hale getiren bu durum karşısında sendikalar, bir önceki yıl yaşanan ayrışmayı “yol kazası” olarak nitelendirerek, 2005′te yeniden bir araya geldiler. 1 Mayıs sabahı Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve KESK’e bağlı sendikalar, partiler, örgütler üç ayrı koldan Kadıköy’e girdiler.

"Birleşik ve kitlesel 1 Mayıs" sloganlarıyla başlayan 1 Mayıs 2006 "hazırlıkları" her zamanki hızıyla sürdürülmüş olmakla birlikte, "alanlardaki katılım 20 binler düzeyinde kalmıştır. Ancak SİP-TKP'sinin baştan hesaplanmış planları doğrultusunda Kartal'da gerçekleştirdiği "ayrı 1 Mayıs"a katılanlar da bu sayılara eklendiğinde, "kitle"de geçen yıldan çok fazla bir değişiklik olmadığı görülmektedir.
Yine de 20 binlik Kadıköy katılımı "istatistik grupları" için "umut kırıcı" olmuştur.

1 Mayıs 2007’nin örgütlenmesinde şimdiye kadar geçen sürede yapılanların gösterdiği bu 1 Mayıs’ın daha önceki yıllardan hem nitelik hem de nicelik olarak daha farklı geçeceği oldu. 12 Eylül sonrası ilk defa birçok siyasi ve sendikal yapı 1 Mayıs’ı İstanbul Taksim Meydanı’nda birlikte kutlama kararını aldılar. 1 Mayıs’ta Taksim’de olacağını açıklayan siyasi yapı ve kurumlar şöyle: DİSK, KESK, TMMOB, TTB, İDO, TKP, DTP, EMEP, ÖDP, SDP, DSİP, HKP, Yurtsever Cephe, Barış Derneği, Halkevleri, 78’liler Birliği, Devrimci 1 Mayıs Platformu [Alınteri, Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu, Demokratik Haklar Platformu, Devrimci Hareket, Emekçi Hareket Partisi, Haklar ve Özgürlükler Cephesi, Halk Kültür Merkezleri, Kaldıraç, Köz, Odak, Partizan, Proleter Devrimci Duruş, Yeni Dünya için Çağrı], Pir Sultan Abdal Derneği, Sosyalist Devrim Parti Girişimi, ESP, SEH, TÖP, SHP, CHP, SODAP, Birlik ve Dayanışma Hareketi, İGD, Ürün, Tüm İGD, Kemal Türkler Eğitim Vakfı, İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneği, Birleşik İşçi Derneği, Mayısta Yaşam Kooperatifi, Umut Kooperatifi, Öğrenci Muhalefeti, Sosyalist Öğrenci, Sosyalist Gençlik, Mücadele Birliği, Sosyalist Alternatif, Anti-kapitalist, İşçi Mücadelesi, Devrimci Halkın Birliği.

2008 1 Mayıs’ı ise yeni bir atılımın ve adımın göstergesi olacaktır.

Murat Mehmet UĞURLU



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.


Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bizim Köyün Hasan'ı [Öykü]
Yağlı Ekmek Yiyen Evliya [Öykü]
Kırat ve Sıpa [Öykü]
Ahır [Öykü]
Ddt [Öykü]
Dedemin Aşk Öyküleri [Öykü]
Burgazada [Öykü]
Soyunma Odaları [Öykü]
Güğümler Delinince [Öykü]
Arkadaşların Yanına Bir Yatak [Öykü]


Murat Mehmet UĞURLU kimdir?

974_ İst. Ün. Edb. Fak. Felsefe mezunu. Okuyan, hobi olarak amatörce yazan, emekliyim. Yaşamayı ve yaşamı anlamayı, anlamlandırmayı istiyorum.

Etkilendiği Yazarlar:
Ayrımsız tüm yazarları okumaya ve onlardan aldıklarımı yaşamıma katmayı ilke edindim.


yazardan son gelenler

yazarın kütüphaneleri



 

 

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Murat Mehmet UĞURLU, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.