• İzEdebiyat > Eleştiri > Özgürlük ve Eşitlik |
41
|
|
|
|
Bu lafı, Barazani ve Talebani’ye yakıştırıyorlardı..
Tabi ki kabile reisi olamazsın Sayın Erdoğan; sana kabile reisi olabileceğini söyleyen mi oldu?!
|
|
42
|
|
|
|
Hayatınızın bir saniyesi sonrasını ve o bir saniye sonrasında neler olup biteceğini asla garanti edemezsiniz. Çünkü insanoğlu’nun hayatı garanti değildir. Nerede, ne zaman başına ne geleceğini bilemez. Geçirilen bir kaza, doğuştan veya sonradan yakalanılan bir hastalık sonucu organlarınızdan birinin kaybedilmesi veya organlarınızın fonksiyonunu yitirmesi engelli olma nedenlerindendir.
|
|
43
|
|
|
|
Şimdi ne gerek var bir Hitler, Stalin, Mussolini ya da Firavun gibi “insanlık düşmanı” kabul edilmeye. O gün yargılanmadan, bugün yargılayalım kendimizi vicdanımızda. |
|
44
|
|
|
|
Nedense bir erkeğin diğeri ile evlenmesinin dikkati çeken yanı hep işin cinsel boyutu oluyor. Kimse aslında mıknatısın iki ucu gibi, iki ayrı cinsiyetin bir araya nasıl gelebildiğini, bu ilişkinin sapkınlık yönü dışında kadının rolünü üstlenmiş erkeğin neler hissedebildiğini sorgulamıyor. |
|
45
|
|
|
|
Hayatta hiç değişiklik aradınız mı? Evlisiniz ama başka birini sevmeyi düşündünüz mü veya doktorsunuz hiç hastanıza gönül vermeyi hayal ettiniz mi? Ya da bir Kürt'sünüz ve de yoksulsunuz hiç Türk'ün tükürüyle yaranızın iyileşeceğinizi umdunuz mu? |
|
46
|
|
|
|
Halk için, halk adına Ucuzluk istiyorum. Bu mümkün mü? Bal gibi mümkün. Mümkünlüde herşey mümkün. |
|
47
|
|
|
|
Erkeğin nüşuzuyla yüz yüze kalan kadını, hukuken korumaya alan 128. ayetten sonra; 129. ayette, dizginlenmeyen ve ikinci bir eş peşinde koşan erkek, azarlanıp uyarılıyor. Biyo-psiko-sosyal olarak insanüstü ve hukuksuz bu “kör davranış” açıkça reddediliyor. |
|
48
|
|
|
|
Şair Akgün AKGÜN'ü kaybettik
geçirdiği ammansız hastalığa yenik düşen şair... |
|
49
|
|
|
|
''İleride, bizlere de tatmin olmak kısmet olur inşallah''
düşüncesi ile, bir proje geliştirdim.
Üstelik bu, öyle ÇILGIN PROJE falan değil. Çok çok
akıllı bir proje... |
|
50
|
|
|
|
Demek kan görünce dayanamıyorum sence. O kadar güçsüz sanıyorsun beni. Ah, senin kanını, beynini bir satır tahtası üstünde görmeyi ne kadar isterdim! Ne çok isterdim bütün o cinselliğin bir kan denizinde yüzsün. Tutup kafatasından içerdim, sonra ayaklarımı göğsünün içinde yıkar, yüreğini olduğu gibi kızartıp yerdim. Demek güçsüzmüşüm ben. Demek seni sevdiğimi sanıyorsun, sanki benim rahmim senin tohumların için yanıp tutuşuyor; kalkıp senin dölünü bağrıma basıp onu kendi kanımla besleyeceğim demek. Aklınca sana çocuk doğuracağım ve senin adını taşıyacağım. Bu arada sorayım bari, adın ne senin? Soyadını duymadım hiç. Olduğunu da hiç sanmam. |
|
51
|
|
|
|
TEKNOLOJİ YARDIMIYLA İLETİŞİM KURUYOR VE DÜNYANIN NERESİNDE NE OLDUĞUNU HEMEN HABER ALIYORUZ. TABİİ Kİ KISITLANMAMIŞ VE ENGELLENMEMİŞ HABERLERİ... |
|
52
|
|
|
|
Gençkene otoritere boyun eğeriz , bu baskıdan ancak yaşlandığımızda kurtuluruz ozaman özgür oluruz ama artık çok geçtir . Fiziksel gücümüz kalmamış özgürlüğümüzü doyasıya yaşayamamışızdır . |
|
53
|
|
|
|
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti davası milli bir davamızdır ve elbette Yavru Vatan’da yaşanan bütün özgürlük sorunları bizi de çok yakından ilgilendirir. |
|
54
|
|
|
|
En lüks binaları ameleler yapar; ama o binalarda zenginler oturur. Benim de işim, harç yoğurmak, demir bağlamak. Gerçi yüksekte kargalar da yaşar; fakat hırsızlıktan kurtulamazlar. Çaldığınız hayatların bedeli, iki üç kuruştur. İnsanları esaret altına almak, sizin özgürlüğünüzün güvencesidir. |
|
55
|
|
|
|
Descartes,”Düşünüyorum;o halde varım” ünlü vecizesiyle ontolojinin cevherini deşifre etmişti;Düşünce-varoluş,cevher ve a’raz olarak birbiriyle mündemiç iki değerdi.
Atomun parçalanması mümkündü ama düşünce ve varlığı birbirinden ayırmak ve parçalamak mümkün değildi…
|
|
56
|
|
57
|
|
|
|
İnsan neden sırdaşı,can yoldaşı,hayat arkadaşı olan eşini aşağılar |
|
58
|
|
|
|
Hapishane avlusunda hürriyete dair bir çiçek biter. Ayak seslerini dinler çiçek. İnletir başları ezilmiş taşları, elleri kelepçeyle küçülmüş mahkumlarının büyümüş ayakları. Hapishane çeşmesiyle nemlenir yaprakları. Dinler mahkumların birbirlerine yazdığı bahar şarkılarını. Bu yüzden yaprakları solmaz hapishane çiçeklerinin. |
|
59
|
|
|
|
"Az önce, "Allah'ım ne olur, bugün tarihi utanç günümüz olmasın," diye dua etmeye başladım. Bu düşüncemde yalnız olmadığımı da biliyorum. " |
|
60
|
|
|
|
Size kendi içinizdeki özgürlükten bahsedebilirim, dış etkenlerle yaşatmaya çalıştığınız bedeninizin özgürlüğünden değil! |
|