Umutlarım her zaman gerçekleşmiyor, ama yine de her zaman umuyorum. -Ovid |
|
||||||||||
|
İçinde Sadî Şirazî’den de bir “kıssadan hisse” yer alıyordu. Bostan-ı Gülistan’dan… Kendi sitem dışında yazılarımı yayımlayan sitelerin ikisinin yayın yönetmelerinden itiraz geldi. “Yazı hakaret içeriyor” diyerek yazımı yayımlamadılar. Oysa hakaret içeriyor dedikleri bölüm, Sadî’nin kıssadan hissesinde geçen bölümdü. Sadî merhum, o kıssayı, sekiz buçuk asır önce yazmıştı. Yani, şahların, padişahların, kısaca amir-i mutlak hükümdarların hüküm sürdüğü bir atmosferde yazmıştı… Ve kimse Sadî’yi zindanlara atmamıştı… Günümüzde korku iklimi ruhlara sindiğinden, insanlar oto sansür uyguluyorlardı… Hem de Sadî’den sekiz asır sonra… *** Kellesini korkmadan sansüre kurban veren, Siham-ı Kaza’nın yazarı Nef’î’den kaç asır sonraydı ki? Amerikalıların dediği gibi “Do it Google and find out!” *** Keza… Yayınevleri de, eleştirel kitapları yayınlamaktan korkuyorlar. Onlarca avukat dava açmak için fırsat kolluyor diyorlar… Sorsanız; demokrasi var ülkemizde… Alabildiğine basın özgürlüğü… Doğrudur; yandaş medyada övme özgürlüğü sonsuzdur… İş hakkı ve adaleti savunmak adına eleştirel yaklaşanlara gelince, derhâl düşman hanesine yazılıyorlar… Ne demişti Şâir Eşref merhum: Devr-i, istibdat’ta söz söylemek memnu idi; Ağlatırdı ağzını açsan hükümet ananı! Devr-i hürriyetteyiz şimdi, değişti kaide: Söyletirler evvela, sonra s..erler ananı! *** Düşünceyi ifade özgürlüğü… Hak ve adaleti savunma özgürlüğü… Hukukun üstünlüğü… (Despotizmin çıkardığı art niyetli kanunların değil; ilâhî kitapların da va’z ettiği gibi ve yüz yılların tecrübesiyle oluşturulan “Evrensel Hukuk”un üstünlüğü…) Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı… Kısaca insanca yaşamak için “insanî hasletlerin” gereğinin yapıldığı Batılı ülkelere kızmayı bırakıp da, kendi derdimize yansak hiç olmazsa… *** Meselâ şu Sedat Peker olayı… Adamı beğenirsiniz veya beğenmezsiniz… Ama söyledikleri şeyleri yok sayamazsınız… Videoları, direkt olarak veya dolaylı yollardan otuz milyondan fazla insan tarafından izleniyor… Binlerce yorum yazılıyor… *** Eğer bu, Batılı bir ülkede yaşansaydı… Değil direkt olarak itham edilenler; ima edilenler dahi ya istifa ederlerdi ya da görevden alınırlardı… *** Gelin görün ki bizdekiler tınmıyor bile… Zira… Devlet kademesindekilerin çoğu, en kılcalından tutunda bütün ar damarlarını ameliyatla aldırmışlar… Devlet ve millet adına ne hazindir…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Cahit KILIÇ, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |