Bu nasıl bir şehir. Apartmanlarında, bir çocuğun ev çizimlerindeki hayaller bile yok. Birbirinine dayanan apartmanların, insan içine çıkacak halleri yok. Bu nasıl bir şehir. Yolları kananilazyon tünelleri, arabaları lağım fareleri. Düştüm bir çukuruna şehrin, insanlar seyretmekte beni. Çocuklarım ağlamaklı ve garip. Nerdesiniz gurbet kuşları? Alıp beni götürün bozkırlara. Bari gözyaşlarımla yeşerteyim otları. Bu şehir koşmayı öğretmez bana. Bari yeşerttiğim otlar ince bir yol olsun bana. Bir ince yoldan ulaşayım sana Allah'ım. Neden insanlık bir sütun, depremden arta kalan. Kimseye dokunmadan, neden insanlar un ufak. Ey Allah'ım sabır gözlerimde bir bulut. Ha yağdı yağacak kanım. Bir dağın bir yanı ormanlık bir yanı kaya... Güneş alamamaktan taş kesilir her yanım. Ey Allah'ım bir tüy gibi düş sana uzanan ellerime. Ya al beni yanına ya da gurbet kuşlarını gönder bana. Çünkü bu can daha ne kadar dayanır bu toplu iğnelere benzeyen insanlara. Ey Allah'ım her yerime kandan yamalar diker herkes. İşte bu yüzden üşümem hiç geçmez. Bir dahi ressamın cinnet anındaki resmiyim. İşte bu yüzden dünyanın soğuk duvarlarına asılmış bir deliyim. Kim anlar rengimin ne anlama geldiğini. Kimse bilmez dünyada daha tanınmamış bir rengim. Bir dahi müzisyenin el titremesiyim. Bu yüzden tam anlamıyla sıkamam kimsenin ellerini. Bu yüzden tüm avuç içleri mezarım olur. İnsanlar, sıkarlar hep yüreğimi. Ben parmaksız bir elim. Kimseye işaret edemem gitmek istediğim yeri. Bu yüzden hep başka adreslerdeyim. Bir genelevin duvarındaki duayım. Bir günahın içinde olsam da, seni harf harf sevenlerdenim. Ne olur Allah'ım insanlar anlamaz beni, bari sen anla beni. Attığım her adımda ya orman yangını var ya da kurt kapanı... Bunca kaçışın içinden sana koşarım. Sen ki, bir gelincik tarlasısın, özgür bırak rüzgarlarını. Okşasın nefesin, soluk alamayışlarımı. Nedir insanların içten pazarlıkları. Kimseyle alıp veremediğim yok benim. Öyleyse neden bir mendil niyetine satmak isterler beni. Onların düşüncesi bir ağacı söküp götürmektir. Dallarında kuş yuvaları olsa da fark etmez. Onların hırsları bir ağaç motorundan bile keskindir. Ne olur kimsenin budamasına izin verme beni. İyi ki varsın Allah'ım. Yoksa insanlar tapındıkları şeyler için, yakacaklardı bütün ormanlarımı. Öldüreceklerdi gurbet kuşlarımı.