..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattır. -Anatole France
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk > osman demircan




1 Mart 2010
Frezya  
osman demircan
Bugün bir şarkı dinledim. Öyle bir duygusu vardı ki tıpkı frezya çiçeği gibi narin ve iç gıdıklayıcıydı. Dedim ki bu duyguları bir erkek taşıyamaz. Erkek it gibi sever, eşek gibi sever. Böyle bir duyguyu kadın yüreğinde barındırırdı ancak. Kuşlardan, bulutlardan, nergislerden, güllerden bahseden bir ruh anca narin bir kadın bedeninde bulanabilirdi. Çünkü kır çiçeklerini boynuna takan narin bir kadının bedeni aşk kokarken zümrüt ve yakut gerdanlığı elinin tersiyle iterdi. O anca aşkla duygusal anlamda zenginlik yaşardı. Başka zenginlikler narin kadını bir pırlanta dükkanına çevirebilirdi ama onu asla kraliçe ve prenses yapmazdı. Onu anca saçına takılan kır çiçeklerinden yapılma taç prenses yapardı. Erkek de severdi fakat it gibi eşek gibi severdi.


:CBAE:
Bugün bir şarkı dinledim. Öyle bir duygusu vardı ki tıpkı frezya çiçeği gibi narin ve iç gıdıklayıcıydı. Dedim ki bu duyguları bir erkek taşıyamaz. Erkek it gibi sever, eşek gibi sever. Böyle bir duyguyu kadın yüreğinde barındırırdı ancak. Kuşlardan, bulutlardan, nergislerden, güllerden bahseden bir ruh anca narin bir kadın bedeninde bulanabilirdi. Çünkü kır çiçeklerini boynuna takan narin bir kadının bedeni aşk kokarken zümrüt ve yakut gerdanlığı elinin tersiyle iterdi. O anca aşkla duygusal anlamda zenginlik yaşardı. Başka zenginlikler narin kadını bir pırlanta dükkanına çevirebilirdi ama onu asla kraliçe ve prenses yapmazdı. Onu sadece saçına takılan kır çiçeklerinden yapılma taç prenses yapardı. Erkek de severdi fakat it gibi eşek gibi severdi. Ya ısırarak ya da inatlaşarak severdi erkek. Narin kadın ise kır çiçeklerinin en doğal haliyle betimlerdi duygusal halini. Çiçeklerle bezerdi yüreğinin toprağını. Çiğdemler, papatyalar açardı gönlünün alüvyon ovalarında. İçinin ırmaklarından coşkuyla akıp gelen duygular birike birike ovalarını oluştururdu, toprak ve su denizle buluşurdu bu yüreğinin nadide coğrafyasında. Kadın sevince; dere, nehir, toprak, ova, ülke olurdu. Sonra fethedilmeyi beklerdi. İsterdi ki biri gelsin başkent kursun dilediği yere. Tarlalarını ve bahçelerini eksin biçsin. Yeter ki kır çiçeklerini ezmesin, incitmesin en ince duygularını. İsterdi ki derelerinde çırılçıplak yüzsün ama başka diyarlarda soyunmasın. Bedeniyle ve ruhuyla ülke topraklarının tek sahibi olsun. Başka yerlerde gözü olmasın. Bugün bir şarkı dinledim. Öyle bir duygusu vardı ki tıpkı frezya çiçeği gibi narin ve iç gıdıklayıcıydı. Bir kadın duyarlılığında şarkıydı. Bekleyeni dile getiren, yalnızlıktan söz eden, aradığını bulamamaktan dem vuran bir şarkıydı. Bu dert bir kadın yüreğine sığabilirdi ancak. Bir dert ince bir telden bu kadar kırılgan ve hassas çıkabilirdi. Sazın kalın telleri erkekleri anlatırdı. Bu sazın hep ince telleri titremekteydi ve hüzzam şarkılara eşlik etmekteydi. Bu şarkı bir kadını seslendirmekteydi. Bu apaçık belliydi.
Kadın şu sözleri mırıldanmaktaydı: Günün en karanlık saatleri bunlar. Hayat bütün bulanık sularını içime akıtmakta. Bir bardak gibi tıka basa dolmaktayım gecenin bir vakti. Herkes uykuda bir ben aklını oynatmışçasına düşünce duvarlarına tırmanmaktayım. Yine aklımdasın ey sevgili. Yormaktasın beynimi. Başımı yasladığım gece karanlığı saçımı gün aydınlığı beyazlığına boyamakta. Yalnız değilim sen yoksan da yanımda. Kabusumsun, rüyamsın, bölünmüş uykularımsın sen her gece yatağımda. Yine yorgan dağınık, yastık süt dökmüş kedi masumluğunda. Işıklar ters çevrilmiş bir vazonun içinde bir mum ve ha söndü ha sönecek ve benim nefesim tükenecek bir kısık ateş ayarında. Dışarıda tepeler ve ağaçlar kara kartalın pençesine düşmüş küçücük bir tavşan gibi. Biriktirmekteyim yüreğimin kuyularına gökyüzünün karanlığından sızan gölgelerini. Sana gün ağarırken bir günaydın diyebilmek için kendimi yıkamaktayım gecenin karanlıklarıyla. Sen sabah yüzüme sımsıcak öpüşünü kondurduğunda gece nasıl sopsoğuk bir cesede dönüştüğümü bilmeyeceksin. Gece karanlığının bir lahit gibi üzerime nasıl kapandığını hiç bilmeyeceksin.
.

.Eleştiriler & Yorumlar

:: frezya
Gönderen: Zümrüt Mimoza / , Türkiye
31 Aralık 2010
Duygularınızı çok güzel dile getirmişsiniz. İnşallah hayallerinizdekini bulursunuz.

:: Kadınlar biraz fazla yüceltilmemiş mi?
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
1 Mart 2010
Üstadım,yazı kendi içinde tutarlı belki,ama kadınların bu kadar yüceltilmeyi hak edip etmedikleri konusunda ben kararsızım.Saygılarımla.Cevap: insanlar sadece hayallerindekini yüceltir




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın sevgi ve aşk kümesinde bulunan diğer yazıları...
Şimdi Sen Sus, İnsanlar Sussun
Yüreğimi Korkak Büyütmedim
Ey Sevgili Senin Aradığın Benim
Uzak Mesafeli Aşklar
Evlen Benimle
Ey Kara Gözlüm
Boş Masa ve Sandalyeler Kadar Yalnızım
Açtım Yüreğimin Perdelerini
Gecelerimde Bir Mum Işığı Kadarsın
İntihar Eden İnsan Gibi Yüzüstü Beni Bıraktın

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Sevgili Seninle Sevişmek Ne Güzel
Varlığım Bir Okyanus
Beylik Laflar Etmekle Olmuyor Dostum
Ah Angelina
Sen Benim En Büyük Hatamsın
Çam Ormanı
Seninle Açarım Perdelerimi Güne
Ey Tanrı'm Gazan Mübarek Olsun
Öyle Doluyum ki
Mavi Işık

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
En Ateşli Anımda Gel Yanıma [Şiir]
Öperek Beni Öldür [Şiir]
Cayır Cayır [Şiir]
Kar Yangınları [Şiir]
Söyle Neden Konuşmuyorsun [Şiir]
Kefenden Çiçekli Elbise [Şiir]
Gözlerim Kan Davalıdır Her Geceye [Şiir]
Martı Beyazı [Şiir]
Gül Şarabı [Şiir]
Varlığın Sevda Yokluğun Fırtına [Şiir]


osman demircan kimdir?

Yüreğimin ve beynimin tavanında buluyorum, tozlu mısraları. Aklım bir çatı katı. Gözlerim yıldızlarla dolduğunda, bakışlarımın ışıltısı vurur satırlara. İşte o zaman, şiirler bir Samanyolu olur. Mehtaplı gecelerimi vururum gözyaşlarımla biriktirdiğim göllere. Her mısra bir dal gibi düşer, şiir denizlerine. Kızıl bir duyguya boğulurum o an. Akarım ellerinize.

Etkilendiği Yazarlar:
Herkes


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © osman demircan, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.