..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sevmek bir başkasının yaşamını yaşamaktır. -Balzac
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Anı > Hilâl Erboyacı




18 Ocak 2011
Gökse  
Gökse

Hilâl Erboyacı


‘ halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.’


:BBGF:



İnsan sağlığı kadar önemli bir şey var mı diye düşünüyorum böyle zamanlarda. Kanuni Sultan Süleyman’ın:
‘ halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.’
beyti geliyor aklıma. Ağzımın içinde müthiş bir ağrı, ne yediğimden bir tat alıyorum, ne içtiğimden. Konuşma güçlüğü çekiyorum. Sözcükler ağzımın içinde düğümleniyor, her çıkardığım ses acımı daha da fazla artırıyor.

Sıkıntının kime faydası olmuş da bana olacak? 14.01.2011 Cuma günü büyük bir acı yaşadık. Her zaman olduğu gibi sabah eşim bıraktı okula. Okulun önünde büyük bir kalabalık…Çevre okullardan öğrenciler de gelmişler. Büyük bir merak ve endişeyle arabadan indim. Sormaz olsaydım. Öğrencilerim Beden Eğitimi öğretmenimiz Gökay Bey’in vefat ettiğini söylediler. Şoktayım. Böyle bir şeye önce inanmak istemiyor insan. Ötelemek isteseniz de acı gerçek okul bahçesinde toplanan kalabalıkla reddedilemez bir gerçeğe dönüşüyor.

Tüm gün son görevimizi yapmak için koşuşturmakla geçti. Geriye ise boynu bükük bir eş ve henüz sekiz yaşında tatlı mı tatlı bir kız çocuğu kalmıştı. ‘Gökse’, elinde babasının kalp çerçeve içinde en yakışıklı resmi, olayı kavramaya çalışıyor; konuşulanları dinliyordu. Beni yüreğimden vuran bu tabloydu. Sanki Kuran-ı Kerim dinleyen insanların vecd haliyle öne arkaya sallanıyor, nasıl tepki vermesi gerektiğini anlayamaz bir halde, şaşkın şaşkın çevresine bakınıyordu. Elinden tutup avuçlarımın içine aldım minicik ellerini. İşin en kötü yanı ben de ne yapmam , ne söylemem gerektiğini bilemiyordum. Apartman sakinleri çocuğun içinde bulunduğu durumdan bihaber konusu ölüm olan sohbetlerine devam ediyorlardı. Bazen nutku tutuluyor insanın. Adını soruyorum, kaçıncı sınıfa gittiğini soruyorum. Gülümsemeye çalışıyorum. Hepsine en nazik haliyle cevap veriyor. Aklımca konuşmalardan uzaklaştırmaya çalışıyorum onu.

Ne olduysa orada başlıyor ağzımın içindeki acı. Yavaş yavaş diş etlerimin ve damağımın kabarmaya başladığını hissediyorum. Bir çocuğa teselli sunamamak kahrediyor beni. Üstelik Gökay Bey’in her konuşmasından birinin kızı üzerine olduğunu bile bile…

Yaşamın acımasızlığı karşısında bir şekilde vücut tepki veriyor. Zayıf anınızı kolluyor ve vuruyor sizi. Kim bilir bu anı yaşayan kaç Gökse var? Kaç Gökse, şu an ağzımın içinde veryansın eden sancılara sebep olan yürek acısına katlanmak zorunda kaldı? Eminim ateş düştüğü yeri yaktı. Bize düşense ateşin sıçradığı yerden bir parça yangına eşlik etmek...Elbette ‘ Mevla neylerse güzel eyler..’ Ancak beni en çok Gökse yaktı….



.Eleştiriler & Yorumlar

:: Teşekkürler...
Gönderen: Hilâl Erboyacı / , Türkiye
19 Ocak 2011
Çok teşekkürlerimi, saygı ve selamlarımı gönderiyorum Sayın HÜSMÜLLÜ.

:: **
Gönderen: Ömer Faruk Hüsmüllü / , Türkiye
18 Ocak 2011
Söz konusu "Ölüm" olunca susmaktan başka bir şey gelmiyor elden. Çaresizliğimizi hissetmek ne kadar da acı! Saygılarımla.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın anı kümesinde bulunan diğer yazıları...
... ve Kederi de Yaşamalısın
Hani Benim Gençliğim Anne

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Elini Uzatsa Elime Değecekti
Bir Kadın
Meydan Okuyuş
Ne Saçma Hayal (!)
İşte Gidiyorsun
Ruh Eşim
Yeter ki Çocuklarımız Mutlu Olsun
Bir Rejim Denemesi
Beyaz Asil Bir Renktir
Kadere Bak!

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Har Elinden [Şiir]
Kutsi ve Asi [Şiir]
Erteledik [Şiir]
Orantısız Güç [Şiir]
Yirmi Birinci Asra Hicviye [Şiir]
Nerede Ölmeden Önce Ölüm [Şiir]
Çanakkale'de Zafer Muştulanmıştı [Şiir]
Sessiz Kahramanlarımız [Şiir]
Yapay Tanrılar [Şiir]
Üç Çocuk / Üç Can [Şiir]


Hilâl Erboyacı kimdir?

Yaşam söz üzerine kurulmuş. Yazı sözü kalıcı kılmış. Bir Edebiyat neferi olarak seksenli yıllarda başladığım serüvenime bir iz bırakmak ve geleceğe katkıda bulunmak üzere çıktım. . Bir hoş sada bırakabilirsem ne mutlu. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Türk şiirinin tüm isimlerinden etkilenmiş olmam mümkün..


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Hilâl Erboyacı, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.